“İNSAN, HANGİ ŞEYDEN YARATILDIĞINA BAKSIN O, ATILAN BİR SU’DAN (MENİDEN) YARATILDI.”
Tarık sûresindeki bu âyetler nazil olduğu asırlarda, insanoğlu hayat mucizesini inceleyecek imkânlara sahip değildi. Başta mikroskoplar olmak üzere, elinde hiçbir âlet bulunmuyordu. Buna rağmen Kur’an bütün asırlara hitap ederek meninin özelliklerinden bahsediyor ve Yasin sûresinin 41. âyetinde:
“ZÜRRİYETLERİNİ DOLU GEMİLERDE TAŞIMAMIZ, ONLAR İÇİN (KUDRETİMİZİ GÖSTEREN) BİR ÂYETTİR.” buyuruluyordu. Bu âyetin başlıbaşına bir mucize olduğu, mikroskop türü inceleme vasıtalarının devreye girmesiyle anlaşıldı. Ve bu âletlerle meniye bakanlar, âdeta torpilli bir şekilde hareket eden milyonlarca geminin bulunduğunu hayretle gördüler.
Dr. Fritz Kahn, ilk baskısı 1944 yılında yapılan Tenasül Hayatımız adlı eserinde, sperm gemileri hakkında şu intibalarını dile getirirken, farkında olmadan Kur’an âyetlerini tasdik etmiş oluyordu:
“Bir irsiyet torpili olan tohum hücresi, ön tarafta ufak bir nokta büyüklüğünde bir baş, arka tarafta ise bir pervane gibi devamlı dönen bir kuyruktan ibaret görünür. Fakat bu hücre özel bir boya ile boyandığı ve bin defa büyültüldüğü zaman, iç yapısı da görülebilecek bir hâle gelir. O zaman tohum hücresinin bir torpil şeklinde yapılmış nakil vasıtası olduğu fark edilir. Bu nakil cihazının babanın irsiyet kitlesini taşımakta olduğu ve bu kitleyi (ZÜRRİYETİ) annenin vücuduna naklettiği anlaşılır.”
Evet bu âyetler, gerçekten hayret vericidir. Çünkü spermler, Fritz Kahn’ın da belirttiği gibi, içersine babanın zürriyeti doldurulmuş birer torpilli gemiden farksızdır. Ve inananlar için, Cenâb-ı Hakkın kudretini gösteren birer âyet hükmündedir.