Kasım 2013
Merhaba sevgili okuyucularımız.
Mevsimler geçiyor ama Zafer olarak size hiçbir zaman mevsimi geçmeyen yazılar sunuyoruz.
•••
Hani meşhur bir söz vardır ya, “Bir kitap okudum, hayatım değişti” diye. Kur’an’dan bir âyet okunur da, nasıl hayatımız değişmez? Hayatın sahibi olan Allah, hayatımızı değiştirecek kitabı da göndermiş. Hangi sayfasını açarsak açalım, her y.nü ile, her yanı ile hikmet dolu bir sözle karşılaşırız. İşte o ibret ve hikmet dolu âyetlerden biri:
“Affet, iyiliği emret ve cahillerden yüz çevir.” (Araf, 199)
Bir âyet bile dünya hayatımızın rotasını, davranışlarımızın yönünü belirliyorsa, bu ancak Allah’ın kitabı ile olur, Onun gönderdiği vahiy ile olur.
Goethe de sanki buna işaret ediyor:
“Gece karanlıktır. Nur ise Allah’tandır. O halde niçin Rabbim bize yetmesin?”
Evet, yeter ki o duyguyu kaybetmeyelim, yeter ki Yaratanımızdan ayrı kalmayalım. Çünkü fikrimizi ve zihnimizi yönünden kaydıran ve çevirten çok aldatıcı sahte levhalar var.
Karınca kararınca yıllar yılı Zafer olarak size bu berrak kaynaktan istifade ettiğimiz ışıkları saf aynalar gibi yansıtmaya çalıştık. Önce biz okuduk. Bizim hayatımıza yepyeni pencereler açıldı, güzelliklere komşu olduk.
Boş duramazdık elbette. Paylaşacak dostlar aradık. Sizlerle buluştuk, sizlerle paylaştık. Dünyaya geliş ve gönderiliş gayemizi öğrenmek, en zevkli bir uğraş oldu bizim için. Hayatımızın gayesi oldu. Çünkü bunda huzur vardı. Vicdanımız parazit yapmıyordu. Aklımız ve kalbimiz zorlanmıyordu. Anlıyorduk ki, tuttuğumuz yol doğru yoldu.
Sonra dikenleri unuttuk, güller yetiştirmeye başladık hep beraber ve sonra davet ettik sizleri bahçemizin güllerini görmeye.
Yaratan bizi güzel bir kaderde buluşturdu. Ama çözemediğimiz bir sır var hâlâ. Hoş insanlar mı gül yetiştirirler, gül yetiştirenler mi hoş olurlar, bilemiyoruz. Ne kadar yol alırsak alalım, daha yolculuğumuzun başında olduğumuzu biliyoruz ve bu yolculuk dünya hayatıyla da sınırlı kalmayacak, onu da çok iyi biliyoruz.
Yeter ki şu dünyadaki güzelliklere Allah için bakabilelim. Göreceğimiz daha çok güzellikler var. Rabbimizin vaadi bu yönde. İnanıyoruz. Onun için attığımız o ilk adım, küçük bir adım değildi.
Bizi bugünlere, sizlere ve sizlerle daha nice günlere ulaştıracağına inanıyoruz Rabbimizin.
•••
Evet, bilginin tadına varan, elbette cehaletten kaçar, hakka ve hakikate kanat açar. Bir yılın daha sonuna yaklaşıyoruz.
Bir yandan ömürler bitiyor diye üzülüyoruz, bir yandan da sizlerle olan beraberliğimizin yeni dostlarla çoğalacağına inanarak çok şükür ki ümidimizi koruyoruz.
Evet, o gün gelecek. Biz o günü bugünden karşılamaya can atan dünya yolcuları, dünya misafirleriyiz. Ne mutlu ki bizi böyle güzel bir hizmetin etrafında buluşturmuş Rabbimiz. Dünyayı bir baştan bir başa dolaşamasak da, oraları dolaşacak ve oralarda yaşayan insanların kalbini fethedecek nice güzel vasıtalar var elimizde. Zaferimiz de bunlarda birinin .ncülüğünü yapıyor yıllar yılı. Hamd ediyoruz Rabbimize. İnşallah 2014 yılına da bu ümitler ve bu duygularla yeni okuyucuları da aramızda görmek arzusuyla giriyoruz.
