TR EN

Dil Seçin

Ara

İslâm Öncesi Türkler Medeni miydi?

“İslâm öncesi Türkler gayet medeni ve kültürlü bir milletiken, İslâmla birlikte bu kültür gölgede kalmış, Şaman Türkler zamanla Araplaşmış’ ve bu yüzden de gerilemişlerdir.” şeklindeki iddia ne derece doğrudur?

 

Türkiye’de uzun zamandır tekrarlanıp duran bir hikaye vardır: İslâm öncesi Türkler gayet medeni ve kültürlü bir milletiken, İslâm’la birlikte bu kültür gölgede kalmış, Şaman Türkler zamanla “Araplaşmış” ve bu yüzden de gerilemişlerdir.

Aslında buna masal demek bile yetmez, uydurma demek daha isabetli olabilir. Çünkü, apaçık tarihsel bir gerçektir ki, Türklerin İslâm öncesinde kayda değer bir medeniyeti yoktur. İslâm öncesi dönemde bir “Türk sanatı”, “Türk mimarisi”, “Türk bilimi”nden söz edilemez. Orhun Anıtları haricinde, kayda değer bir “Türk edebiyatı” da yoktur. Olamaz da zaten. Çünkü İslâm öncesi Türkler göçebe bir kavimdir ve göçebelerin “medeni” (yani şehirli) bir kültürü olmaz.

Türklerin medenileşmesi, büyük ölçüde Arap-İslâm medeniyetinin sayesinde olmuştur. Liselerde okuduğumuz “Kitabu Dîvânü Lûgatit-Türk”ün yazarı Kaşgarlı Mahmud, düşünür ve bilim adamı İbn-i Sina gibi önemli Türk alimler, hep İslâm sonrası döneme aittir ve Arap- İslâm etkisiyle yetişmiştir. İslâm öncesi dönemde dünyanın bilimine, kültürüne, sanatına katkıda bulunmuş tek bir ünlü Türk yoktur.

Bu da hiç şaşırtıcı değildir; Türklerin İslâm’la tanıştığı 8, 9 ve 10. yüzyıllarda zaten dünyadaki yükselen medeniyet İslâm’dı. Avrupalılar “karanlık” içinde iken, İslâm medeniyeti bilim, felsefe, tıp, sanat, mimari, şehir düzenlemesi gibi alanlarda göz kamaştıncı başarılar elde etmişti. Tarihçi (hem de Siyonist tarihçi) Martin Kramer’in ifadesiyle “Eğer 1000’li yıllarda Nobel ödülleri dağıtılıyor olsaydı, neredeyse tümünü Müslümanlar alırdı.” Avrupa’da bilim ve felsefeyle uğraşmak için önce Arapça öğrenmek gerekiyordu.

Türkler, işte bu yüksek İslâm medeniyeti ile tanışıp onunla aydınlandıkları için ilerlediler. Daha sonra da Selçuklu ve özellikle de Osmanlı tecrübesiyle Arapları geride bıraktılar. Bugün Türkiye, Arap ülkelerinin tümünden daha gelişmiş durumda. Ama bu, “İslâm’a rağmen” değil büyük ölçüde İslâm sayesinde” varılmış bir nokta.

Öte yandan İslâm öncesi Türklerin hiçbir alanda başarılı olmadığı da söylenemez. Örneğin, o dönemlerde Türkler güçlü bir ordu geleneğine sahiplerdi. Çinlilerin Türkleri durdurabilmek için dev bir “sed” inşa etmesinin, Atilla’nın Avrupa içlerine kadar ilerlemesinin başka bir izahı yoktur. Ancak askerî yönden çok güçlü olup da yerleşik kültür yönünden zayıf olan medeniyetler, fazla uzun ömürlü olamazlar. İslâm öncesi Türkler işte bu açıdan Moğollar’a benzerler; Moğollar da Cengiz Han gibi liderlerin demir yumruğu altında büyük istilalar gerçekleştirmiş, ancak daha sonra ele geçirdikleri topraklarda kalıcı bir kültür üretememiş, aksine o topraklardaki güçlü kültürlerin içinde asimile olmuşlardır.

13. asırda İslâm dünyasının büyük bölümünü çok kanlı bir istila ile ele geçiren Moğolların bir-iki nesil içinde Müslümanlaşıp İslâm toplumu içinde erimeleri, bunun en çarpıcı göstergelerinden biridir. Moğollar İslâm’ı askerî yönden fethetmişler, ama İslâm onlara kültürel olarak galip gelmiştir.