TR EN

Dil Seçin

Ara

Yaklaşmayın!

Yaklaşmayın!

Aman dikkat, seni de kandırabilir!

“Cennette bir ağaç varmış. Ona yaklaşmak yasakmış. Şeytan, Âdem babamızı kandırmaya çalışmış, kandıramamış. Sonra Havva annemizi kandırmış, o da kocasını... Gerçekten var mı böyle bir şey? Ne ağacıymış ki o? Hem de cennetten kovulmamış mıydı şeytan?”

Güzel bir soru. Cevabı ararken doğru bilgilerden yola çıkmamız gerek. Temele inmekte yarar var. Kuran bize yasak ağacın ne ağacı olduğunu bildirmiyor. “Ağaca yaklaşmayın!” deyip bırakıyor. Ayrıntılara girmiyor. “Önce Âdem babamızı kandırmaya çalıştı, kandıramadı. Sonra Havva annemizi kandırdı, o da öbürünü ayarttı, vesaire...” Yok böyle bilgiler! 

Evet, kovulmuştu şeytan. Bu yüzden racim denmişti ona. Fakat şeytanın kalbe bir kısım manalar ekmesi için ille de insanın yanında olması gerekmiyor ki. Şimdi biz bunu daha rahat anlayabiliriz. Densizin biri çıkıyor, Çin gibi uzak bir memlekette bir virüs üretiyor, ışık hızıyla gönderiyor, senin bilgisayarını çökertiyor. Kendisinin gelmesine gerek kalmıyor. İnsi şeytanlar bunu yapabiliyor da cinni şeytan niye yapamasın?

İşin özüne bakalım biz... Hazreti Âdem ve eşi cennette konuktular. Bir kısım sınırlar vardı. Bunları aşmamaları gerekiyordu. Ağaç sınavı dünyadaki imtihanın küçük bir maketiydi adeta. 

“Bu ağaç neydi, meyveli miydi, meyvesi niye yasaktı, önce hangisi ısırdı?” gibi ayrıntıların bize bir faydası yok. “Ağaç” teması insana verilen yasal alanın sınırını belirten bir bellik bile olabilir.  

Bilmemiz gereken temel gerçek şu: Hazreti Âdem ve eşi için bir yasak konmuştu. Şeytana uymamalıydılar. Çünkü o, insanın apaçık düşmanıydı. İnsanı kıskanmış, secde emrine karşı gelmiş, kâfir olmuştu. Kendileri de buna tanıklık etmişlerdi. Sınırı aşmamalıydılar. 

Önemli olan Rabbin haram kılması, yaklaşmayın demesi, bir nesneyi yasaklaması! Yasak alanı şu olmuş bu olmuş, ne önemi var! Dünyada da böyledir ya. Allah, yapın der, yaparız. Yapmayın der, yapmayız. Esas olan söz dinlemektir. Kulluk göstergesi budur. 

Elbet bu yasaklarda nice hikmetler, gayeler, faydalar da vardır. Bunlar tercih ettirici olabilir, kimi insanları teşvik edebilir. Fakat emir ve yasakların hiçbir yararını bilemesek de onlara uymakla yükümlüyüz. Önemli olan ilahi emirdir. Madem onun emridir, elbette dinleriz. Halis kulluk budur. 

Şeytan felsefe yaparak, mantık yürüterek isyana yeltendi, belasını buldu. Önce emir dinleyip sonra hikmetini sorsaydı mesele olmayacaktı. Fakat dayanamadı, çünkü insanı kıskandı. Haset kine, kin kibre, kibir isyana götürdü onu. Biz insanları da aynı yola sürüklemek istiyor. Çünkü kıskanıyor, çünkü insan türüne düşman. 

Aman dikkat, seni de kandırabilir!