TR EN

Dil Seçin

Ara

Dağılmış Ailelerde Mutsuz Çocuklar / Çocuk Eğitimi

Ekonomik zorluklar, şiddetli geçimsizlikler gibi sebeplerden dolayı dağılan ailelerin, çocuklarının göreceği zararları en aza indirmek için dikkat etmeleri gereken çok şey var.

 

Anne veya babadan birinin kaybı veya boşanmaları sonunda meydana gelen düzensiz yapıya dağılmış aile” diyoruz. Ailenin dağılması, bebeklik çağına rastlaması durumunda çocuk üzerindeki yıkımı daha fazla olmaktadır. Anne kucağında ve mutlu baba ocağında büyümek her çocuğun vazgeçilmez hakkıdır. Çeşitli sebeplerle bu haktan mahrum bırakılması çocuğun kişilik gelişimini, beden ve ruh sağlığını derinden etkiler.

Anneden, babadan veya her ikisinden ayrı büyüyen çocuklar üzerinde yapılan araştırmalarda, çok iyi bakılıp beslenseler dahi, yaşıtlarına oranla zihinsel ve bedensel yönden geri kaldıkları, hayata küsmüşçesine iç dünyalarına çekildikleri, bakıcılarıyla duygusal ilişkiye giremedikleri ve sevgi bağı kuramadıkları görülmektedir.

İlk beş yıl içinde boşanma sonucu anne veya babadan ayrı kalan çocuklarda, güven eksikliği sebebiyle, öğrenilmiş davranışlarda bile geriye dönüş başlamaktadır. Ailenin dağılması ile birlikte bu çocuklar altını ıslatmak, kekelemek, tikler oluşturmak ve kurallara uymamak gibi çeşitli davranış bozuklukları göstermekte, kreş hizmetlileriyle ve anaokulu öğretmenleriyle sağlıklı ilişkiler kuramamaktadır. Suçlu çocuklar üzerinde yapılan araştırmalar, bu çocukların genellikle parçalanmış ailelerden geldiğini göstermektedir.

 

GEÇİMSİZ EŞLER VE ARADA KALAN ÇOCUKLAR

Ülkemizde son yıllarda, ekonomik sıkıntıların da etkisiyle, geçimsizlikler ve boşanmalar gittikçe artış göstermekte, aileler dağılmakta, bundan en fazla çocuklar zarar görmektedir. Genç evliler çocuk yapmaya karar vermeden önce birbirlerini sevdiklerinden ve evliliği başarı ile yürüteceklerinden emin olmalıdırlar. Daha evliliklerinin ilk aylarında anlaşamayan ve boşanmayı düşünen eşler kesinlikle çocuk yapmamalıdırlar.

Bazen büyüklerin tavsiye ve telkiniyle eşler çocuk sahibi olmaları halinde birbirine bağlanacaklarını ve geçimsizliğin sona ereceğini zannederler. Ancak birbirinin dilinden anlamayan iki insanı mutlu etmeye çocuğun da gücü yetmez. Bir hayal uğruna, düşünmeden dünyaya getirilen çocuk, güvensiz bir ortamda yetiştiğinden birtakım davranış bozuklukları gösterecek; eşler arasındaki geçimsizliğin dozu daha da artacaktır. Çoğu defa eşlerden biri, yanlış olduğunu bile bile, ötekini kötüleyerek çocuğu kendi tarafına çekmeye ve böylece güç kazanmaya çalışır. Eşler arasındaki bu rekabet kimi zaman çocuk sevme ve koruma yarışına dönüşür. Anne, çocuğunu kucağına alır, başını okşayarak şöyle der: Eğer sen olmasaydın bu adamın kahrını bir gün bile çekmezdim.” Aslında çocuk bu sevginin g<