TR EN

Dil Seçin

Ara

Dedektif Polenler

Dedektif Polenler

Polenler insanların parmak izi gibidir, her bitki grubuna özeldir.

Polen; çiçekli bitkilerde çiçeklerin erkek organlarınca üretilen, ‘çiçek tozu’ olarak da adlandırılan, bitkilerin erkek üreme hücreleridir. Mikro düzeydeki büyüklüğe sahip olan bu taneler üretildiği bitkiye göre çeşitli renklere, şekillere ve yüzey yapısındadırlar. Polenin rengi ve şekli her bitki türüne özel yaratılmıştır. Polenlerin sadece renkleri değil, bunun yanında şekilleri, büyüklükleri, kokuları ve dış görünüşleri de farklılıklar gösterir. Bu özellikler sayesinde polenler insanların parmak izi gibidir, her bitki grubuna özeldir.

 

Garip ama gerçek…

Polenlerin her bitki türü için özel yaratılmış olması adli olayların nerede ve ne zaman meydana geldiğini çözmeye yardım eder. Polis kriminal uzmanlarına göre polenler sadece bahar mevsiminde uçuşan tanecikler değildir.

Adli palinoloji (polen bilimi) kullanılarak fail, olay yeri, mağdur ve olay zamanı arasında bağlantı kurmak, olay yerinde bırakılan bir delil ile fail arasında bağlantı kurmak, suçu kanıtlamak, mağdurun anlattıklarını doğrulamak, şüphelilerin sayısını azaltmak, polisin doğru yönde araştırma yapmasına yardımcı olmak, çeşitli dolandırıcılık suçlarını aydınlatmak, uyuşturucunun geçtiği güzergahı tespit etmek mümkün olmaktadır.

Hemen her yerde bulunabilen ve gözle görülemeyen bu polenler, olay yerinde bulunan kişilerin ve materyallerin üzerine bulaşmış olabilir. Adli palinologlar, cesedin üzerinden veya olay mahallinden alınan polen örnekleri ile bunların doğal olarak bulunduğu yer, zaman, şüpheli şahıslar ve şüpheli objelerle olay mahalli arasında ilişki kurmaya çalışırlar.

Örneğin bir ceset üzerindeki çamur, adli palinologlar tarafından incelenir ve içindeki polenler tespit edilir. Böylece cinayetin işlendiği yerin bitki örtüsü hakkında bilgi edinilebilir. Bir bölgede görülen bir ağaç türünden tabiata salınan polenlerin, o bölgeden tamamen farklı bir bölgedeki ceset üzerinde bulunması, maktulün başka yerde öldürülüp taşındığı konusunda uzmanlara bilgi verir.

 

Her suçlu farkında olmadan olay yerinde delil bırakır.

Her adli olayda suçlu, farkında olmadan ya olay mahallinden bir şey alır, ya da oraya kendisinden bir şey bırakır. Yani tabiatta, her şeye kendi lisanıyla şahitlik edecek bir özellik yaratılmıştır. Olay yerinden elde edilen deliller olayın çözülmesinde ve hukuk sisteminin doğru işlemesinde oldukça önemli rol üstlenir. Bu noktada “dedektif polenler,” davaların görünmez kahramanları ve suçluların korkulu rüyasıdır. Bitkilerin parmak izi olan polenler, çıplak gözle görülmezler ama işlenen suçların aydınlatılmasında çok marifetlidirler.

Polenler, şüphelinin veya mağdurun giysileri, saçları, kulak içi ve solunum yollarına kolayca bulaşabilir. Polenler olayın meydana geldiği yerin bitki örtüsünün tespit edilmesinde çok önemli bilgiler vermektedir.

 

Hırsızlık polenler sayesinde çözüldü.

Polenler ilk defa delil olarak 1959 yılında İsveç ve Avusturya’da iki ayrı davada kullanılmış ve mahkemece resmi kayıtlara geçirilmiştir. Türkiye’de palinolojik bulgular ilk defa 2006 yılında bir hırsızlık olayının çözümünde mahkemede delil olarak kullanılmıştır:

Bursa’nın Gemlik ilçesine bağlı bir köydeki ağıldan çalınan 3 koyunun zanlıları polenlerin şahitliği sayesinde yakalandılar. Jandarma ekipleri, bir okulun güvenlik kamerası kayıtlarından içinde 3 tane koyun bulunan bir otomobil geçtiğini belirlediler. Bunun üzerine şüpheli aracın plakası tespit edildi. Yakalanan zanlı, kamera kaydının bulunduğu okul civarından geçtiğini ancak ağıla kesinlikle gitmediğini beyan etti. Kriminal dedektifler, zanlının aracından aldıkları polen numunelerini olay yerinden aldıklarıyla karşılaştırınca zanlının diyeceği bir şey kalmadı.

Elbette polenler suç işlendikten sonra suçluları yakalamak için işe yarıyor ancak daha önemlisi suçun işlenmesini önlemektir. Bunun için de insanların kalbinde ahirete imanın kuvvetlenmesine gayret göstermek gerekir. Ahirete iman rüknünün zihinlerde nasıl bir etki gösterdiğine delil olarak Risale-i Nur’da şöyle bir ifade geçmektedir: “…Eğer iman-ı âhiret onun imdadına gelse, çabuk aklını başına alır. ‘Gerçi hükûmet hafiyeleri beni görmüyorlar ve ben onlardan saklanabilirim, fakat Cehennem gibi bir zindanı bulunan bir Padişah-ı Zülcelal’in melaikeleri beni görüyorlar ve fenalıklarımı kaydediyorlar. Ben başıboş değilim ve vazifedar bir yolcuyum’…” der, ve böyle diyen bir insan da suçlardan uzak durur…