Moda Endüstrisinin Kötülükleri Ve 'Yavaş Moda'
Satır Arkası
Ara
Satır Arkası
Ünlü moda dergisi Vogue’un editörlerinden biri Charty Durrant.
Daha doğrusu, öyleydi. Geçtiğimiz günlerde Durant, 20 yıl çalıştığı moda endüstrisini terk etti.
Bu terk sebepsiz değildi.
Durrant, yılların vicdanında biriktirdiği yükü daha fazla taşıyamadığı için bu kararı aldığını ‘Trendlerin Tiranlığı’ başlıklı makalesinde bakın nasıl anlatıyor:
“Modern dünyada var olan sorunların büyük bir bölümünün kökeninde moda yatıyor ya da moda tarafından şiddetlendiriliyor. Örneğin, modanın çevreye zehirli etkisi tekstil endüstrisinin yoğunlaştığı Hindistan, Çin, Brezilya ve Afrika’da açıkça görülüyor.
Çevreyi kirleten böcek ilaçlarının ana sorumlularından biri moda, çünkü bunlar ucuz pamuk üretmek için kullanılıyor.
Su kıtlığında da modanın parmağı var. Yalnızca bir kot pantolon üretmek için gerekli olan pamuğun yetiştirilmesinde 800 litre su harcanıyor.
Düşük maliyet-yüksek fiyata odaklanan moda, Çin gibi ülkelerdeki kötü çalışma koşullarını ve çocuk işçilerin çalıştırılmasını tetikliyor.
Materyalizm, yapaylık, açgözlülük, dış görünüşe olan takıntı ve bununla birlikte gelen yeme bozukluklarında da moda başrolü oynuyor.
Modern moda, demode ve rezil olma korkusuyla cinsel çekim üzerinde şekillendiriliyor. Artık rahatlık ve kendine özgü bir stil oluşturmak geri planda kaldı.
Sürekli değişen trend çılgınlığı derinleştikçe, moda kendini ifade etme biçimi olmaktan çıktı, kendini ve diğerlerini yargılama haline geldi.
Boşanma, pornografi ve gençlerin intihar etmesinden de modanın çok büyük payı var. Kişisel imajımız çarpıklaştıkça toplumsal ruh halinin de bozulması kaçınılmaz oldu. 30 yıl önce boşanma, pornografi, genç yaşta cinsellik, uyuşturucu bağımlılığı ve gençlerin intiharı nadir olarak görülüyordu. Şimdi ise birer norm haline geldi.”
Makalesinde Durant, sadece modanın kötülüklerinden bahsetmiyor, aynı zamanda bir çözüm önerisi de sunuyor:
“Modada esas sorun, çok hızlı olması. Yani yeni tasarımların kopyalanarak kısa sürede tüm dünyaya yayılması ve herkesin tıpatıp aynı görünmesi. Bu ‘kitlesel tüketim çılgınlığı’ ve ‘açgözlülük kültürüne’ karşı atılabilecek bir adım var: Yavaş moda!
Modada, aşırılık ve şovenizm yerine, sadelik gelmeli.
Hiçbir zaman demode olmayan kaliteli ve klasik moda ürünleri benimsenmeli.
Böylece dış görünüşte sadelik ve “iç dünyada zenginliği vurgulayan yaşam tarzına geri dönülebilir.”