TR EN

Dil Seçin

Ara

Hay Allah!

Hay Allah!

"Hiçbir yere sığmam, mümin kulumun kalbine sığarım."

Şaşkınlığımızda Rabbimizin “Hayy” sıfatını hatırlarız.

Daimî hayat sahibi, başlangıcı ve sonu olmayan sadece “O”dur.

Bu hatırlayış, aczimizi de beyandır aslında.

Ve şaşkınlık bize en çok yakışandır sonsuz ummanın kıyısında yalınayak dolaşırken…

“Bu kapıdan kol ve kanat kırılmadan geçilmez” diyen şair, kollarının ve kanatlarının bedeli karşılığında kırkıncı odadan esen rüzgârın sarhoşluğuyla söylemiştir söyleyeceğini.

Edebiyat deyip geçmeyin.

Kâinat sonsuzluğunun orta yerinde bir noktacıktır üzerinde yaşadığımız dünya…

Dünyanın üzerinde biz neyiz peki?

Yüreğimizi acıtan bir sızı karşısında, kâinatın başımıza yıkıldığını zannederiz ki, matematiğin karşımıza geçip halimize güldüğü andır o an…

Neredeyse “yok”uz ki, yıkılsın başımıza kâinat!

Ve fakat bütün varlığın, hacmiyle yok hükmündeki insan için yaratıldığını anladığımız zaman, şaşkınlığın bir adım ötesinde tefekkür kapısının eşiğine sürmeliyiz yüzümüzü…

Açılsın diye hakikatin sırları…

Dinsin diye içimizdeki fırtına…

Bir yudum huzur için.

Peki her yere eriştiğini zannettiğimiz kollarımız ne olacak…

Ve haşmetine kapıldığımız, her seferinde bizi yükseklere çıkarıp yere çakılmamızı sağlayan kanatlarımız…

Nasıl kıracağız?

Hay Allah!

Ve aynı şair dindirmiş acısını arayışın künhüne varıp:

“Sonsuzluk Kervanı, peşinizde ben,

Üç ayakla seken topal köpeğim!

Bastığınız yeri taş taş öpeyim.

Bir kırıntı yeter, kereminizden!

Sonsuzluk Kervanı, peşinizde ben...”

Nasıl oluyor da “yok” hükmündeki insanın kalbine nazar ettiğinde, “Hiçbir yere sığmam, mümin kulumun kalbine sığarım” diyor bütün varlığın sahibi…

Demek büyüklük ve küçüklük ölçülerimizi kaldırıp atmalıyız…

Demek ağırlık ve hafiflik hakkında bildiklerimizi unutmalıyız…

Ve demek, zaman denen akış “Ya Evvel” ve “Ya Ahir”in küçücük bir çilehanede bizim için takdir buyurduğu erbainden ibaret…

O erbain ki, iki ayrı sonsuzluğa açılan kapının davetinde terbiye yolcuğundan ibaret…

Hay Allah!

Sonsuzluk kervanı nerede?

Kapılar bir tane iki tane değil…

Ve “yok” hükmündeyken neredeyse, neden sığmıyoruz hiçbir yere?

“Bir bilen”le karşı karşıya değilsiniz.

Bunu bilin.

Sonsuzluk kervanına dahil gönüllerden sızan cümlelerin üzerinde bir ömür boyu “bir damla bal” için şaşkınca koşturmuş “yok hükmünde” bir arının vızıltılarını dinliyorsunuz.

Ne bulduysam, paylaştım cömertçe…

Birlikte bulup, “bir”liğe varmak aşkıyla…

Çünkü, “Derdim bana, derman imiş!”