Satır Arası
Yanlış çok; yanlışı tenkid etmek de kolay. Ancak bir doğruyu öğretmek, bin…
Merhaba değerli dostlar,
Temmuz ayına Kurban Bayramı heyecanıyla başladık. Kurban ibadetini yerine getirmek, tanıdık tanımadık insanlarla yardımlaşmak, insanların gönlünü almak bizim güzelliklerimiz. Bu güzellikleri yeni nesillerimize aktarırken daha gayretli olmalıyız; evladımızın, tuttuğumuz futbol takımını tutması için gösterdiğimiz gayret kadar olsa yeter aslında… Daha yeni konuşmaya başlayan çocuğuna aldığı formayı giydirip, takımının marşını öğretmeye çalışırken zevk ve heyecan duyanlarımız çok.
Bu tespiti yapmak zorundayız; çocuklarımıza dinimize ait bilmesi ve uygulaması gereken konuları öğretmeyi ya hiç düşünmüyor ya erteliyor ya da ‘ileride kendisi öğrenir nasıl olsa’ diyerek ihmal ediyoruz. Sonuçta sosyal medyanın ve çevrenin yetiştirdiği evlatlarımız, kalbimizi paramparça eden tercihleriyle karşımıza dikiliyor.
Tarlasını kendi haline bırakıp buğday hasadı yapan var mı; ya diken ekip mısır hasadı yapan!.. Ektiğimizi biçiyoruz hepsi bu. Kapakta da değindiğimiz dünya sonrası menzillerde ne yapacağız!.. Bu sebeple işin şaka olmadığını görmeliyiz. Önce kendimiz öğrenmeli, yaşamalı, evlatlarımıza da bebeklikten başlayıp öğretmeli, sevdirmeli ve yaşatmalıyız…
…
Geçtiğimiz günlerde bizleri şok eden olaylar yaşadık; kutsallarımız konusunda rencide olduk, sarsıldık... Bundan sonra da benzerlerini yaşayabiliriz.
Bunlardan sadece şikayet yerine, hukuk çerçevesinde tepki vererek bir daha yaşanmaması için gerekenleri yapmalıyız.
Tamam, günahkara değil günaha kızalım; ama mesele sadece bu değil. Kutsallarımızı, değerlerimizi de sahipsiz bırakmamalıyız; böyle bir şeyi aklından geçiren birisi ödeyeceği bedeli de düşünmeli. Yeri gelmişken Sultan Abdülhamid’i rahmetle analım; Fransa’da o habis oyunun tiyatroda icrasını engellemişti…
Evet bunların tekrar yaşanmaması için hukuk çerçevesinde gereken tüm girişimleri, tüm tepkileri göstermek konusunda her birimiz konumumuza göre sorumluyuz.
Bunlardan daha da önemlisi; içimizden—gençlerin onlara benzemeye özeneceği—ülke çapında, dünya çapında bilimci, sanatkâr ve zanaatkâr insanların yetişmesi lâzım… Fakat bunun için de Müslümanlara karşı Molla Kasım gibi sürekli eleştirip budayan değil, olumlu yanlarını destekleyen insanlar olmalıyız.
Acımasız eleştiri anlayışımız kültür toprağımızı bozuyor; seçkin insanların yetişme imkânı yok oluyor. Ya hayır konuşmalı, ya susmalı… Unutmayalım, Allah’ın hükmüyle her Müslüman kardeşimizdir ve onun iyiliğini istemek imanımızın gereğidir. Bizler bir bedenin azaları gibiyiz, birbirimize karşı şefkat ve ilgiyle sorumluyuz. Bizi birbirimizin aleyhinde zehirleyenlere fırsat vermemeliyiz…
…
Temmuz sayımız da hayırlara vesile olsun inşaallah. Emeği ve katkısı olan tüm dostlarımıza teşekkür ediyoruz. Allah sizlerden razı olsun.
…
Gayret, çalışmak, sefer bizim; zafer Allah’ın…
— Editör
