Selim Gündüzalp'in Ardından
“Bir şehir, bir vilâyet, bir memleket, belki küre-i arz, belki dünya, belki…
Ara
Merhaba sevgili, vefakâr okuyucularımız,
Yine güzelliklerle doldurup sunmaya gayret ettiğimiz bir Eylül sayımızla merhaba,
Çok şükür ki Rabbimiz, böyle güzel ve hayırlı işlerle meşgul olmayı nasip ediyor. Ya tersi olsaydı; şu geçici ömür dakikalarımızı heba etseydik, daha da beteri aleyhimizde şahit olacak işlerde harcasaydık…
Bizler, iyilik üzere bulunmanın bizzat kendisinin bir mükâfat; kötülük üzere bulunmanın da bizzat kendisinin bir ceza olduğunu öğrendik.
Bu sebeple, Zafer Dergisi gibi bir dergide çalışmayı da hep bir mükâfat olarak gördük… Göğsümüzdeki şeref madalyası gibi hissettik. Hamdolsun Rabbimize ki, binlerce kişiyi hissedar edip çalıştırdığı Zafer kervanında şimdi de bizlere yer verdi, veriyor.
Evet bir şiir için herkesin pek çok yorumu olur ama “asıl mana şairin içindedir” derler. Zafer Dergisi de 43 yıllık o güzel yolunda yürürken, herkes bir şeyler söyledi, kimi hakkını verdi, kimi ürüdü, kimi taşladı… Ne yapalım “herkes başkasını kendisi gibi görür,” “herkes kendinde olanı dışa vurur; bal taşıyan bal, zehir taşıyan zehir sızdırır…” dedik geçtik… Önemli olan rıza-yı ilahi için yola devam etmekti ve edildi. Asıl olan rahmetli Selim abimizin ifadesiyle “bir kişiye de olsa ulaşmak”tı, ulaşıldı. Hem de ne gönüllere ulaşıldı. Zafer Dergisi’nden sayısız insan istifade etti; kalplere nur, hayatlara istikamet ve huzur taşındı… yani maksat hasıl oldu ve oluyor…
Zafer Dergisi deyince bunları kastediyoruz…
…
Peygamber Efendimizden (asm) “iyiliğin sadaka olduğunu,” “rahatsız edici bir şeyi gidermenin sadaka olduğunu” ders aldık.
Üstadımızdan da bu zamanda en büyük iyiliğin, imanı kurtaracak işler yapmak olduğunu ders aldık.
İşte 43 yıl önce bu niyet ve gayretle yola çıkan Zafer Dergisi, bugün de aynı şevk ve düşüncelerle yürüyor. Bilimi, sanatı, varlıkları, kısacası kâinatı basamak yaparak Allah’ı tanıtmak ve sevdirmek; maneviyat yolundan şüphe ve vesveseleri gidermek niyetiyle yayımlanan tek dergi olma vasfını da koruyor…
Küçük bir mutluluğa değil, insanların ebedi hayatlarının kurtulmasına, ebedi mutluluğa sebep olabilecek şeyler yapmanın ne büyük bir sadaka olduğu aşikârdır elbette…
İşte Zafer Dergisi tek başına sadakadır. Türkiye’ye bakan hizmetiyle Sakarya için; dünyanın pek çok ülkesine ulaşmasıyla da Türkiye için bir sadakadır…
‘Zafer Dergisi’ni böyle dinledik Selim abimizden, böyle gördük ve bunun için üzerine titriyoruz…
Selim abimizin vefatının ardından yaşadıklarımıza bakıp da “bitti artık…” düşüncesine kapılanların gözardı ettiği bir şey vardı: Biz “Zafer”in sahibi değil, hizmetkârıyız, hamalıyız. Bunu da mükâfat olarak görüyoruz… Bizim görevimiz bu emaneti düşürmemek, bu yolda yürümektir. Bitirmek ya da başarılı kılmak Allah’ın bileceği iştir. Biz başarıdan değil, üzerimize düşeni yapmaktan sorumluyuz.
