Satır Arkası
Kilimanjaro’nun karları neden eriyor? Kenya’nın başkenti Nairobi, Kilimanjaro’ya 240 km. mesafede. Nairobi’de…
Ara
Bediüzzaman’ın izinde...
Bildiğiniz gibi, bu yıl Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin aramızdan ayrılıp rahmet-i Rahman’a kavuşmasının 47. yıldönümü. Onun hakkında, yürüttüğü büyük iman hizmeti hakkında ne kadar düşünülse, üzerinde ne kadar tefekkür edilse yine de az.
Üstad Hazretleri, Doğu Anadolu’nun uzak bir köyünde Nurs’ta dünyaya geldi. O bölgenin çetin şartları içinde ruhunu en özgür ama Rabbine itaatini en yüksek derecede tutarak büyüdü. Ne mutaassıp ilim erbabına boyun eğdi, ne de şer’î kuralları bir yana bırakan idarecilere göz yumdu. Şakiler bile ona talebe oldu.
Ömrünün ikinci yarısının neredeyse tamamını geçirdiği “dört duvar” arasına girmeden, kendi iradesiyle küçücük bir türbede ruhunu riyazete alıştırmıştı. Daha 12-13 yaşında iken “Şu dünyadan nasibimi tek elimle kaldırabilmeliyim” diyordu. Ve bu prensibinden hayatı boyunca hiç ayrılmadı.
Peygamber mesleğini esas tutmuştu. Yaptıkları için ücret istemiyordu. Hediye almıyordu. İlmin izzeti, onun nezdinde çok daha değerli idi.
“Ben cehennemde yansam ne gam! Yeter ki ümmetin imanı kurtulsun” diyebilecek ölçüde büyük bir imana sahipti. Yanmıştı. O kadar yanmıştı ki, düşmanlarının eziyetlerinin acısını hissetmiyordu.
Rabbine o kadar yakındı ki sanki insanların ve olayların arasında, zaman ve mekânla sınırlı bir hayatın içinde yaşamıyordu. Ama ilginç bir tezatla o kadar olaylara ve insanların hallerine hâkimdi ki, esaslı tüm dertlerinin devasını Kur’an’dan aldığı derslerle sunabildi. Bugün bile sorun olarak bahsini ettiğimiz her konuda Kur’an eczahanesinden devşirilmiş şifa reçeteleri yazdı şu asrın bunalımlı insanına.
Tekrar Allah’tan gani gani rahmet diliyoruz kendisine.
Değerli okuyucularımız,
Bu anlayış ve duyuş çerçevesinde bu sayımızda Üstad’ı biraz da günümüze taşıma gayreti içinde özel bir sayı sunmayı amaçladık size.
Yusuf Özkan Özburun, “Said Nursi Neden Gazete Okumazdı?” başlıklı yazısında, bugün medyanın zihinleri tahminlerin çok ötesinde formatlama kabiliyeti olduğundan bahisle, insanların bu konuda nasıl bilinçli hareket edebileceklerine dair ikna edici analizlerini, Üstad’ın düşünce ve uygulamaları arasından özenle seçtiği sıra dışı örneklere dayandırıyor.
Senai Demirci ise, Said Nursi’yi “Öteki yanımıza ayna tutan adam” olarak nitelediği yazısında, İmam Şibli’ye ait köpek meselinden hareket ederek, kendi nefsimizi kendi yolumuzdan çektiğimiz vakit hakikate erebileceğimizi, Sözler Yazarı’nın öğretim usulünün de bu hakikate uygun olduğunu nazara vererek izah ediyor.
Yine, “Bir İletişim Üstadı” başlığıyla Ömer Baldık, Üstad’ın şimdiye kadar pek işlenmeyen bir yönüne, onun iletişim bilimi açısından ders olarak üniversitelerde okutulması gereken parlak iletişim başarılarına vurgu yapıyor. Said Nursi’nin cidden hem hakikati hem muhatabı incitmeyen büyük bir iletişim üstadı olduğu bu kısa çalışmada dahi açıkça belli oluyor.
Bunların yanı sıra, dosya yazıları içinde Bediüzzaman’ın günümüz ilahiyatçıları için ifade ettiği anlam ve önemi nazara veren Veli Karataş’ın; Üstad’ın Kur’an’ın manası kadar mushafındaki icaza da hizmet ettiğini izah eden Hasan Selman’ın, bir gencin gençlik yıllarındaki arayışını kaleme alan Selim Gündüzalp’in, Mehmet Kırkıncı’nın, Alaaddin Başar’ın ve Veli Sırım’ın yazılarını da ilgiyle ve zevkle okuyacağınızı umuyoruz.
