Araplar Osmanlı’ya İhanet Etti mi?
Bu sorunun arkasında aslında Türklere seksen yıldır anlatılan bir masal yatıyor. Bu…
Ara
AKLA TAKILAN SORULAR ve CEVAPLARI
Önce sorular yaşanır, önce sorular takılır akla, sonra cevaplar gelir. Sorular cevaplara açılan kapılardır bir bakıma. Sancılı da olsa doğurgan olan cevaplar değil, sorulardır.
Fakat bazı sorular vardır, değil ağza alınması, akıldan bile geçirilmesine ters bakılır. O kadar “yok ülkesi”ne gönderilmek istenir ki, bu sayede mevcut inanç ve düşüncelerin insicamı ve bütünlüğüne bir zarar gelmesin istenir. Ama bir türlü mümkün olmaz bu. Kendi değilse bile, o soruyu “var ülkesi”ne taşıyacak başka diller, başka akıllar hep çıkar, hep olur…
Yani, korkunun ecele faydası yoktur. O bakımdan, en iyisi, başkası sormadan önce, o soruyu sormaktır. Zaten, akıl ve kalp arasında şizofren bir yanılmanın ne akla ne de kalbe bir faydası vardır. Kalpsiz bir akıl ne kadar anarşist ise, akılsız bir kalp de o kadar mutaassıptır.
Söz konusu olan dine yönelen sorular ise, o zaman sorularla bulanıklaştırılmak istenen inanç suyunu en başından kirlerden arındırmak gerekir. Büyük bir özgüvenle sorulara göğüs gerebilen bir inanç, herkesten önce, kendisini ikmal etmiş olur çünkü.
Zaten bu özgüven, herkesten önce, en yüksek hakikatleriyle hak dinin bir talebidir. Kendisine iman edilen hak din, aklın ya da kalbin ürettiği her türlü kuşkuya, her türlü tereddüte, her türlü eleştiriye cesaretle göğüs gerebildiği için “Hak Din” ünvanını elde eder. Ya da, hak din olduğu için her türlü kuşku, tereddüt ve eleştiriye set çekebilir.
Hakikat böyle iken, bizlerin sorulardan ısırıcı bir yılanmış gibi uzak durması düşünülemez. İslâmiyet’in yüksek hakikatlerine talip olan Müslümanlar olarak en cahilinden, en sofistike olanına kadar her türlü soruya Hz. Mevlânâ hoşgörüsünde yaklaşmak durumundayız. O cesaret, o metanet, o hakkaniyet dinimizde var; bizde niye olmasın?
Soruların yanı sıra bir de cevaplar var. Cevapların en değersizi, herhalde “hazır cevaplar”dır. Çünkü kalıp ya da klişe diyebileceğimiz bu cevaplar, soruların kıyısına uğramamış, aklın süzgecinden geçmemiştir. Zamanla hangi sorunun cevabı olduğu bile unutulmuştur bu cevapların.
Çünkü otoritelerin yaydığı ve tartışılması istenmeyen cevaplardır bunlar. O yüzden de, bir sorunun cevabı olma özelliği zaman içinde yitmiş, insanların zihinlerine zorla kazınması gereken “talimatname”lere dönüşmüştür. Ülkelerin resmî tarihleri işte bu nedenle talimatnamelere benzerler. Ya da “bilimde inanca yer yoktur” gibi mutlak ifadeler, bu sebeple sorgulanamaz görünürler gözümüze.
Velhasıl, Zafer Dergisi olarak bu ay sorulmayan sorulara da, sorusu unutulmuş hazır cevaplara da bir neşter vurmaya niyet ettik. İstedik ki, insanımızın zihin haritasına kalın bir kumaş gibi dikilen hayalî ya da hatalı bilgileri söküp atalım. Bunu yapamasak bile, hiç olmazsa, yaygın ama yanlış bilgilerimizi yeniden akıl süzgecimizde, kalp ve vicdanımızın hassas terazilerinde yeniden tartılmasına vesile olalım.
Gayret bizden ve sizden; tevfik Allah’tan.
