TR EN

Dil Seçin

Ara

O Çocuksu Hayret

O Çocuksu Hayret

Ankara Gar’ında tren beklerken yaklaşık 80’lerinde olan bir hanım teyze çarptı gözüme. 

Küçülmüş gözlerini büyük bir heyecan ve mutluluk ile öyle açıp gülümsüyordu ki, ister istemez kendi atmosferine çekiyordu sizi.

Biraz yaklaştım onu neyin bu kadar şaşırttığını görmek için, baktım yerde bir güvercin...

Muhtemelen güvercinin garın içine girebilmesine şaşırıyor, etrafına gösteriyordu.

O kadar hoş bir manzaraydı ki, keşke siz de görseydiniz.

Dudağımda tebessüm olayı düşünürken, “ben neden şaşırmadım ki?” diye düşündüm.

En son neye bu kadar şaşırmış ve çok mutlu olmuştum, ya da ne beni şaşkınlıktan korkutup kaskatı kesmişti ki?

Artık hiçbir şeye şaşırmıyoruz farkında mısınız? 

“Adam kadını kesip, yakmış.” diyorlar, “yarın da gidip zeytin alalım bitmiş.” doğallığı ile karşılıyoruz olayı. 

“Adam atmosfere çıkıp dünyaya paraşütle atlamış.” diyorlar, “ben bi kalkıp yüzümü yıkayım” rahatlığı ile bakıyoruz mevzuya. 

Özlemler, nefretler, sevinçler, öfkeler bizi eskisi kadar şaşırtmıyor. Her bahar dünya yeniden canlanıyor da, biz sakız çiğneyerek izliyoruz bu muhteşem olayı. 

Bir bebeğin doğması, bir insanın ölmesi bizi hayretlere düşürmüyor. 

Oysa düşününce o kadar muhteşem ki her biri kendi içinde. 

Ama işte, düşününce... 

Düşünmeyi ötelediğimiz, düşünmeyi zaman kaybı gördüğümüz ve yarış atları olduğumuz bir hız çağında yaşadığımız için oluyor böyle. 

Odunlara benzetiyorum bizi aslında.

Kurumuş ve tek işe yarar yanı artık sobaya atılmak kalan odunlar gibiyiz... 

Güya yapmamız ve çözmemiz gereken o kadar mesele var ki, rutinin muhteşemliğini kaçırıyoruz. 

Kaçırınca da odundan farkımız kalmadı haliyle. 

Hep bir yerlere koşup yetişmek zorundayız. Hep bir şeyleri başarmak zorundayız. Hep, hep olmak zorundayız bu çağda. 

Her şeyi görmek her şeyi duymak her haberi okumak her konuda konuşmak zorundayız artık.

Bu da görerek kanıksama, duyarak normalleştirme mekanizmamızı devreye sokuyor.

O zaman da hiçbir şey bizim için hayret edilecek bir olay olarak kalmıyor. 

Teyzeye o kadar özendim ki, inşallah ben de gözlerimdeki o çocuksu hayreti kaybetmeden yaş alır öyle göç ederim bu dünyadan.