TR EN

Dil Seçin

Ara

Zomne

Zomne

Halk dilinde ‘anne beyni’ olarak adlandırılan bu unutkanlık durumu bazen bir şaka gibi bahsedilse de bilim tarafından açıklaması yapılan ve bazen hanımları çok zor durumlarda bırakabilen; iyi bir mazeret olarak da kullanılması mümkün olan bir durum. Süt yerine bebeğini buzdolabına koymaya kalkışanını mı, DUR işaretinin önünde durup yeşile dönmesini bekleyenleri mi, yoksa iki çocuğuyla markete gidip biriyle geri geleni mi ararsınız?..

Zomne: (isim) Sürekli eşofmanlarla gezen, kafeinle beslenen, uykusuz, zombi anne.

...

Gece 1,5 saat uyudum mu bilmiyorum? Aylardır böyle… O kadar yorgunum ki, tek istediğim akşam yemeğini yedikten sonra ikizleri biraz beyime verip dinlenebilmek.

Ama çok geçmeden hayal kırıklığına uğruyorum. Bugün çok önemli bir kupa maçı varmış; babamız arkadaşı ile mahalledeki Afgan kafede onu seyredecekmiş.

Kapı kapandıktan sonra beynimdeki çarklar dönmeye başlıyor. Kalkıp hızlıca işlerimi ve çocukları ayarlayıp giyiniyorum. İnsan bir şeyi kararlı isteyince nasıl da bir enerji geliveriyor ve ne çözümler düşünebiliyor.

Kafe evimize çok yakın. Birkaç dakika sonra önündeyim. “Hay aksi!” Zaten küçücük bir yer, tam da kapının önüne park etmiş. “Ve cealnâ min beyni…” diye başlayıp aklıma gelen her şeyi okuyarak, getirdiğim yedek anahtarla arabanın kapısını açıyorum. Dışarısı karanlık… Farları açmadan arabayı çalıştırıp yan sokağa park edip, eve dönüyorum.

Birkaç saat sonra eşim gülerek eve geldiğinde kucağımda çocukla uyur uyanık bir haldeyim. Gece yarısı niye bu kadar gülüyor anlam veremiyorum. Beynimin içinde bir sis var sanki… Akşam ne olmuştu? Unutmuşum.

Bu tür örnekler çok: 26 yaşındaki Samanta Servidio, 5 aylık oğlunu arabaya bindirdikten sonra, bir türlü motoru çalıştıramaz. Benzin mi, yoksa akü mü bitmiştir? Problemi bulamayınca eşine sorar. Sonunda anlaşılır ki, anahtar yerine telefonunun şarj kablosunu kullanmaktadır.

Jax Lee-Sawyer ise yarım saat boyunca arabasında telefonunu arar. En sonunda bakar ki telefonu elinde fener olarak kullanmaktadır.

Bunlar size gülünç mü geliyor? Yoksa sizin de bir odaya girip neden burada olduğunuzu, dolabı açıp ne alacağınızı unuttuğunuz; başınızda iken güneş gözlüklerinizi, elinizde iken anahtarlarınızı aradığınız oldu mu? Tüm bunların çok mantıklı bir açıklaması var: doğum yapmak.

Halk dilinde ‘anne beyni’ olarak adlandırılan bu unutkanlık durumu bazen bir şaka gibi bahsedilse de bilim tarafından açıklaması yapılan ve bazen hanımları çok zor durumlarda bırakabilen; iyi bir mazeret olarak da kullanılması mümkün olan bir durum. Süt yerine bebeğini buzdolabına koymaya kalkışanını mı, DUR işaretinin önünde durup yeşile dönmesini bekleyenleri mi, yoksa iki çocuğuyla markete gidip biriyle geri geleni mi ararsınız?..

“Kermes için 5 tepsi kurabiye mi yapacaktım? Bugün müydü o?”

“Anne kapatmam lazım, Ecenur’u almam gerekiyor ve telefonumu bulamıyorum.”

“Minaaa!? Dilaa!? Üf! Neydi senin adın? Erkek olan, gel buraya!”

Öğle namazı, farz, ikinci deneme, 3. rekat. “Üç mü kıldım ben? Yok dört dört.” Öğle namazı, farz, üçüncü deneme.

Böyle şeyler yaşamak insanı endişelendiriyor. Neyse ki doktorlara göre bu hem çok normal hem de geçici. Dahası: faydalı.