Rabbim eşyanın hakikatini bize öğret. Sırat-ı müstakime hidayet et. Ve bizi o yoldan hiç ayırma. Amin.
Bu sorunun arkasında aslında Türklere seksen yıldır anlatılan bir masal yatıyor. Bu…
“Allah size kendinizden bir misal verdi: Elinizin altındaki köle ve hizmetçilerinizden, size…
Bilim adamları her ne kadar yaptıkları iş içinde mutlak inançlara ve efsaneye…
Bir Kimya profesörü Nobel ödülü almıştı. Ödül töreninden sonraki ilk dersinde, öğrencilerinden…
Musibete uğrayan müminler “Ne yapalım, kader.” diyorlar. “Kader böyle imiş, buymuş alın…
Kaderin tanımı gereği, Allah kimin cennete, kimi cehenneme gideceğini biliyor. O zaman…
İnsanlığın vahşetle başladığı tezinin ardında kendi medeniyetini yüksek göstermek isteyen Avrupalı bilinci…
“İslâm öncesi Türkler gayet medeni ve kültürlü bir ‘millet’ iken, İslâm’la birlikte…
İnsan hak ya da batıl bir inanca sahip olmadan yaşayamaz mı? Mutlaka…
İsviçreli psikolog Pierre Bovet, Din Duygusu ve Çocuk Psikolojisi adlı eserinde, belli…
Çocukların dindar olması için anne ve babaların yapabilecekleri ve yapması gerekenler nelerdir?…
Aslında kendisi bir inanç olan materyalizm, inanç olduğu hissettirilmeden kitlelere “bilimsellik” diye…
İnkâr edenlerin hali, çobanın seslenişini bağırıp çağırmadan ibaret bir ses olarak işiten…
EN AKILLI OLAN “En akıllı kimdir?” diye soruyorlar Hz. Peygamber’e (asm). Şöyle…
Ölümü, ahireti düşünmekle hayatımıza nasıl bir anlam katabiliriz? Ahiretin varlığını öldükten sonra…
Hicretin dördüncü yılıydı. Peygamber Efendimiz on sahabeye önemli bir görev verdi. Medine’den…
Üzerinde çok düşünülmeden söylenmiş bazı cümleler vardır. Öyle ki, bunlara çok geniş…
“Biz bu kitapta (Kur’an) sizin için gerekli olacak hiçbir şeyi eksik bırakmadık.”…
Bazıları, özellikle gençlerle ilgilenen ve insanlara İslâm’ın hakikatlerini anlatmak için uğraş veren…
Bazı kimseler sünnet ve hadisin Müslümanlıktaki yerini bilmediklerinden ona kıymet vermek istemiyorlar,…
“Bazı insanlar, kendilerine namaz, oruç gibi dinin emirleri hatırlatıldığında “İyi ama benim…
Peygamber Efendimiz’e gelen, inançsız bir grup, “Ya Muhammed, mahlukatı Allah yarattı? Allah’ı…
Secde yalnız Allah’a yapılacağına göre, Meleklerin Hz. Âdem’e secdesini nasıl değerlendirmeliyiz? Yaratılış…
Bu secdenin, bizim anladığımız manada, alınlarını yere koyma şeklinde bir secde olmadığı…
Neredeyse hiçbirimizin hayatının dışında tutamadığı, kredi kartları, taksitli satışlar, emeklilik, sigorta işlemleri…
Hemen her kesimden yorumcuların İslâm’ın faiz yasağı aleyhine ileri sürdüğü nisbeten yeni…
Aklı ön plana alarak hareket etmek her zaman akıllıca mıdır? Akıl ile…
Bugün Batı’da “bütün Müslümanlar terörist değilse bile bütün teröristler Müslümandır” gibi insafsızca…
İrtica kelimesinin bizim ülkemizdeki kadar sık işitildiği ve bu kavramla bu kadar…
İlk Müslümanlar, Medine’de yaptıkları ilk mescitte, namazlarını, Resulûllah’ın arkasında kılıyorlardı. Akşam ve…
İnsanların karnı doyunca, nefisleri dünyaya meyleder. — Hz. Aişe *** …