TR EN

Dil Seçin

Ara

Eylül 2018

post-title

Eylül 2018, 501

Merhaba sevgili, vefakâr okuyucularımız,

Yine güzelliklerle doldurup sunmaya gayret ettiğimiz bir Eylül sayımızla merhaba,

Çok şükür ki Rabbimiz, böyle güzel ve hayırlı işlerle meşgul olmayı nasip ediyor. Ya tersi olsaydı; şu geçici ömür dakikalarımızı heba etseydik, daha da beteri aleyhimizde şahit olacak işlerde harcasaydık…

Bizler, iyilik üzere bulunmanın bizzat kendisinin bir mükâfat; kötülük üzere bulunmanın da bizzat kendisinin bir ceza olduğunu öğrendik.

Bu sebeple, Zafer Dergisi gibi bir dergide çalışmayı da hep bir mükâfat olarak gördük… Göğsümüzdeki şeref madalyası gibi hissettik. Hamdolsun Rabbimize ki, binlerce kişiyi hissedar edip çalıştırdığı Zafer kervanında şimdi de bizlere yer verdi, veriyor.

Evet bir şiir için herkesin pek çok yorumu olur ama “asıl mana şairin içindedir” derler. Zafer Dergisi de 43 yıllık o güzel yolunda yürürken, herkes bir şeyler söyledi, kimi hakkını verdi, kimi ürüdü, kimi taşladı… Ne yapalım “herkes başkasını kendisi gibi görür,” “herkes kendinde olanı dışa vurur; bal taşıyan bal, zehir taşıyan zehir sızdırır…” dedik geçtik… Önemli olan rıza-yı ilahi için yola devam etmekti ve edildi. Asıl olan rahmetli Selim abimizin ifadesiyle “bir kişiye de olsa ulaşmak”tı, ulaşıldı. Hem de ne gönüllere ulaşıldı. Zafer Dergisi’nden sayısız insan istifade etti; kalplere nur, hayatlara istikamet ve huzur taşındı… yani maksat hasıl oldu ve oluyor…

Zafer Dergisi deyince bunları kastediyoruz…

Peygamber Efendimizden (asm) “iyiliğin sadaka olduğunu,” “rahatsız edici bir şeyi gidermenin sadaka olduğunu” ders aldık.

Üstadımızdan da bu zamanda en büyük iyiliğin, imanı kurtaracak işler yapmak olduğunu ders aldık.

İşte 43 yıl önce bu niyet ve gayretle yola çıkan Zafer Dergisi, bugün de aynı şevk ve düşüncelerle yürüyor. Bilimi, sanatı, varlıkları, kısacası kâinatı basamak yaparak Allah’ı tanıtmak ve sevdirmek; maneviyat yolundan şüphe ve vesveseleri gidermek niyetiyle yayımlanan tek dergi olma vasfını da koruyor…

Küçük bir mutluluğa değil, insanların ebedi hayatlarının kurtulmasına, ebedi mutluluğa sebep olabilecek şeyler yapmanın ne büyük bir sadaka olduğu aşikârdır elbette…

İşte Zafer Dergisi tek başına sadakadır. Türkiye’ye bakan hizmetiyle Sakarya için; dünyanın pek çok ülkesine ulaşmasıyla da Türkiye için bir sadakadır…

‘Zafer Dergisi’ni böyle dinledik Selim abimizden, böyle gördük ve bunun için üzerine titriyoruz…

Selim abimizin vefatının ardından yaşadıklarımıza bakıp da “bitti artık…” düşüncesine kapılanların gözardı ettiği bir şey vardı: Biz “Zafer”in sahibi değil, hizmetkârıyız, hamalıyız. Bunu da mükâfat olarak görüyoruz… Bizim görevimiz bu emaneti düşürmemek, bu yolda yürümektir. Bitirmek ya da başarılı kılmak Allah’ın bileceği iştir. Biz başarıdan değil, üzerimize düşeni yapmaktan sorumluyuz.

Böyle dedik. Sıfırdan başladık. Hak bildiğimiz yolda da şevkle yürüyoruz elhamdülillah.

Selim Gündüzalp abimizin vefat yıldönümü geldi bile. Bizler unutmadan her sohbetimizde dualarla yâd ediyoruz, sizler de dualar yolluyorsunuz ama bu vesileyle yine gönül dolusu rahmet dualarımızı, Rabbimizin rahmetine emanet edelim…

Eylül ayı içinde Hicrî yılbaşımızı da idrak edeceğiz. Hayırlara ulaşmaya ve şerlerden kurtuluşa vesile olmasına duacıyız…

Gayret, çalışmak, sefer bizim; zafer Allah’ın…

Sizin de zaferiniz ‘Zafer’ olsun; bir kişiyi de olsa abone yaparak destek olmanızı bekliyoruz.

Selam ve dua ile…

Dergideki Yazılar