 

BEYNİMİZ ÇOK ESNEK OLMA KABİLİYETİNDE YARATILMIŞ

Yeni şeyler öğrenmek, denemek ve evet anne olmak beyin yapısını değiştiriyor. Anneler genelde eski bedenlerine dönmeyi düşünseler de bu, aslında bebek öncesi beynimize dönmekten çok daha kolay. 

 

ANNE BEYNİ NASIL OLUR?

Emar ile ölçümler hamilelik sırasında beyin hacminin küçüldüğünü gösteriyor.(1)

Konu ile ilgili araştırmalar yapan Psikolog Galen Buckwalter’a göre ise hamile kadınların beyinleri sadece küçülmüyor; kavramada, yeni kelimeler öğrenip zihinde tutmada zorluk çekiyorlar. Dr. Buckwalter ve arkadaşlarının, yüksek IQ’ya sahip ve oldukça eğitimli 19 kadın üzerinde yaptıkları bir araştırma hamile kadınların testlerde konsantre olamadıklarını ve performanslarının, aynı yaş ve eğitim seviyesindeki hamile olmayan kadınlara göre çok düşük olduğunu ortaya koyuyor. Yayınladıkları makaleye göre (2), test sonuçlarında hamile olanlar en alttaki yüzde beşlik grupta.

Günlük hafıza ve bilinen nesneleri tanıma değil, fakat kelime ve isim hatırlama hamilelikte zorlaşıyor.(3) Hatta her yeni bebekle beraber eklenerek artıyor.(4) Hamilelik sırasında ve doğumdan sonra beynin gri maddesinde kayıplar meydana geliyor.(5)

Bu konuşamayan minik canlı, annenin bütün dikkatini üzerine topluyor. O anda annesinin karmaşık kelimeler ve uzun paragraflar konuşmasından çok, beslenme, korunma, ilgi ve kelimeler ile anlatamadığı ihtiyaçlarını anlamasına ihtiyacı var.

Evet belki bir kelime listesini aklınızda tutamıyor, bir matematik problemini çok hızlı çözemiyor olabilirsiniz, ama bebeğinizin farklı ağlamalarının ne anlama geldiğini, karnı mı aç yoksa sadece ilgi mi istiyor ayırt edebilirsiniz. Yani aslında beyin gerilemekten çok, daha farklı şeylere odaklanıyor. Bir minik insanın ihtiyaçlarını karşılayarak, o gün içinde sağlıkla, hayatta kalabilmek en önemli öncelik haline geldiğinde odak noktasının dışında kalan, nispeten daha önemsiz şeyler zihinde daha bulanık hale geliyor.

Beyin bundan sonra daha alt bir model olarak değil, yeni güncellenmiş hali ile bir üst model olarak hayata devam ediyor. Stresli durumlarda daha sakin kalabiliyor, potansiyel tehlikelere karşı eski haline göre daha fazla dikkat gösterebiliyor.(6) Annelerden anne beyni ile ilgili pek çok anekdot dinleyebilirsiniz, fakat başka bir psikolojik problemi yoksa bebeğini emzirmeyi, altını almayı unuttuğunu söyleyeni pek bulamazsınız.

Beyninde gri madde hacminde en fazla düşüşü gösteren anneler ise, bebekleri ile en sıcak ilişki kurabilen anneler.(5)

Allah’ın vücudumuzu böyle bir hal dili ile konuşturması ise sanki bizlere şöyle bir mesaj veriyor: “Gereksiz bütün işlerini bırak ve çocuklarınla ilgilen.” 

Her ailede ihtiyaçlar değişebilir. Bununla beraber öncelik sırasını oluştururken, bu zamanın hem çok değerli, hem çok kısa olduğunu, bittiğinde kaçırdığımızı sandığımız pek çok şeyin yerinde olduğunu, bir çoğuna ise kaldığımız yerden devam edebileceğimizi, fakat o günlerin masum lezzetinin ve anne sütü gibi altın kadar değerli bir lütfun ise geri gelmeyeceğini hatırlamak gerek.

Tabi bu, hamilelik ve doğum sonrası unutkanlık, kavramada yavaşlık, aşırı duygusallık anneleri zorlamıyor anlamına gelmiyor. Hatta beynin bu tepkileri bazı araştırmacılar tarafından romantik aşka benzetiliyor. Hem aşk hem de anne-bebek arasındaki bağın, beyinde bazı ortak bölgeleri aktif hale getirdiği ve yine bazı ortak bölgeleri de devre dışı bıraktığı ortaya konuyor.(7)

Tüm bu değişimler, hayatın ileri dönemlerinde beynin esnekliğinde ve hafızada pozitif sonuçlar getiriyor.

