
Sinirliyim, Gelmeyin Üstüme!
Haziran 2016, 474 |
![]() |
Eklenme Tarih: 13 Aralık 2019 20:35 | Ömer Sevinçgül |
“Ben sinirli biriyim. Hatalarıma hoşgörüyle bakılmalı. Mahşerde hesabım da ona göre görülmeli” diyor kimileri... Bunlara bir ayrıcalık tanınacak mı gerçekten?”
Onların yanına başkalarını da koyabilirsin... Kimi daha güzel, kimi daha güçlü, kimi daha şehvetli, kimi daha atak, kimi daha zekidir... Sıralamayı sürdürmek mümkün...
Meselenin enteresan yönlerinden biri de, bir kişide bu özelliklerin tümünün toplanmaması. Kimi sinirlidir ama mal tutkunu değildir. Kimi şehvetlidir ama başkasını kandıracak kadar cin fikirli olmayabilir. Kimi pek güzeldir ama aynı oranda mal tutkunu, şehvetli, sinirli olmaz. Nadiren ikisi, üçü aynı şahısta bir araya gelir.
Üstesinden gelinemez bir teklif yapılmıyor. İnsafla düşünen hiç kimse, “Bana takatimin üstünde bir yük yüklendi, bu nedenle taşıyamadım, günahlara girdim” demez.
Evet, o adil davranır, asla zulmetmez. Her insanı kendi imkânları oranında sorumlu tutar. Bizim üniversiteye giriş sınavlarına benzemez onun sınavı. Herkesin durumunu, imkânlarını, çevresini, karakterini, neyi niçin yaptığını, nelerden ne oranda etkilendiğini en iyi o bilir.
İlmi tüm evreni kuşatmıştır, tıpkı Güneş ışığının yeryüzünü kaplaması gibi. Madem öyle, bizim bu konuda kaygı duymamıza gerek yok. Onun adaletine, merhametine, hikmetine tam bir itimatla güvenmeliyiz.
Sinirli adama gelince... Şu evrende her bireyin kendine özgü bir sınavı var. Sınav sorularından bazıları öbürlerine oranla daha zor olabiliyor.
Hani okulda derlerdi ya hocalar, “bu soru elli puanlık” diye, bu da öyle. Sinirlilik onun en zor sınav sorusudur, kuşkusuz. Beklenen cevabı verirse ödülü de aynı oranda büyük olacak.
Zor sorular için daha çok çalışılır, bilirsin. İşte bizimki de bunu yapacak, kendi huyunu bilip sinirini yatıştırmanın yollarını arayacak. Bu ruh fırtınasının yönünü olumlu hedeflere çevirecek. Sabretmeyi, kendini sakinleştirmeyi, kavga etmemeyi öğrenecek.
Kısacası, ileri düzeyde olan sinirlilik hâlini ıslah edecek. Kendini dizginlemenin yöntemlerini arayacak, bulacak. Bu uğurda nefsiyle amansız bir biçimde savaşacak.
Zoru başarana ne mutlu!
Haziran 2016, 474 Sayısı Tüm Yazıları
- 6 Esas Olan Emre Uymak / Prof. Dr. Alaaddin Başar
- 9 Hacim Nedir? / Ahmet Zafer
- 10 Kur'an'ı Anlamak / Mehmet Paksu
- 12 Satır Arkası / Serdar Çınar
- 14 Ramazan / Mehmet Kırkıncı
- 16 Bitkiler De Oruç Tutar Mı? / Prof. Dr. İsmail Kocaçalışkan
- 18 Kendi Hikayemizi Sevmek / Banu Yaşar
- 20 İnsan ve Tabiat / Ayten Yadigâr
- 23 İş İnada Binmek / Ayşe Zehra
- 24 Maddeye Yeni Bir Çehre / Prof. Dr. Osman Çakmak
- 26 Pozitif Hayal Kurmak İnsanı Mutlu Eder Mi? / Mustafa Ulusoy
- 28 Bakış Açısı / Prof. Dr. Metin Bülbül
- 29 Hazır Cevaplar / Zafer Araştırma Grubu
- 30 Ömrün Meyvesidir Ramazan / Selim Gündüzalp
- 34 Bal Arısı / Aslınur Bahar
- 36 Batılı Eğitim Modeli Şiddet Üretiyor / İbrahim Demirkan
- 38 Yaz Meyveleri ve Ramazan / Prof. Dr. Fatih Satıl
- 40 Tıp Dünyasından İlginç Gelişmeler / Dr. Ali Yamaner
- 43 Ramazan / Yüksel Uca
- 44 Sinirliyim, Gelmeyin Üstüme! / Ömer Sevinçgül
- 46 Kırkambar / Zafer Araştırma Grubu
- 48 Öpme Kültürü / Doç. Dr. Rasim Soylu
- 50 Altın Gözlü Avcı / Zafer Örsdemir
- 52 FDO: Fıtratı Değiştirilmiş Organizma / Muhiddin Yenigün
- 54 Kırk Yıllık Dost / Yüksel Karahan
- 55 Zafer Haber / Zafer Araştırma Grubu
- 56 Çıkmaz Sokaklar / Mükerrem Cahide Saraoğlu
- 58 Düşünceler / Zafer Araştırma Grubu
YAZARIN DİĞER YAZILARI

Hayır, Asla!
Tüm canlıları yoktan var eden, ihsanlar, nimetler ve lütuflarla yaşatan, derdi olana deva gönderen, şifa veren Allah hiçbir sebep yokken kullarına azap etmez. Rahmandır o, sınırsız merhameti vardır. Rahîmdir, merhamet eder. Fakat aynı zamanda adildir, hak sahibine hakkını verir; zalimleri cezalandırır, iyileri ödüllendirir. Bu da güzeldir kuşkusuz.

Tuhaf!
Tanrıtanımaz bir arkadaşla tartıştık. “Tanrı bir kısım işleri nedeniyle evrenle ilgilenemiyor” diyor. “Tanrı varsa ve iyiyse neden kötülüklere meydan veriyor” diyerek inanmama nedenini açıklıyor. … Evvela şu ‘tanrıtanımaz’ kelimesi hakkında bir tespitimi söyleyeyim...

Düşün!
Bir adam düşün... Eline bir tüfek almış, hedef tahtasına ateş ediyor. Etrafındaki seyirciler de dikkatle bakıyorlar. Birinci atışta hedefi on ikiden vuruyor. Kimi “Aferin, vurdu adam!” derken, kimi de “Tesadüftür canım! Acemi şansı” diyor. Adam ikinci kez ateş ediyor, yine on ikiden vuruyor. Üçüncü kez ateş ediyor, on iki. Yüz atış yapıyor, hepsinde de on ikiden vuruyor. Buna tesadüf demek mümkün mü? Diyene gülerler.

Birey Olmak
Birey olmak istiyorsun demek. Ne güzel! Birey olma arzusu, özgürlük talebi pek yaygın günümüzde...