Bu sayımızda Şubat ayında çokça gündemi işgal eden diğer konuları da ihmal etmedik. Kainatın bir yaratıcısı olduğu hakikatini destekleyen Big Bang teorisinin Nobel Fizik Ödülleri’ne vurduğu damgayı Aylin Atmaca sizler için kaleme aldı.
“Dünyamıza Neler Oluyor?” başlığıyla Elif Kıral da, küresel ısınmayla dünyamızın başına gelenler ve gelecek olan olayları ele aldığı yazısında, bu gelişmelerin kıyametle olan ilişkini irdeliyor. Merakla okuyacağınızı düşünüyoruz.
Her zamanki gibi derginiz Zafer, bu incelikli yazılarının yanı sıra, titizlikle hazırlanmış sabit sayfalarıyla yine capcanlı yine dopdolu; gözlerinizden kalbinize doğru “hakikat damlaları” olup akmak için sabırsızlanıyor.
Bir sonraki ay aynı heyecanla buluşmak duasıyla...
Kilimanjaro’nun karları neden eriyor? Kenya’nın başkenti Nairobi, Kilimanjaro’ya 240 km. mesafede. Nairobi’de…
Her gün gazetelerde okuyoruz; buzullar eriyor, kar yağışları azalıyor, okyanuslar ısınıyor, atmosferde…
KÖTÜ SÖZ SAHİBİNE AİTTİR Birisi, Hz. Ebubekir’e, “Sana öyle bir küfrederim ki,…
“Başkasının kaşığıyla düğün yemeğine gitmek” diye bir tabir var Anadolu’da. Bu tabir…
Pek çoğumuzun yanında veya yakınında radyo bulunur. Devamlı veya belli aralıklarla dinleyenlerimiz…
İmam Şiblî’ye soruldu: “Bu yolda size kim kılavuzluk etti?” “Bir köpek!” dedi.…
Müspet hareket, Risale-i Nur’un ilim ve irfana, tebliğ ve iknaya, muhabbet ve…
Çok konuşuyoruz. Ama bu, çok iletişim kurduğumuz anlamına gelmiyor. Dinlemesini bilmiyoruz çünkü.…
Sene bin dokuz yüz seksen idi. Memleketimin eşrafından bir zatla birlikte Jandarma…
Bir güneş doğdu... Asrımızı ve gelecek asırları nuruyla ziyalandıracak bir güneş... Bütün…
Yaşadığı dönemlerin ilmî, siyasî, içtimaî hadiseleri, İslâm dünyasının yüz yüze geldiği sorunlar,…
Eserleri ve düşünceleriyle, milyonlarca insanın hayatına anlam katan aziz Üstad’a... Ziyaretine beklediğiniz…
Bediüzzaman Said Nursi’nin Kur’an hizmeti, Kur’an’ın anlamının anlaşılmasına yönelik bir faaliyettir. Ancak…
BİTKİLER KONUŞUYOR Ağaçların böcek tehlikesine karşı birbirlerini uyardığını biliyor muydunuz? Böceklere karşı…
“Gökleri ve yeri hak ile yaratan O’dur. O ‘Ol’ dediği gün her…
Delikanlı, kan davası yüzünden, yıllar boyu yaşadığı bölgeyi terk ederek doğudaki küçük…
Göklerde ve yerde nice âyetler vardır ki, insanlar dönüp bakmaksızın onların yanından…
Üstad Bediüzzaman’ın talebelerinden Muhsin Alev de, onun tefekkür boyutu ve yüksek derecesiyle…
“Annesinin, babasının kalbini kazanmışlara müjdeler olsun ki, Allah onların ömürlerini bereketlendirecektir.” —…
Sekiz yaşındaydım. Bir ilkbahar gecesi, ansızın uyanıverdim. Gözlerimi açar açmaz, sihirli bir…
Adım Hürmet. Adım gibi inanın çok hürmet görüyorum çocuklarımdan, etrafımdan. Hiçbir şeyim…
Anlatılır ya, bir alkolik ile bir dindar İstanbul’a bir gezi yapmışlar. Döndüklerinde…
Bir gün bir adam, Hz. Ömer’e şöyle dedi: “Şu satranca hayret ederim.…
KİLİT Bir makine mühendisi olan İngiliz Joseph Bramah, 1874’te bir kilit yaptı.…
“Bir gün otomobille büyük bir buğday tarlasından geçiyorduk. Biz bunların ekmek olup…
Ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam. *** İslâmiyet güneş gibidir; üflemekle sönmez. Gündüz gibidir;…