Her insan çekingenlik yaşar mı? İnsanlar doğuştan mı çekingendir, yoksa sonradan mı olurlar? İnsanlar gittikçe daha içine kapanık ve çekingen mi oluyorlar? Peki siz çekingen olduğunuzu düşünüyor musunuz?..
Eğer öyle düşünüyorsanız, demek ki yalnız değilsiniz. Çünkü insanların %50’sine yakını çekingendir. Neredeyse %80’e yakını da, hayatlarının bazı noktalarında çekingenlik yaşarlar. Günümüzde çekingenlik daha da yaygın olmaya başladı. Bilim adamları çekingenliği anlamaya çalışıyorlar. İnsanların neden çekingen olduklarına dair ilginç tespitleri var.
Çekingen olarak doğmak mümkün müdür?
Birçok bilim adamı buna “evet” diyor. Bebeklerin %15-20’sinin çekingen olarak davrandığı gözlemlenmiş. Bu bebekler diğerlerine göre daha sessiz ve daha hassaslar. Sonuç olarak, bilim adamları, bazı çekingenlik türlerinin genetik olduğunu düşünüyorlar.
İçerinde bulunulan ailenin büyüklüğü de insanların çekingen olmasında etkili olabilir. Harvard Üniversitesi’ndeki bilim adamları, çekingen çocuklar üzerine çalıştılar. Bu çocukların %66’sının, kendilerinden büyük erkek ve kız kardeşlerinin olduğunu saptadılar. Bilim adamları bu çocukların ağabey ve ablalarından genellikle zorbalık görmüş olduğunu söylüyorlar. Bu zorbalığın sonucu olarak da çekingen olmuşlar. Bunun yanı sıra, hiç kardeşi olmayan çocuklar da çekingen olabiliyorlarmış. Bu çocuklar, tek başlarına büyürken genellikle kendi başlarına oynuyorlar. Bu durumda büyük ailelerde büyüyen çocuklarla aynı sosyal becerileri kazanamıyorlar.
Kalabalık aile ortamının etkileri
Söz büyük aileden açılınca komşumuzun iki yaşındaki oğlu aklıma geldi. Oturdukları bina bir aile apartmanı. Aynı binada babaannesi, dedesi, amcası, yengesi, halası, eniştesi ve farklı yaşlardan kuzenleri var. O kadar insanla iç içe olduğundan ve evlerinin bahçesinde minik ağabeyleri ve ablalarıyla bol bol oynadığından, çocuk o kadar sosyalleşmiş ki, her gördüğümde beni hayrette bırakır. Küçük çocukları konuşturmak eğlencelidir ya, ben de onu konuşturmaya bayılırım. Ben, çocuk anlamakta zorluk çekmesin diye basit basit cümlelerle sorular sorarken, o öyle ifadelerle cevap verir ki ağzım açık kalır. Demek ki komşumuzun bu küçük çocuğu böyle bir ortamda yetişmenin meyvesini yiyor…
Toplumlara göre çekingenlik farkları
Çekingenliğin diğer bir sebebine gelince, doğduğunuz yerden dolayı da çekingen olabilirsiniz. Farklı ülkelerde bu konuyu inceleyen bilim adamları, göze çarpan farklılıklar buldular. Mesela, Japonya’da birçok insanın çekingen olduğu söyleniyor. İsrail’de ise, sadece üç kişiden birinin çekingen olduğu söyleniyor. Bu farklılığı nasıl açıklayabiliriz? Bir bilim adamı çekingenliği, başarısız olma duygusuyla ilişkilendirerek, Japonların ve İsraillilerin başarısızlık algılarının farklı olduğunu söylüyor.
Japonya’da insanlar başarılı olamadıkları zaman kendilerini kötü hissederler, başarısızlıkları için kendilerini suçlarlar. İsrail’de ise bu durumun tam tersi söz konusudur. İsrailliler, genellikle başarısızlıktan dış etkenleri sorumlu tutarlar. Aile, öğretmenler, arkadaşlar ya da şanssızlık gibi... İsrail’de düşünce özgürlüğü ve risk almak, önemli derecede desteklenir. Belki de İsraillilerin başarısızlıktan daha az endişe duymaları ve Japonlara göre daha az çekingen olmaları bu yüzdendir.
Ayrıca, çekingenliğin başka bir nedeninin teknoloji olabileceği söyleniyor. Çünkü günümüzde çok sayıda insan internet kullanıyor, dışarıda daha az vakit geçiriyor ve insanlarla daha az iletişim kuruyor. Bu nedenle insanlar sohbet etme âdetlerini ve yeteneklerini kaybediyorlar. Yeni tanıştıkları insanlar ile yüz yüze konuşmaktan da kaygı duyuyorlar. Bilim adamları Amerika’daki çekingen insan sayısının son yıllarda %10 artmasını buna bağlıyorlar.
Çekingen insanlar için yeni arkadaş edinmek, sınıfta konuşmak, hatta iş bulmak bile zor olabilir. Ama bilim adamları çekingenliğinizin üstesinden gelebilirsiniz diyorlar. Ve yeni şeyler denemeyi ve sohbet etme alışkanlığını geri kazanmaya çalışmayı öneriyorlar.
Kaynak: Real Reading 2, Creating an Authentic Readind Experience, David Wiese, Pearson Longman.