32. Zafer Yılı
Dile kolay tam 32 yıl olmuş Zafer dergimiz çıkmaya başlayalı. Hayatımızın ümit ve…
Ara
Sevgili dostlarımız,
Geçen ay idrak ettiğimiz Kurban Bayramı’nın ertesinde Ocak sayısıyla karşınızdayız. Bu sayıda geçenlerde üzerinde pek fazla durulmayan, Kınalı ile Zarife haberi (Türkiye’nin ilk klonlanmış kuzuları), dergide çalışan arkadaşlar olarak dikkatimizi fazlasıyla çekti. Genetik biliminin Mendel’den sonra geldiği nokta hakikaten dudak uçuklatıcı. Tüp bebek, kopyalama, kök hücre derken yeni çağa galiba “biyoloji çağı” diyeceğiz. Bu çağın elbette birtakım fırsatları insanın önüne koyduğu inkâr edilemez bir gerçek. Ama her fırsatın aynı zamanda bir risk anlamına geldiğini de hesaba katmak zorundayız. Hele de, bilimin son derece ticarileştiği çağımızda, bu risklerin boyutları da alabildiğine genişlemiş durumda.
İşin bir de imanî ve dinî yönü var. Ana akım medyada yer alan haberlere kulak kesildiğinde insan genetik bilimiyle birlikte ‘yaratılışa’ (haşa!) ortak olunmaya başlandığı zehabına kapılıyor. Bu yönüyle tıbbî gelişmeler, tarihin her devrinde Yüce Yaratıcı’ya karşı şuursuz bir meydan okumaya dönüşme eğilimi taşımıştır zaten. Bu gibi dönemlerde ateizm, kendisinde bir güç bularak dine ve imana saldırmayı kendisine bir görev addeder. Bu olumsuz tabloya yol açılmamasının yolu, tıbbî gelişmelere paralel olarak işin imanî yönü ve genel olarak ahlâkî boyutlarının eşzamanlı olarak ortaya konulmasından geçer. Ancak bu sayede, boğanın boynuzları kontrol altında tutulur. Biyolojik Tehlike ve Ahlâk sayısıyla yapmaya çalıştığımız bir anlamda böyle bir şey.
Elbette, burada şu noktaya dikkat etmemiz gerekiyor. İslâm insan sağlığı ve tedavi amacını güden ve bu konuda haddi aşmayan her bilimsel çabayı teşvik eder. Bugün birtakım hastalıklar tamamen genlerle ilgilidir ve bu hastalıklara duçar olmuş insanlar tıptan sevindirici bir haber duymak için kulaklarını kabartmış beklemektedirler. Bu acıları ve ıztırapları yok saymak ve “Sen de kaderine razı ol!” demek, imanî hassasiyete de insanî duyarlılığa da sığmaz. O sebeple toptancı bir hayır cevabı, bir Müslüman tavrı olmamalıdır.
Bizim burada itiraz edeceğimiz husus, genetik çalışmalarında yaratılış ve fıtratın göz ardı edilerek haddin aşılmasıdır. Örneğin, bazı zengin insanlara stepne olsun diye klon fabrikaları kurulmasının düşünülmesi bile tüylerimizi diken diken eder, etmelidir de. Veya aile mefhumunun önemsiz bir şeymiş gibi üzerinde oynanması, bizim kırmızı çizgimizdir. Buna bir Müslüman, müsamahayla bakamaz.
Meselenin diğer boyutlarını artık dergide sizler için hazırladığımız yazılara bırakıyoruz. Ama şunu ifade edelim ki, Biyolojik Tehlike ve Ahlâk sayısını hazırlamak mevcut şartlar içinde bizler için bir zorunluluk halini almıştı. Umarız, bu işin altından hakkını vererek kalkmışızdır. Takdir siz değerli okuyucularımızın.
Gelecek ay buluşmak dileğiyle.
Dile kolay tam 32 yıl olmuş Zafer dergimiz çıkmaya başlayalı. Hayatımızın ümit ve…
Petrol Hırsı Eskimoları Korkutuyor! Petrol zengini kutup bölgesinde büyük devletler arasında egemenlik mücadelesi…
Çocukken hiç lego oynadınız mı? Gerçekten zevkli bir oyundur lego. Parçaları birleştirirsiniz, at…
“Sağlam kafalar sağlam vücutlarda olsaydı, düşünürler pehlivanlardan çıkardı! Kasları gelişmiş bir budala;…
Hücre çalışmalarının tarihî seyri nasıldır? Bu çalışmalar sayesinde pek çok hastalığın tedavisi…
İnsan hakkında Mesnevî-i Nuriye’de şöyle bir ifade geçer: “...Öyle bir fiilin mahsulüdür ki,…
“Kâinat tam manasıyla dinî bir meseledir. Çünkü, hiçbir zerresi yok ki, hakkında…
Benim adım kar tanesi. Bir bulutun karnından doğdum. Ama hikâyem, Afrika’nın uçsuz…
Ekmeğin hikâyesi de, her şeyin hikâyesi gibi, Âdem babamızın Cennetten, yeryüzüne indirilmesiyle başladı.…
EKMEK KUYRUĞU 21 Ekim 1935 tarihli bir gazetede, o yıllarda halkın yaşadıklarından bir…
“Matematik bir kabus gibi rüyalarıma giriyor” “Ders zamanı ayaklarım geri geri gidiyor”…
Oyunda Gerekli Olanlar: Birkaç buğday tanesi / Bir kaşık un / Bir…
NE OLA? Osman Yüksel Serdengeçti, milletvekilliği sırasında Mecliste karşılaştığı bir milletvekiline nereli…
Anne çok mu yorgunsun?” “Evet canım. İş yorgunluğunun üstüne tuz biber oldu şu…
Üç afacan kardeş, sıcak bir öğleden sonrasının tadını çıkarmak için, evlerinin arka…
ŞEYH SADÎ’DEN GÜZEL SÖZLER “Hakikaten bedbaht kimdir?” diye soracak olursan, derim ki, rahatını…
İnsan, dünyadan malzemeler alır, yeni bir eser yapar. Her ne kadar, ona…
İktisat Risalesi'nin ekonomi öğretisine yap dediği iktisat ve kanaat, yapma dediği ise, israf ve…
Bilindiği üzere namaz müminin miracıdır. Miracın bir zirvesi—Kâb-ı Kavseyn’e açılan—Sidretü’l-müntehadır. Namaz burada farz…
Günlerden pazar, mevsimlerden sonbahardı. Adamın gönlü daraldı. Telaşla attı kendini sokağa. Yolu nereye…
Bilerek ya da bilmeyerek söz arasında kullandığımız öyle laflar vardır ki, onlardan…
Merhaba, ben üniversitede psikoloji bölümü son sınıf öğrencisiyim. Size Freud hakkında bir…
Sonun iyiliği, evvelin iyiliği kadar olur!.. — Hz. Ebubekir (ra) … …