Zamanla beyin gelişmeye ve büyümeye başlıyor.

Emzirme vaktinin sona ermesinden sonra fareler labirent deneylerinde daha başarılı hale geliyorlar.(8)

 

‘ANNE BEYNİ’ NE KADAR SÜRÜYOR?

Her annenin bu noktadaki tecrübeleri farklı. Fakat emar görüntüleri gri madde indirgenmelerinin en az iki yıl kaldığını gösteriyor.(9)

Anne beyni aynı zamanda farklı kültürlerde annenin ne kadar yardım ve destek aldığına göre farklılık da gösterebilir. Bu noktada daha fazla araştırmaya ihtiyaç var.

Kaynaktaki makalenin yazarlarından ve kendisi de bir anne olan Dr. Bartha, evet, beynin değiştiğini fakat aslında daha becerikli ve verimli olunduğunu, doktor randevuları, okul ve başka programlara yetişmeler ve farklı sorumlulukların anne üzerine yüklenmesi ile idare işinde bir “süper güç” kazandığını söylüyor. Anaokulu yaşındaki çocukların annelerinin, onların ihtiyaçları için bir gün içerisinde 210 kez durup yardım etmeleri gerektiği tespit edilmiş.

Çok ‘anne beyni’ hikayesi dinlemiş ve birçoğunu kendim de yaşamış biri olarak Dr. Bartha’nın bahsettiği “süper güçler"in ne olabileceği beni düşündürüyor.

Herkesin bildiği şeyler var zaten: hemşire, öğretmen, tehlikeli kimyasal atık uzmanı:

Bunun dışında, 

- Korkusuz bir bodyguard: 

“Hele kızıma bir daha bi’ dokun, seni kulaklarından tavana asarım. Al şimdi topunu, git oyna bakalım.”

- Bir ninja esnekliği ve hızında uyuyan bir bebeğin odasından kaçabilme.

- Gerekirse bir savaş esirinin sabrı ile yoluma devam edebilme:

“Uzaya gidelim mi? Çok eğleniriz, hem orda Batman de var.”

“Babamın zamanında elektrik var mıydı?” gibi sorulara cevap vererek araba kullanıp, bir çocuk şarkısını 5000 kere dinlemeye rağmen uçuruma doğru direksiyonu kırmama.

- Bir KGB ajanı gibi sorguya çekip, ağızdan laf alabilme:

“Mina Hanım, demek dişlerinizi fırçaladığınızı söylüyorsunuz. Güzeeel! Öyleyse diş fırçanızın ıslak olması lazım, değil mi?”

Diğer yazar Dr. Galea ise unutkanlık ve zihni kavramada yavaşlık gibi pek çok problemin nedeninde aslında uykusuzluğun olduğunu ve biraz uyku ile problemlerin azalacağını dile getiriyor.

Doğumdan kısa bir süre sonra yapılan bahsettiğimiz araştırmalar sırasında hormon değişimleri ve uykusuzluk, dikkat ve hafızayı çok etkiliyor. Doğumdan en az bir yıl geçtikten sonra incelenen hanımlar ile ilgili 2020’de yapılan başka bir çalışma(10) diğerlerinden farklı olarak bir listeyi ezberleme veya kelime hatırlama üzerine değil de, bir olaya çabuk cevap verebilme yönünde tasarlanmış bir test üzerine kurulu. Bu testlerde annelerin, henüz çocuk sahibi olmayanlara göre, yaklaşık 10 yaş daha büyük olmalarına rağmen bazı dikkat testlerinde en az onlar kadar, idare ve uygulama ile ilgili olanlarda ise daha başarılı oldukları gözlemlenmiş.

Başka bir araştırma ise doğumdan 2-4 ay sonra yapılan test ve emar görüntüleri, beyindeki gri maddenin birçok farklı kısmında hacim artışı olduğunu gösteriyor. Annenin bebeğe bakışı ne kadar pozitif ise orta beyinde hipotalamus, substantia nigra ve amigdaladaki değişiklik bu oranda fazla artıyor.(11)

 

İNSAN-NİSYAN

Hamilelik, doğum ve emzirmede önemli rol oynayan oksitosin hormonu da hafıza üzerine etkili. Araştırmacılar yaptıkları testler sonucunda oksitosin hormonunun hamilelik ve doğumla ilgili kötü tarafların unutulmasına ve iyi yönlerin hatırda kalmasına neden olduğunu düşünüyorlar.(12)

Zaten böyle olmasa kim ilk bebeğinden sonra o sancı odasına girmeyi göze alır bilemiyorum. Herhalde insan nesli kesilirdi.

