TR EN

Dil Seçin

Ara

Nefsimle Konuşurken…

Nefsimle Konuşurken…

Belli ki çok yorulmuşsun. Ayaklarının yürümeye mecali kalmamış. Ruhun bu yolculukta çok kirlenmiş. Kalbin haramlarla yangın yerine dönmüş...

Belli ki çok yorulmuşsun. Ayaklarının yürümeye mecali kalmamış. Ruhun bu yolculukta çok kirlenmiş. Kalbin haramlarla yangın yerine dönmüş.

Yol boyu çok badireler atlatmışsın. Çok yaralar almışsın.

Üzülmüşsün, sevinmişsin, düşmüşsün, kalkmışsın.

Çamura bulanmışsın bazen.

Kalbinin boşluklarına derman olur düşüncesiyle el atmışsın dünyaya; ama dünya sana sırtını dönmüş. Çünkü sen kalbini sana ait olmayan bir misafirhaneye kaptırmışsın.

Bal diye tattığın nice zevkler karın ağrısıyla inletmiş seni.

Çünkü “Dünyanın lezaizi zehirli bala benzer. Lezzeti nisbetinde elemi de vardır.” (Mesnevî-i Nuriye)

El attığın hangi dal varsa kuruyup kalmış.

Dünya seni tokatlarıyla sersemleştirmiş.

Dost bildiklerin ruhunu yaralamış.

Benim dediklerin arkasını dönmeden çekip gitmiş. Kayıvermiş ellerinden.

Kalbini bağladığın ne varsa kalbinde onarılmaz yaralar bırakmış.

Halbuki bilirsin, “Devamı olmayan şeyde kalp için hakikî bir lezzet yoktur.” (Mesnevî-i Nuriye)

Lezzeti geçici şeylerde aradın.

Yanıldın!

Oysaki “Dünya seni terketmeden evvel, sen dünyayı terket”meliydin.

Ama sen, ahmak bir aşık gibi seni istemeyen bu dünyaya dört elle sarıldın.

Kaybettin!..

Oysa bilirsin ki, “Kalpler ancak Allahʼı zikretmekle (hatırlamakla) huzur bulur.” (Ra’d Suresi, 28)

Ama sen huzuru haram kollarda aradın.

Yandın, yanıldın.

Sana şah damarından daha yakın bir Rabbin olduğunu unuttun.

Şimdi ellerinde kırık bir kalp ve kirlenmiş bir ruhla kalakaldın.

Ama bak yine de seni bekliyor Rabbin.

Çamura bulandın diye senden vazgeçmiş değil.

Kirlendin diye seni azarlayacak değil.

Yüzüne vurmayacak günahını. Merhametiyle karşılayacak seni.

Çünkü bak soruyor Rabbin: “Hâlâ Allah’a tevbe edip Ondan af dilemiyorlar mı? Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”

Sana yüz vermeyen bu dünyayı bırakıp Rabbine koşmanın zamanı gelmedi mi?

Bir secde kadar uzağında aradığın.

Öyleyse “Fe firrû ilâllâh…” (Zariyat Suresi, 50)

Allah’a firar etmenin vakti gelmedi mi?