TR EN

Dil Seçin

Ara

Yeryüzünde Bahar

Göklerde ve yerde nice âyetler vardır ki, insanlar dönüp bakmaksızın onların yanından geçer giderler. 

— Yusuf Sûresi, 105

 

Kozanın kapısını çaldı melekler.

“Dışarıda bir âlem var” dediler.

Kelebek kapıyı açtı, dünyaya çıktı.

Çiçekten kanatlarını kuruttu. 

Sonra çiçeklere doğru uçtu. 

Kelebek kanadının desenleri, o gün akşama kadar binlerce çiçeğin nakışlarıyla öpüştü. İlk defa kullanılan kanatlar ve ilk defa görülen çiçekler, ezelden gelen bir beraberliği kutladı.

Aynı sanatkârın boyasıyla süslenmiş yüzler, aynı rahmetin neş’esiyle çırpan kanatları ağırladı, misafirlerine aynı kerem çeşmesinden şerbetler sundu.

Yapraklar ve kanatlar semâya açıldı. Melekler, kelebeklerden ve çiçeklerden Arşa dualar taşıdı.

“Bu tohumları da birer çiçek yap, ey Halikımız!”

“Bu güzel yüzlerle yeryüzünün yüzünü güldür, ey Rabbimiz!”

Semâdan Cennete bakan gözler yeryüzüne çevrildi.

“Orada bir âlem var” dediler.

Tek bir dünya bahçesinin dirilişini, bir Cennetin yaratılışı gibi seyrettiler. Toprağın gülüşünü, iskeletlerin giyinişini, tırtılların kanatlarla süslenişini gördüler. Hava zerrelerinde tesbihatların canlanışını dinlediler. Rahmetin ışık partikülleri, yağmur zerreleri şeklinde cisme bürünüp binlerce bahçeye seller gibi yağışına, hayat kılığında görünüp yapraklar ve kanatlarla binlerce yerden ordular gibi fışkırışına şahit oldular. Dualarla yükselen ve cevaplarla inen melek ordularının uğultularını kehkeşanlardan işittiler.

O sırada çiçeklerin, kelebeklerin ve meleklerin arasında dolaşan bir kısım insancıklar yıllık enflasyon tahminleriyle uğraşıyor, gazeteler ve televizyonlar “dünyanın en önemli haberlerini” yetiştirmek için birbirleriyle yarışıyorlardı.

Görünen ve görünmeyen âlemlerin derinliklerinde ise, kâinatın en önemli gelişmeleri ânı ânına izleniyordu:

Yeryüzüne bahar gelmişti.

Toprak haşir müjdesiyle kabarmış, çekirdekler rahmetin şevkiyle çatlamış, kozalar hayat neş’esiyle delinmiş, Yer ve Gökler Rabbinin mühürleri yeryüzü semâsına kanatlarla nakşedilmeye başlamıştı.

Çiçekten kanatlar, o gün binlerce çiçeğin nakışlarıyla buluştu. Resimler çekildi, dualar dinlendi, zikirler kayda geçti.

Günün ışıklarıyla beraber, kayıtlar da başka bir âlemin meclislerine kaldırıldı.

Çiçekler kapandı, kanatlar uykuya daldı.

Ama yarın—

Yarın yine güneş doğacak.

Kelebekler ve çiçekler yine uyanacak.

Melekler yine kozaların kapısını çalacak.

Her gün ve her bahar, bunlar tekrar tekrar yaşanacak.

Sonra, günün birinde, ansızın başka bir güneş doğacak.

İnsanlar bir haşir sabahında uyanacaklar.

Ve dünyanın onca “önemli gelişmeleri” arasında hangi haberleri kaçırmış olduklarını anlayacaklar!