TR EN

Dil Seçin

Ara

Selim Gündüzalp'in Ardından

Selim Gündüzalp abimiz için rahmete ve duaya vesile olması niyetiyle, onun hakkında yazılanlardan bir buket derledik. Ümit ediyoruz ki, bu yazılanlar gibi güzel şahitlikler, Selim abimize ebedi ve solmaz bir buket çiçek olarak takdim edilir.

“Bir şehir, bir vilâyet, bir memleket, belki küre-i arz, belki dünya, belki âlem-i vücut, iki hakikî dost için bir meclis hükmündedir.

Böyle dostluk ve kardeşliğin firakı yok, hep visaldir.

Fâni, mecazî, dünyevî dostluklar sahipleri, firakı düşünsün, bize ne?”

             — Bediüzzaman Said Nursî, Barla Lahikası

 

Selim Gündüzalp abimizin aramızdan ayrılalı bir yıl oldu. Bu süre bizler için hep buruk ve özlem ile geçti. Bir sohbetinde şöyle demişti, “Biz dünyalı değiliz, biz ebediyete bakıyoruz. Ahiretliyiz biz, bu dünya bizi kesmez, tatmin etmez…”

Ömrünü insanlığa katkı sağlamak için adadı ve çatı katındaki odasından tüm dünyaya ulaştı. İnsanların yaşamlarına yön verdi, hayatlarına maneviyat kattı, dini yaşamayı, peygamberi, hatta ve hatta ölümü sevdirdi. Ölümü duyunca donan yüzler, onun anlattıkları sayesinde rahatlıyor ve gülümsüyordu…

Vefatının ardından kendisine özel bir sayı hazırlamış ve onun hatıralarını dergimizin satırlarına not düşmüştük. Aradan geçen bir yılın ardından, Selim Gündüzalp abimiz için rahmete ve duaya vesile olması niyetiyle, onun hakkında yazılanlardan bir buket derledik. Ümit ediyoruz ki, bu yazılanlar gibi güzel şahitlikler, Selim abimize ebedi ve solmaz bir buket çiçek olarak takdim edilir.

...

Allah gani gani rahmet eylesin. Mekanı Cennet olsun. Tanışmak nasip olmadı ama selamını, takdir ve duasını almak nasip oldu. Allah (cc), Cennette buluşmayı ve hasbihal etmeyi nasip etsin. Mütebessim çehresi, eserleri, yazıları ve hoş sohbetiyle gönüllerde hep yaşayacaktır Allah’ın izniyle. Allah sayini meşkur etsin. İnşaallah yaptığı hizmetler daim olur, yeri doldurulur.

— İsmail Çolak

***

Bir gönül insanı…

Bir dava adamı…

Bir dert insanı…

Kitaplarından birinin adı “Ölüm Son Değildir” olan bir insan…

Mekanın cennet olsun güzel insan…

Zafer’ler yarım kalmaz…

— Eser Ölçer

***

Tek bildiğim, hep imanı anlatırdı. Hayatı Rabbini anlatmakla geçti. Güler yüzlü, temiz kalpli insan Selim Gündüzalp. Yazılarını çok okudum ve çok istifade ettim. Allah rahmet eylesin. Rabbim onu Cennet saraylarında Peygambere komşu eylesin…

Artık Rabbine kavuştun. Rabbimiz seni güzel ağırlasın, ey hayattayken Rabbini anlatan güzel insan.

— Muhammed Kazar

***

İnsanlar ölmezler, olurlar...

“Âşıkın yeri var kimseler bilmez.

Yunus öldü diye sela verirler.

Ölen hayvan imiş, âşıklar ölmez.”

Hüseyin abi oldu...

— Nusret Sarı

***

Tam oturmuş sohbet ediyorduk, Selim Gündüzalp ağabeye de Rabbim rahmet eylesin diyorduk; kargocu çıktı geldi, ürperdim…

Ve şimdi anlıyorum ki; fikirler, davalar ölmez…

Hele ki Allah namına gidilen yolun fikirleri asla ölmez… Vazifedarlar değişse de bu nur devam eder…

Rabbim rahmetiyle muamele eylesin.

— Ömer Faruk Alsan

***

Lise dönemi yaz aylarında çalıştığım kitapçıya gelmişti Selim Gündüzalp. Hal hatır sorup, “Genç neler yapıyorsun?” demişti. Ben de her zamanki muzipliğimle “Kitapsızlara kitap satıyorum abi” demiştim.

Sonra yüzünde beliren acı bir tebessüm ile dedi ki: “Gençliğimde yaptığım bazı şakalara bile şu an tövbe ediyorum!..”

Sakarya’mızın incelik sahibi büyüklerindendi Selim Gündüzalp.

— Eymen Gümüşoğlu

***

O, bu devrin Mevlana’sı, Yunus’u idi...

Bizim kuşak ve sonrası üzerinde çok büyük bir etkisi var. Çocuk yaşta tanıdım onu... Sevgi ve şefkat adamı idi.

Bazı insanlar vardır, orada bir yerlerde olmaları bile yeterlidir. O öyleydi…

Cenaze merasiminde onun sahip çıktığı pırıl pırıl gençleri gördüm, hukukçu, doktor vs. olmuşlar... Gençlere hizmet ile geçmiş, ne güzel bir hayat...

