TR EN

Dil Seçin

Ara

Selim Ağabeyin Ardından…

Selim Ağabeyin Ardından…

Birçok insan gibi zaman zaman okuduğum kitapları ve hikâyeleri ile tanımıştım Selim ağabeyi. Onunla yüz yüze bizzat tanışmamız ise enteresandır.

2000 yılında evlenip Adapazarı’na yerleşmiştim. Yıl 2001 veya 2002 olması lâzım tam hatırlayamıyorum. Kayınbiraderim ile beraber şehir dışındaki bir konser dönüşünde, gecenin geç bir vaktinde Adapazarı gişelerinde otobüsten indik. Gişeler şehir merkezine biraz uzak olduğundan araç bulmamız gerekiyordu. Fakat saat bir hayli ilerlediğinden bu ihtimal oldukça düşüktü. Şehre doğru bir yandan yürüyor bir yandan da sohbet ediyorduk. Otostop yapmaya karar verdik ve gelen ilk araca el kaldırdık. Bir minibüstü bize yaklaşan ve yavaşlayarak durdu. İçeriden sordular “Nereye gidiyorsunuz?” diye. Durumu anlattık ve bizi bırakabileceklerini söylediler.  

Kimler mi söyledi? Selim Gündüzalp ağabey ve Suat Ünsal. 

Bir dostluğun başlangıcı böyleydi işte. 

O geceden sonra Selim ağabeyle kimi zaman bir sohbet meclisinde, kimi zaman bir namaz çıkışı cami avlusunda, kimi zaman da simit çay eşliğinde onun sıcacık, samimi ve hep Allah’ı hatırlatan muhabbetinde buluştuk.

Ve şimdi Allah’a hamd ediyorum, beni böyle güzel bir insanla tanıştırıp dost eylediği için. Şu kısa satırlara sığdırılamayacak kadar çok cümlem var Selim ağabeyin ardından. Fakat sözün özü hani gördüğünüzde Allah’ı hatırlatan nadir insanlar vardır ya; Selim ağabey de işte böyle biriydi. Yeri doldurulamayacak, yokluğu her daim hissedilecek bir güzel adamın ardından duam; Cennetinde buluştur bizi yâ Rab!..