TR EN

Dil Seçin

Ara

Allah’a Sığınmak

Allah’a Sığınmak

Mevsim yaz olunca denizler de cazip hale gelir. Sahillerde boğulma tehlikesi geçirenler için can simidi ve uzun bir ip olur. Güzel bir uygulama. İnsan hayatı çok değerli. Peki insanı ve hayatını değerli yapan, bir dilim elma yiyebilmesi için kâinatı bir fabrika gibi çalıştıran Allah (cc), sonsuz merhameti olan, kullarını çok seven Rabbimiz ebedi hayatın sahilini nasıl selametli hale getirmiş? Nasıl ipler uzatmış kulları için? İşte bunlar sadece sahildeki ipler gibi değil. Bir ip hayat kurtarır; ama, Allah’ın sözü hem dünyamızı hem ebedi hayatımızı kurtarır.

Deniz yüzmek içindir fakat dikkat etmezsen boğulmak da vardır.

Hayat da öyle; ebedi mutluluk için yaratılmışken, ebedi felaket tehlikesi de sözkonusu.

Mevsim yaz olunca denizler de cazip hale gelir. Sahillerde boğulma tehlikesi geçirenler için can simidi ve uzun bir ip olur. Güzel bir uygulama. İnsan hayatı çok değerli. Peki insanı ve hayatını değerli yapan, bir dilim elma yiyebilmesi için kâinatı bir fabrika gibi çalıştıran Allah (cc), sonsuz merhameti olan, kullarını çok seven Rabbimiz ebedi hayatın sahilini nasıl selametli hale getirmiş? Nasıl ipler uzatmış kulları için? İşte bunlar sadece sahildeki ipler gibi değil. Bir ip hayat kurtarır; ama, Allah’ın sözü hem dünyamızı hem ebedi hayatımızı kurtarır.

Evet dünyada ebedi hayat için yaşıyoruz.

Mahşer meydanıyla ilgili çok büyük haberler var, hem kitabımız Kur’an’da hem de Peygamberimizin sözlerinde.

O gün yüzleri ağaranları ve yüzleri kararanları, gerçek kurtuluşa erenleri, gerçek başarıyı kazananları, amel defterlerini sağından alanları ve amel defteri arkalarından verilenleri haber veriyor Din Gününün Sahibi Allah…

Bir hayal edin yüzleri ağaranlar, hayat defterini sağından alanlar ve böylece gerçek kurtuluşa erenlerin nasıl bir mutluluk yaşayacağını… Bir de aksine dehşetli hasarete düşenleri… Kimseye zerre kadar haksızlığın yapılmadığı bir gündür o gün…

Bugün çok önemli. Çünkü o günün kurtuluşu da felaketi de bugüne, buraya ve bu hayatta yaptıklarımıza bağlı.

Boğulmak üzere olan bir insana atılan ip, onun için nasıl kuvvetli bir kurtuluş ümidi olur. O insan o ipe öyle sımsıkı sarılır ki, asla bırakmaz. İşte Kur’an ve herbir ayeti de şu dünyanın fırtınalı denizinde Rahmet-i İlahiyenin bize uzattığı iptir; Peygamber Efendimiz’in (asm) örnek hayatı ve herbir sözü de bizi kurtuluşa erdirecek iptir. “Hep birden sımsıkı Allah’ın ipine sarılın…” (Âl-i İmrân Sûresi, 103)

Küçük bir kayık ile dalgalı bir denizde yol almak ne kadar tehlikeli ise, hayat denizinde de kendi başına, kendi akıl ve fikriyle ilerlemek de o kadar tehlikeli… Bir dakika sonrasını göremeyen akıl, istikbalde karşılaşacağı şeyleri nereden bilecek, onlara karşı ne yapması gerektiğini Rabbinden başka kimden öğrenecek!?. Allah Resulünü dinlemeden, hak yoldan sapmaktan, rotasından şaşmaktan nasıl kurtulup sahil-i selamete ulaşacak!?

Yunus Peygamberi örnek verir Rabbimiz. Halimiz Yunus Peygamberin haline ne kadar da benzer. Onun duasına ondan bin kat daha fazla ihtiyacımız var. O zifiri karanlık bir gecede, fırtınalı ve dehşetli dalgaları olan bir denizde idi, üstelik karşısında onu yutmaya çalışan koca bir balık görüyordu. Bizim de durumumuz farklı değil: istikbalimiz onun gecesi gibi karanlık, dünyanın maddi-manevi dehşetli dalgaları her an bizi boğabilir ve nefs-i emmaremiz, bizi felâketlere sürükleme meylinde. Bunların hepsi de ebedi hayatımızı tehdit ediyor…

Yunus Peygamber, o dehşetli durumu karşısında, onu o tehlikelerden kurtaracak olanın ancak Allah olduğunu unutmadı. Onun gücünün her şeye galip olduğunun, her şeye dilediği gibi hükmettiğinin şuuruyla “Lâ ilahe illâ ente, subhâneke, innî küntü minezzalimîn” diyerek Allah’tan yardım istedi. Allah da fırtınayı dindirdi, onu yutan balığı onun için adeta bir denizaltı gemisi yaparak onu bir sahile bıraktırdı ve kurtardı.

Ya biz ne yapacağız, bizim durumumuz ne olacak!?

Allah (cc) kulunu bırakmaz. Kurtuluşun yolunu, çaresini de Dünya ve Ahiretin Kılavuzu olan Elçisi (asm) ile gösteriyor:

“Şu kitap ki, onda hiç kuşku yoktur. Takvâ sahipleri için o bir yol göstericidir. O takvâ sahipleri ki, gayba inanırlar, namazlarını dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden bağışta bulunurlar. Onlar sana indirilene de inanırlar, senden önce indirilene de. Âhirete de onların tam ve kesin bir imanı vardır. İşte onlar, Rablerinden bir hidayet üzeredirler. Ve onlar kurtuluşa erenlerin tâ kendisidir.” (Bakara Sûresi, 2-5)

Evet istikbal karanlıklarını, tehlikelerini bizim hakkımızda aydınlıklara çıkaracak olan Kur’an’dır ve Allah Resulü’nün sünnetidir. Ve dünyanın imanımızı sarsan fırtınalarından ve nefsimizin ebedî hayatımızı yutup mahvetmesinden bizi kurtaracak olan da…

Semadan nüzul eden bu iplere sımsıkı sarılalım; okuyalım, anlayalım, yaşayalım ve kurtulalım Rabbimizin lütfuyla.

“O gün insanlar, yaptıkları işler kendilerine gösterilsin diye, bölük bölük Allah’ın huzuruna çıkarlar. Kim zerre kadar bir iyilik yapmışsa onu görür. Kim zerre kadar bir kötülük yapmışsa, o da onu görür.” (Zilzal Suresi 6-8)

“Bu Kur’ân, hiç şüphesiz, hak ile bâtılı ayırt eden sözdür. O şaka değildir.” (Tarık Sûresi, 13-14)

“Sen öğüt ver—öğüt fayda verecekse. Allah’tan korkan öğüt alır. Bedbaht olan da ondan kaçınır.” (A’lâ Sûresi, 9-11)

“Ey insan, pek lütufkâr olan Rabbine karşı seni aldatan ne? O Rabbin ki seni yarattı, güzel ve düzgün şekilde biçimlendirdi, dengeli ve ölçülü yaptı. Kendi dilediği gibi sana bir suret verdi.” (İnfitar Sûresi, 6-8)