— Burhan Karaca

***

Kalpten kalbe bir köprü kurmuş. Öyle ki vefatı ta içerlerde hissedildi.
İmrenmemek elde değil böyle güzel insanlara. İmrenip örnek almak gerek böyle ahlâk abidelerini…

— Halil Ersöz

***

Selim Gündüzalp, hakiki bir dava adamı ve tam bir muhabbet fedaisi idi. Sohbetlerden inanılmaz feyz alıyorduk. Kitabında dediği gibi “Ölüm son degildir.” Rabbimiz mekânını cennet etsin. Öksüz kaldık bizler, fakat bu dava öksüz kalmadı… Hiçbir zaman unutmayacağız ve alıştırdığı salâvatlara devam edeceğiz inşaallah…

“Essalâtu vesselâmu aleyke yâ Rasulallah…”

— Cengiz Okumuş

***

Selim abimizi Rabbim cennetiyle ve cemaliyle müşerref eylesin. Tam bir Kur’an ve iman hizmeti insanıydı. Rabbimiz, Zafer Dergimizi de kıyamete kadar daim eylesin.

— Cemil Nalbant

***

Bir bedensel engelli olarak, yazılarıyla söyleşileriyle Selim Gündüzalp’in, Allah’a ve insana olan bakışıyla karşılaşmadan önce yüreğimde yaşama dair az bir umut kırıntısı vardı. Onu da kaybedecekken onun sayesinde hayata bakış açım değişti ve yazılarıyla, videolarıyla bu umut her geçen gün arttı. Allah rahmet eylesin...

— Fuat Sarıçal

***

Mekânı cennet olsun inşaallah. Sakin anlatımıyla tefekkür ufkumuzu açıyordu, şahidiz ki, iyiliği emredip kötülükten nehyetti.

— Mustafa Hüseyin Erçin

***

İlahi hakikatlere vesile olan kişiler, ilahi sıfatların ebediliğinden de nasiplenir ve unutulmazlar arasına girerler.

Müstear adıyla Selim Gündüzalp de ilahi hakikatleri terennüm eden bir kutlu kervanın günümüzdeki bir üyesiydi. Teslimiyetin, sadakatin bozulduğu ve insanlardaki imanı şüphelerle kemiren dinsizlik kurdunun ruhları kavurduğu bu zorlu asırda, Risale-i Nurlar başta olmak üzere faydalandığı eserleri bir süt kıvamında her yaştaki okuyucusuna ulaştırarak imani konularda sadra şifa tespitlerde bulundu. Yazılarıyla unutulmazlar arasına ismini yazdırdı.

Adeta bir ehl-i keşf ve tahkikin, bir yerde kırk vefattan yalnız birkaç tanesi kazandığını müşahede etmesi haberini duyunca, insanların ölüm karşısında kaybetmemesi için elinden geleni, gönlünden süzüleni, dilinden nebean eden fikirlerini, tespitlerini Zafer dergisinin sayfalarında estetik ve dengeli bir şekilde vermeyi bildi, izn-i ilahi ile başardı.

Nurlarla hemhal oldu, insanların kabirlerinin nurlanması için uğraştı, nur içinde yatsın.

— İbrahim Demirkan

***

Bir gün telefonum çaldı, açtım gayet kibar bir ses, kendini takdim etti: “Ben Selim Gündüzalp, Zafer Dergisi’nden…” diyen sesle başlayan sohbet devam etti gitti. Beni yayınlanan bazı yazılarımdan takip edip Zafer için yazı gönderip gönderemeyeceğimi sordu. Ben de zaten yıllar öncesinden Zafer’i tanıdığımı söyleyip kabul ettim. Ve böylece yeniden Zafer ile tanıştım, hem okuyucu hem de yazarlarından biri oldum.

Hiç yüz yüze gelmek nasip olmadı ama bu arada büyük bir manevi bağ oluştu aramızda.

İşte iman kardeşliği bu, birbirini hiç görmeseler de samimiyetle konuşurlar, anlaşırlar, yardımlaşırlar, birbirlerinden istifade ederler. Sen rahat uyu Selim Bey; yıllarca emek verdiğin Zafer Dergisi, yayınını senden devraldığı yerden, senin deneyimlerinin rehberliğinde devam edecektir. Bizler de sana söz veriyoruz; hem okuyucu hem yazar olarak bu hizmete katkı vermeye devam edeceğiz inşallah…

— Dr. Selçuk Eskiçubuk

***

Çok kıymetli Selim abimiz “Taş bağırda, sular dizde, gideriz” dedi ve gitti. Dudaklarımızda şarkısı kaldı. O büyük küçük hepimizin abisiydi. Onun yüzündeki tebessüm kem söze izin vermezdi. O dava adamıydı. Bir davası vardı, onun uğrunda yaşadı, o yolda hakka yürüdü. Onu tanımak nasip oldu, anlamak da nasip olur inşaallah.

Üzülmüyoruz ama hüzünlüyüz, “Denizin üstünden uçup giden kuşlar gibi emniyet içinde dünyadan göçüp gitmeyi nasip eyle” diye dua etti Yüce Mevla duasını kabul etti. O zafere ulaştı. Mübarek olsun...

— Yaşar Esen