Güneş Sistemimizde toplam 146 tane ay var. Bunun dışında Uluslararası Astronomi Birliği tarafından tanınmayı bekleyen 25 tane daha var.
Güneş’e çok yakın olan Merkür ve Venüs hariç, hangi gezegene bakarsanız bakın, gözlerinizi kamaştıran, kocaman bir lahmacun gibi görkemli bir ay bulacağınızı bilmek ne güzeldir.
Şimdi gelin Güneş Sistemimizdeki gezegenlerin uydularından bazılarına bir göz atalım:
Ganymede
Uydusu olduğu gezegen: Jüpiter.
Çapı: 5263 km.
Kâşifi: İtalyan astronom Galileo Galilei, 1640.
Merkür ve Plüton’dan daha büyük olan Ganymede, Mars’ın dörtte üçü büyüklüğünde. NASA, Ganymede’in yüzeyinin çoğunun, içlerine taşlar fırlamış olan buzullarla kaplı olduğunu söylüyor. “Slucus” adı verilen derin oluklar yüzeyle buluşuyor ama kraterler onların çok az derinine iniyor. Ganymede’in oksijene sahip bir atmosferi var ama şu anki bilgilerimize göre, hayatı destekleyemeyecek kadar ince.
Titan
Uydusu olduğu gezegen: Satürn.
Çapı: 5153 km.
Kâşifi: Hollandalı astronom Christiaan Huygens, 1655.
Titan, Güneş Sistemi’nde, bir gezegeninki gibi kalın ve bulutlu bir atmosfere sahip olduğu bilinen tek ay. Atmosferi, çoğunlukla nitrojenden oluşuyor ama metan ve etan da var. NASA, bu uydudaki yağmurların benzinimsi sıvılardan oluşabileceğini tahmin ediyor. Titan’ın yüzeyindeki hava basıncı, takriben bir yüzme havuzunun zeminindeki kadar.
Callisto
Uydusu olduğu gezegen: Jüpiter.
Çapı: 4822 km.
Kâşifi: İtalyan astronom Galileo Galilei, 1640.
Neredeyse Merkür boyutunda olan Callisto, Güneş Sistemi’ndeki en yoğun kraterli uydu. NASA onu ölü bir dünya olarak düşünüyor. Çünkü Callisto, Güneş Sistemimizdeki jeolojik hiçbir faaliyeti olmayan en büyük gök cismi. Yörüngesi onu, Jüpiter’in radyasyon kuşaklarından ve kardeşi İo’ya volkanik bir hayat yaşatan medcezir kuvvetlerinden oldukça uzak tutuyor.
İo
Uydusu olduğu gezegen: Jüpiter.
Çapı: 3644 km.
Kâşifi: İtalyan astronom Galileo Galilei, 1640.
İo’nun, dev gezegen Jüpiter’in etrafındaki oval yörüngesi, 100 metrelik medcezirler oluşturur. Bu, İo’nun Güneş Sistemi’ndeki volkanik olarak en aktif cisim olmasının sebebidir. Volkanik dumanlar, yüzeyin yaklaşık 322 km yukarısına kadar yükselir. Bilim adamları, İo’nun çoğunlukla eriyik sülfürden, atmosferinin de büyük oranda sülfür dioksitten oluştuğunu düşünüyorlar.
Ay
Uydusu olduğu gezegen: Dünya.
Çapı: 3463 km.
Dünyanın tek arkadaşının, meteorları yakabilecek atmosferi yoktur. Bu da, aşinası olduğumuz çukurlarla kaplı, kaba bir yüzeyin sebebidir. Nispeten açık renkli olan yerler dağlardır. Nispeten koyu renkli olan yerler ise, artık aktif olmayan volkan lavlarının toplandığı düz alanlardır. NASA’ya göre son araştırmalar, ayın kutuplarında su buzunun olabileceğini ortaya koyuyor.
Europa
Uydusu olduğu gezegen: Jüpiter.
Çapı: 3122 km.
Kâşifi: İtalyan astronom Galileo Galilei, 1640.
Bilim adamları, Europa’nın Dünya’nın iki katı kadar su ihtiva ettiğini düşünüyor. Orada gördüğümüz; tuzlu, cıvık buzu kaplayan, buzdan, ince bir kabuk da olabilir. Europa’nın oval yörüngesi, güçlü medcezirler oluşturur – ki bu durum, buzdaki devasa çatlakların sebebi olabilir. Bu medcezir kuvvetleri aynı zamanda bu uyduyu biraz ısıtarak bilim adamlarına oranın hayata elverişli olabileceği umudunu da veriyor.
Triton
Uydusu olduğu gezegen: Neptün.
Çapı: 2707 km.
Kâşifi: İngiliz astronom William Lassell.
NASA, Triton’un yüzeyinin, kantalup kavununa benzediğini söylüyor. Buz volkanları, muhtemelen sıvı nitrojen, metan ve toz karışımı olan bir maddeyi havaya püskürtüyor. Bu madde, havada donup yüzeye yağıyor. Triton’un yörüngesi, Neptün’ün yörüngesine zıt bir rotada. Bunun sonucu olarak da bu uydu gitgide yavaşlıyor ve yüzeye yakınlaşıyor.
Mimas
Uydusu olduğu gezegen: Satürn.
Çapı: 396 km.
Kâşifi: İngiliz astronom William Herschel, 1789.
Mimas, bu listedeki diğer uydulara nispeten küçüktür. Ama şüphesiz meşhur olduğu bir nokta var: Bir uçtan bir uca 142 km genişliğinde olan ve 5 km yükseklikte duvarları olan o devasa krater, bu uydunun “Yıldız Savaşları” filmlerindeki Ölüm Yıldızı Uzay İstasyonu gibi görünmesini sağlıyor. Mimas’ın yörüngesinin, Satürn’ün halkalarından bazılarındaki boşluklardan ve şişliklerden de sorumlu olduğu düşünülüyor.
***
Bir düşünelim şimdi birlikte…
Ya Dünyamızın da Jüpiter gibi 62 tane uydusu olsaydı? Hangisini “Ay” diye tanıyacak, ay takvimimizi hangisine göre oluşturacaktık? Günleri, ayları hangisine göre hesaplayacaktık? Gökyüzüne başımızı çevirdiğimizde, hangisine “İşte bu bizim ayımız” diyecektik?
Peki ya bizim Ayımız da, tıpkı Triton gibi gezegenine zıt bir yörünge takip etseydi, gitgide yavaşlasaydı ve zamanla dünyaya yaklaşsaydı? O ayın ne zaman, hangi saatte çarpacağını düşünerek yaşamak nasıl bir şey olacaktı?..
Her işini hikmetle yapan Rabbimiz, bu işte de hikmetini gösterip, Dünyamıza arkadaş olarak biricik Ayımızı takmış yörüngesine…