TR EN

Dil Seçin

Ara

Kâinattan Haberler

Alzheimer’e Karşı Çay

Newcastle Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırmaya göre hern düzenli bir şekilde çay içmek hafıza bozukluklarının düzelmesine yardımcı olabiliyor. Araştırmayı gerçekleştiren uzmanlar bu laboratuvar testleriyle özellikle Alzheimer hastalığı için yeni bir tedavi sistemi geliştirilebileceğini söylüyorlar. Dünyada Alzheimer hastalığından etkilenen yaklaşık 10 milyon insan bulunuyor.

Newcastle Üniversitesi Tıbbî Bitki Araştırma Merkezi, bu deneyde kahve, yeşil çay ve siyah çayın özelliklerini incelediler. Sonuç olarak kahvenin olumlu bir etkisine rastlanamazken, yeşil çay ve siyah çayın beyindeki Alzheimer hastalığına neden olan enzimlerin aktivitelerini yavaşlattığını buldular. Fakat yeşil çayın etkisi bir hafta sürerken, siyah çayın enzimler üzerindeki tesiri sadece bir gün dayanıyor. Ayrıca araştırmacılar, Alzheimerin henüz herhangi bir tedavisinin olmadığını sadece hastalığın ilerlemesinin yavaşlatılabildiğini de ekliyorlar.

Bugünlerde Newcastle Üniversitesi araştırmacıları yeşil çay konusunda çok daha kapsamlı incelemelere başladılar. Bu araştırmalar sonucunda özellikle Alzheimer hastalığı için kullanılacak özel bir tıbbî çay geliştirmeyi amaçlıyorlar. Araştırmanın başkanı Dr. Ed Okello çalışmaları hakkında şunları söylüyor: Henüz Alzheimer hastalığı için kesin bir tedavi bulunmamış olsa da, çay Alzheimer savaşında güçlü bir silah olabilir ve hastalığın gelişimini ciddi düzeyde yavaşlatabilir. Araştırmamız, bu hastalıktan mustarip milyonlarca insana yardımcı olabilirse harika bir hizmet olacak.”


 

***


 

Dil Öğrenmek, Beyni Güçlendiriyor!

İkinci bir dil öğrenmek tıpkı egzersiz yapmanın kasları güçlendirdiği gibi, beyni güçlendiriyor. Beyinde bilginin işlendiği kısma gri madde” deniyor. London Üniversitesi’nin 105 kişi üzerinde yaptığı araştırmaya göre, yabancı dil öğrenmek beyindeki gri maddeyi artırıyor. Özellikle küçük yaşlarda ikinci bir dil öğrenenlerin gri maddeleri, ileriki yaşlarda öğrenenlere nazaran daha fazla gelişiyor. Beynin dışarıdan gelen uyarılarla kapasitesinin artırılabildiği zaten biliniyordu. Şimdi ise bilim adamları dil öğrenmenin gelişime kattığı avantajları gösterdiler.

Araştırma ekibinin yaptığı deneylerde en az iki dil bilenlerin beyinlerindeki gri madde miktarıyla diğerleri arasındaki fark kesin olarak ortaya koyuldu. Bu farkın ikinci dillerini küçük yaşlarda öğrenenlerde ise daha büyük olduğu deneyin diğer bir sonucuydu. Araştırma ekibinin başkanı Andrea Mechelli, bu sonucun aynı zamanda küçük yaşta yabancı dil öğrenmenin, neden ileriki yaşlara nazaran daha kolay olduğunu da açıkladığını belirtiyor.


 

***


 

Kedi Gözü’nün Değişen Yüzü

Kedi Gözü nebulası keşfedilen ilk nebulalardan biridir. Diğer nebulalar gibi güneş benzeri bir yıldızın dış katmanlarındaki gaz tabakalarını uzaya salıvermesiyle oluşmuştur. Hubble’ın geçtiğimiz Eylül ayında yakaladığı bir görüntü tıpkı ortasından ikiye bölünmüş bir soğanı andırıyor. Ölmekte olan yıldız soğanın ortasını, etrafındaki konsantre gaz tabakaları ise soğanın ince kabuklarını akla getiriyor. Yıldızın ömrü sona yaklaştıkça gaz tabakaları eriyor ve etrafında uçuşarak rengarenk dalgalar haline geliyor. Uzaya yayılan ve çeşitli elementlerden oluşan bu gazlar yeni doğacak yıldızlara zemin hazırlıyorlar.

1994’te Hubble Uzay Teleskopu Kedi Gözü’nü ilk resimlediğinde bilim dünyası konsantre gaz tabakalarından, ölmekte olan yıldızın etrafında uçuşan yüksek hızlı gazlardan oluşmuş bu muhteşem görüntü karşısında hayrete düşmüştü. Devamlı farklılaşarak birbirinden güzel manzaralarla görenleri hayran bırakan Kedi Gözü’nün 1994, 1997, 2000, 2002 ve 2004’te görüntüleri alındı. Her seferinde de birbirinden mucizevî manzaralara tanık olundu.


 

***


 

Maymunlar Bilime Dayanamıyor!

Bilimsel araştırmaların en gözde malzeme”si olan maymunlar konusunda ilk defa, İsviçre Uppsala Üniversitesi, Uluslar Arası Maymun Denetimi” adlı bir çalışma gerçekleştirdi. Denetimin sonuçları pek de iç açıcı değil. Özellikle HIV virüsü ve sinirsel hastalıkları amaçlayan araştırmaların vazgeçilmez unsuru olan laboratuvar maymunlarının sayısında çok ciddi bir azalma olduğu ortaya çıktı. İsviçreli araştırmacıların denetimlerine göre, sadece 4,411 araştırmada 41,000’den fazla hayvan kullanıldı. Uzmanların tahminlerine göre her yıl bilimsel araştırmalarda 200 bine yakın laboratuvar maymunu kobay olarak kullanılıyor. Fakat laboratuvarlarda sıkça kullanılan maymun cinsindeki ciddi azalma, bilim adamları tarafından gizleniyor gibi. Bu tür hayvanlara olan talebin son yıllarda çok fazla artmasının nedeni, HIV ve AIDS virüslerinden etkilenme açısından bu cinslerle insanlar arasında çok büyük benzerlikler bulunması. Araştırmacılar bu hızlı azalmanın sinirsel hastalıklar, HIV, ilaç tedavilerindeki araştırmalarda ve genetik çalışmalarında yavaşlamaya neden olacağını düşünüyorlar. Öyle ki bilimsel çalışmalar için sağlanan ödenekler, araştırmacıların deneyler için yeterli hayvan bulamamasından dolayı kabul edilemiyor.