TR EN

Dil Seçin

Ara

Nisan 2025

post-title

Nisan 2025, 580

Merhaba değerli dostlarımız,

Mıknatısın etkisine girip şaşan pusula gibi insanın da hal ve hareketlerini etkileyen, pusulasını şaşırtan etkenler var hayatta. Bir gün mescidde Peygamber Efendimizi (asm) dinleyen insanların dikkatleri dışarıdan gelen seslerle dağıldı. Çarşıya bir ticaret kervanı gelmişti. Gerek ihtiyaçlarını karşılama telaşı, gerekse ticari menfaat kaygısıyla insanlar çarşıya koşuştular. Peygamberimiz öylece ayakta kalmıştı…

O gün kalplerde hak ve hakikate yönelen pusulayı etkileyen bir etken varsa bugün onlarca, belki yüzlerce sayılabilir.

Şair, “Ah, kimselerin vakti yok/Durup ince şeyleri anlamaya…” dese de biz ümitsiz değiliz. Durup düşünenler de pek çok. Onlar için değer ki Rabbimiz Kur’an’ı inzal etmiş…

“Emanet” kavramı, bu ince konulardan birisi. Bu konunun hayatımız için anlamı çok büyük, insanı diğer yaratılmışlardan farklı kılan şey bu kavramda saklı.

Bediüzzaman Hazretleri, Ene Risalesi’nde ayette geçen emanet kelimesinin bir manasının da ene, yani insanın benlik duygusu olduğunu söylüyor.

Gerçekten de insanlar arasındaki farkların kaynağı nedir diye sorsak, bunun en dikkat çekici cevaplarından biri eneleri olacaktır.

Çünkü insanlar enelerine, benliklerine verdikleri anlama göre farklılaşıyorlar. Benliklerine verdikleri anlamlar nazarlarını, tercihlerini ve yollarını belirliyor…

Örnek olarak “ben Allah’ın kuluyum” diyen bir benlikle kendini bağımsız ve başıboş gören bir benliğin yolları aynı olmuyor… Ve bu yol hayatın her alanını kuşatıp ebede doğru uzanıyor… Kendilerine Allah’ın kulu, misafiri, şahidi sıfatını verenler âlây-ı illiyyine, yani insanların ulaşabileceği kemal noktasına ilerlerken; kendilerini başıboş, âlemi de sahipsiz ve tesadüflerin eseri bilenler esfel-i sâfiline doğru gidiyorlar.

Bir tarafta peygamberlerin izinden ebedi başarıya yürüyenler; diğer yanda küçük birer firavun, nemrut, karun olarak ebedi şekavete doğru gidenler…

İşte bu insanları böylesine farklı yapan eneleri ve ona verdikleri anlam… Ene bunun için hem çok değerli hem de çok tehlikeli…

Çok değerli; çünkü insanın benliğine takılan özellikler birer ölçü oluyor ve insan o ölçülerle Rabbini tanıyor ve biliyor. Mesela ‘sahip olma’ duygusu ile ‘sahip olma’yı biliyor, buradan da “ben bu evin sahibiyim, Allah da her şeyin sahibi” diyebiliyor. Böylece benliğine takılan pek çok duygu ve sıfat, Rabbinin sıfatlarını tanımak için insanın elinde ölçü oluyor.

Diğer taraftan insan bu ölçülerin ve duyguların asıl sahibini bilmezse, bunları kendine mal ediyor ve tanrılık iddiasına kadar düşüyor. Güneşin ışığını yansıttığını unutan aynanın güneşlik iddia etmesi gibi bir şey bu…

Bundan dolayı insanın benliği anahtar gibi, hem kendi anlamını açmasına hem Rabbini tanımasına vesile oluyor. “Kendini bilen, Rabbini biliyor.”

Nisan sayımızı hazırlarken emeği, katkısı, duası olan herkese ve abone olarak destek olan abonelerimize teşekkür ediyoruz.

Gayret, çalışmak, sefer bizim; zafer Allah’ındır.

 

— Editör

Dergideki Yazılar