Böyle dedik. Sıfırdan başladık. Hak bildiğimiz yolda da şevkle yürüyoruz elhamdülillah.
…
Selim Gündüzalp abimizin vefat yıldönümü geldi bile. Bizler unutmadan her sohbetimizde dualarla yâd ediyoruz, sizler de dualar yolluyorsunuz ama bu vesileyle yine gönül dolusu rahmet dualarımızı, Rabbimizin rahmetine emanet edelim…
Eylül ayı içinde Hicrî yılbaşımızı da idrak edeceğiz. Hayırlara ulaşmaya ve şerlerden kurtuluşa vesile olmasına duacıyız…
…
Gayret, çalışmak, sefer bizim; zafer Allah’ın…
Sizin de zaferiniz ‘Zafer’ olsun; bir kişiyi de olsa abone yaparak destek olmanızı bekliyoruz.
Selam ve dua ile…
“Bir şehir, bir vilâyet, bir memleket, belki küre-i arz, belki dünya, belki…
İman bir intisaptır. (Bediüzzaman, Sözler) İntisap, insanın Allah’a inanması, kendisini Onun…
Renkler hayatımızın her anında yer alıyor. Rengarenk yaratılmış bir dünyada yaşıyoruz, renkli…
Herkes için yöneleceği bir kıble vardır. Siz hayırda yarışmaya bakın. Nerede olursanız…
Yukarıda üstte bulunan uluslararası bir yarışmada mansiyon almış Gürbüz Doğan Ekşioğlu’na ait…
Yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki, düşünecek kalpleri, işitecek kulakları olsun? (Dolaştılar, ama…
Okullarımızda yeni bir ders yılı başladı. Bu vesile ile, ilköğretim yıllarından itibaren okullarımızda ilgili…
Hepimiz dişlerimizin sağlıklı olmasını isteriz fakat diş macunlarının kimyasal içerikleri ve zararları…
Ülkemizin her köşesinde nice güzellikler var. Ancak gezilecek yer dediğimizde ne hikmetse…
Mevsim sonbahar... Aylardan Eylül... Gönül, ey gönül... Yine dertli bu gönül... ...…
Elimiz sıcak ütüye dokunduğu anda geri çekeriz. Vücut sıcaklığımız biraz yükselince terlemeye…
Önceki sayıda ele aldığımız üzere Osmanlı’da hayvan sevgisi ve hakları her daim…
Bir zamanlar bir köyde, uzun zamandır araları serin olan Mehmet Ağa ve…
Sağlık ocağına gitmiştim. Orada sıra beklemekte olan epeyce yaşlı bir amca da…
Kâinatta her olay; güneşteki patlamalardan, yeryüzünde bir yaprağın ağaçtan düşmesine kadar her…
Fizikî ortam çalışmayı ve dikkati son derece etkilemektedir. Evin ve özellikle çalışılan…
İNSAN GERÇEĞİ NASIL FARK EDER? Selim Gündüzalp’e sordular: “Gerçeği nasıl fark eder…
Deneme sınavlarından birinden beklediğim puanı alamayınca hırsımdan ağladım. “Bu kadar hırslı olmak…
Yıllar… buruşuk sapsarı güz yaprağı yıllar… Artık şu “ömür bohçamı” toptan dürüversem!..…
“Tabiatları lâtif, ince ve lâtif sanatlara meftun bazı insanlar, bilhassa has bahçelerinde…
İslâm’da kusur arayanların sık sık dile getirdiği bir soru vardır: “Şimdi siz…
Küçük bir kuş, akan bir çeşme yalağından su içiyordu. Ayak sesi duydu. Temiz…
Bir bilim adamı, büyük bir özen ve çalışma sonucu her yaprağı binlerce…
Müşrikler, Allah Resûlü’nü ellerinden kaçırmanın gerginliğini yaşıyorlardı. “Bu nasıl olabilir?” diye düşünüyorlardı.…
Biz bu dünyaya yemeye içmeye mi geldik, yoksa bizi yedireni içireni tanımaya…