 

İKİNCİ ERGENLİK

Ergenlikte hormonlar ile insan nasıl değişiyor ise, hamilelik ve doğumda da hem beden hem beyin, ikinci bir ergenliğe girerek değişiyor. Sonunda bambaşka, yepyeni bir insan ortaya çıkıyor.

İlk başta gece vakti bez değiştirmek, bebeğiniz yanlış bir şeyi yutmasın diye dikkat göstermek gibi görevler önemli olurken, bebeğin ihtiyaçları değiştikçe, zamanla okul, ödevler, farklı tehlikelerden koruma gibi ihtiyaçlar beliriyor. Anne de beyni de buna uyum sağlamak için devamlı olarak değişiyor. Birden fazla çocuk, iş ve ev gibi artı sorumluluklar ise beyin fonksiyonlarını daha da çok etkiliyor. Karmaşık olaylar, yeni tecrübeler ile devamlı yaşamak ise daha esnek daha dayanıklı beyinlerin olmasını sağlıyor. İşte anneliğin bir ömür boyu insanı diken üstünde tutması zor olsa da beyin üzerinde pozitif bir etkisi var.

 

YAŞLI ANNELERDE ANNE BEYNİ

Doğum yaptıktan 30-40 yıl sonra incelenen bir grup anne üzerine yapılan testler ise annelerin beyinlerinde gri madde hacminin, anne olmayanlara göre arttığını ve annelerin hafıza ile ilgili testlerde daha başarılı olduklarını gösteriyor.(13) Hatta çocuk sayısı arttıkça hafıza daha kuvvetleniyor.(14)

Bütün bu anekdotlar, araştırmalar aslında satır aralarından başka bir şeyi daha fısıldıyor sanki: Rabbimizin yaratmasında monotonluk yok. Her şey her an tazeleniyor, yenileniyor, değişiyor. Kâinatın çarkları bu tecdid hakikati üzerine dönüyor. Bunu anlayabilmek için illaki anne olmaya da gerek yok. Kaderde insan ister erkek, ister kadın olsun, ister anne, ister değil, yenilenmedikçe bu çarkların arasında sıkışıp eziliyor, bunalıyor. Anne için bebeği, bir başkası için başka zorluklar, sınavlar, hayat tecrübeleri ile Allah insanı en son gayesine, ulaşabileceği en son noktaya çıkartmayı murad ediyor.

Bir hafta sonra Afgan Kafe’nin sahibi Rafiq Abi beni kapıdan girerken görünce birden dikkat kesiliyor. İşaret parmağını kaldırmış, gözlüklerinin üzerinden bana bakarken:

“Sen çok fenasııın.” diyor. “Gece gece bize araba arattın.” Ama bir yandan da öyle bir gülüyor ki, bu nasıl kızmak anlamadım. Bana sorarsanız, bu kafayla bu planı kurmayı bırakın, unutmadan, bir yerlerde uyuyakalmadan sonuna kadar getirebildiğim için beni tebrik etmesi lazım. Ama şu anda ona anne beynimden bahsedesim yok.

“N’apalım Rafiq Abi, hayatın zor zamanları, biraz mizah ile daha çekilebilir bir hal alıyor.”

Tabi hatırlayabilirseniz…

 

Kaynaklar:

1. Change in brain size during and after pregnancy: study in healthy women and women with preeclampsia, Angela Oatridge

2. Pregnancy, the postpartum, and steroid hormones: effects on cognition and mood, J.Galen Buckwalter

3. Giving birth to a new brain: hormone exposures of pregnancy influence human memory, Laura M Glynn

4. Increasing parity is associated with cumulative effects on memory,Laura M Glynn

5. Pregnancy leads to long-lasting changes in human brain structure, Hoekzama et al

6. Pattern of perceived stress and anxiety in pregnancy predicts preterm birth, Laura M Glynn

7. The neural correlates of maternal and romantic love, Bartels ve Zeki

8. The long and short term effects of motherhood on the brain Duarte-Gutermana et al.

9. The maternal 'baby brain' revisited, Bartha ve Galea

10. Assessment of attention in biological mothers using the attention network test - revised. Miller et al

11. The plasticity of human maternal brain: Longitudinal changes in brain anatomy during the early postpartum period, Kim et al

12. Selective amnesic effects of oxytocin on human memory. Heinrichs et al

13. Relationship between parenthood and cortical thickness in late adulthood,Orchard et al

14. Neuroprotective effects of motherhood on brain function in late-life: a resting state fMRI study, Orchard et al.