Keşfedilmeyen fethedilemez.
Ve insan...
Yaradan’ın dünyadaki halifesi. O’na en yakın olan: Kalp... Şu milletin, bu milletin insanının kalbi değil. İnsanların kalbi... Rengi ve ırkı ne olursa olsun... İnsanların...
Secde istikâmetimiz, mukaddes beldedeki Kabe’yi yıkmak, kalp kırmaktan daha az günah... Daha az yanlış... Daha az facia...
Düşünün...
Hissedin...
Sahibi, yarattıklarına işte bu kıymeti veriyor. Bir yaratılan olarak, aynı kıymeti vermeye, mecbur, memur ve mahkûm değil miyiz?
Sabah yola döküldüğünüzde, insanları kucaklamak gelmiyorsa içinizden, düşünemiyorsunuz, hissedemiyorsunuz demektir.
•••
Fatih...
O, İstanbul surlarına dayandığında, iş cevizin kabuğunu kırmaya kalmıştı... Ve zafer güneşinin vaktini beklemeye...
O vakit ki bilinmez...
Beklenir...
İçeride, yağan gülleleri, gül atılıyormuşçasına sevgiyle karşılayanlar vardı.
Fatih, surların içindekileri tanımış, kendini de tanıtmıştı.
Bizans halkı biliyordu ki, gülle değil, merhamet yağıyordu.
Surlar olmasa, taş duvarların heybetine güvenen bir avuç asker ve Bizans’ın sefil imparatoru, ya halkının içine karışacak, ya da kaçıp gidecekti.
İnsanların kalplerindeki surları sevgiyle yıkan Sultan Mehmed’e, bent mi dayanır, hendek mi dayanır, bir avuç inatçı mı dayanır?
Bu sevgiye, asırlardır hasretle Fatih’ini bekleyen, İstanbul mu dayanır?
•••
Damarlarımda bir damla da olsa Fatih’in kanı, kalbimde bir zerre de olsa O’nun inancı var diyenler...
Fethedilecek İstanbul yok diye niçin üzülüyorsunuz?
Dünyadaki beş milyar gönül, beş milyar İstanbul’dur...
Yeter ki sevmeyi bilin. Keşfetmeyi bilin...
Fetih sizindir.
Gözyaşını tanıyın... Ellerinizi uzatın.
Boş kalmayacaktır...
Ve o beş milyar İstanbul ki, fethedeni hem Yaradan’dan, hem de sevgilisinden müjdeli...
Müjdeye koşun...
İnsanlara...
Ağalamayı keşfedin...
Beş milyar İstanbul, surlarının kapılarını size açacaktır...
Dünya arkanızdan koşacaktır...