-I-
Aşılamaz dedikleri dağları aşıp gelmiştik çöllere,
Adını dahi duymadığım Necid,
Issız, sıcak ve bir o kadar korkutucu olsa da
Gül Nebinin asırlar evvel göç ettiği çöllerdi buralar.
Ve vahalar,
Muazzam sahneleriyle bizi selamlayan vahalar vardı
Damlasız çöllerde, derya vahalar göz kırpardı bizlere
Hicret demişti O buna
Allah için hicret
Maldan, candan, vatandan hicret
Zorluklarla aşmıştı çölü
Hem de tehdit edilmişti
Çilesini çektiği Mekke’sinden ayrılırken
Özlem duyduğu İslam yurduna göç ederken
Tehdit edilmişti
Serinden serine Sıddık yanındaydı
Huzur abidesi Ebubekir Sıddık
Ne güzel dosttu O
Mağarada arkadaş
Hicrette yoldaş
Sıddık yanındaydı
En güvenilir dost
İkinin ikincisi
Huzur abidesi Ebubekir Sıddık
Nebevi yolun yolcularıydık
Ve bu hicretimiz Nebi’yeydi
Gül Nebi’nin gül kokulu şehrineydi
Araya giren yılları hiçe sayarak
Yolları aşıyorduk
Çorak ve kısır toprakları
Çıkmazı bulunmayan uçsuz bucaksız
Çölleri aşıyorduk
-II-
Nebevi sevda ile sevdalanmıştı dedem
Rahatsız olmasın diye ruhaniyeti
Raylara keçe döşetmişti yıllar evvel
Ve sevda fedakârlık demekti
Zamandan, makamdan, maldan fedakârlık
Çöle ray döşetmekti sevda
İnsaniyet namına hizmet etmekti
Ve yıkılmak zamandan ve mekândan
Nebevi sevda ile sevdalanmıştı dedem
-III-
Ve şiir seni anlatmalı
Sayfalar seni çağırmalı cehalet çağımıza
Hidayete muhtaç gönüller sana meftun
Sana sevdalı kurumuş dudaklar
Asrı Saadetine özlem duyanlar var
Gel artık!
Elveda Sevgili
Mahdut kelimelerle uzaklaşan yüreğime elveda...