Unutmayalım ki bu dünyada her birimizin yeri ve değeri ayrı. Allah katında hepimizin belirlenmiş, özel bir yeri ve hizmeti var.
Charles Dickens bunu dile getiriyor:
“Bu dünyada bir diğerinin yükünü hafifleten hiç kimse yararsız değildir” diyor.
Evet, güllerimizin sayısını çoğaltalım. Güller çoğalınca ne olur? Güllerin kokusu dayanılmaz olur. Bu renge, bu kokuya meftun nice âşıklar var. Arayalım, bulalım, ulaşalım. Bahçemizi anlatmak yetmez. Bir gül sunalım, bir Zafer sayısını bir gül gibi sunalım. Sonra duasını edelim, o ruhta uyanacak güzelliğin uyanışını bekleyelim. Buraya kadar vazife bizim. Bundan sonrası ise Rabbimizin. Anlatmak, söylemek, duyurmak bizden, tesiri halk etmek Rabbimizden.
Hangi tohum ekildi de çıkmadı ki? Kalplerde yeni bir Zafer neşesi uyanır inşallah. Yeter ki elimizden gelen gayreti gösterelim. Bizden hareket, Mevlâ’dan bereket…
Gelelim kısaca yazılarımıza: Yine kırka yakın yazı var sayfalarımızda. Başyazı Metin Karabaşoğlu’na ait: Ruh bakımı. Nevzat Tarhan, “Gençlik ve ebeveyn çatışması”nı işliyor. Senai Demirci, “Usta’ya selam” diyor. Selim Gündüzalp, “Bir yaprak seni Allah’a götürür” yazısıyla her mevsimin içinden .lüm ve ötesi bir yolculuğa çıkarıyor bizi. Zafer Örsdemir, “Böceklerdeki harika mekanizma” ile hayret ve dikkatimizi çekiyor. İbretle okunacak bir yazı. İbrahim Erdinç Şumnu “Gel artık” diyor. Mehmet Tüzün “Bana babanı anlat” diyor. Mehmed Kırkıncı, Alaaddin Başar, Sefa Saygılı ve Volkan Tuzcu bu ay da yazılarıyla bizimle.
Yeni yazarlar ve yeni yazılar birbirinden ilginç konularla sizi bekliyor. İyisi mi baş başa bırakalım.
Buyurun efendim….
•••
Zafer’de yayınlanan yazılar hakkındaki her türlü dilek ve görüşlerinizi aşağıdaki adrese bekliyoruz:
zaferdergim@gmail.com
Ruh Bakımı
O sokaktan geçip o yokuşu adımladığım ilk günün üzerinden günler, aylar ve yıllardan öte, onyıllar geçmişti. Yirmi küsur yıl aradan sonra bir kez daha adımladığım o sokakta onca yıldır görmeye hep alışık olduğum dükkânlarda, daha önce göremediğim şeylerin öne çıktığını ilk o gün farkedecektim.
Allah'ın Yaratması Nasıldır?
Cenâb-ı Hakk’ın, yaratma, hayat verme, şekillendirme gibi İlâhî fiillerinden her birinin icraatı küllîdir; yani o fiile muhatap olan fertlerin tümünün işleri, sırayla değil, birlikte görülür...

Böceklerdeki Harika Mekanizmalar
Size üstteki resim gösterilerek ne olduğu sorulsa, büyük ihtimalle bir makine dişlisinin yakın çekim bir fotoğrafı olduğunu söylersiniz. Bu cevabınız yanlış da sayılmaz; gördüğünüz bir mekanizmada yer alan dişlerin bir kısmıdır. Ancak şaşırtıcı olan sürpriz şurada ki; bu mekanizma bir makinede değil, bir böcektedir.
Yanlış Kurgulanan Dünya
Bir alıntıyla başlayalım yazımıza: “Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Ban Ki-moon 16 Ekim Dünya Gıda Günü vesilesiyle yayımladığı mesajında: dünyada bol miktarda yiyecek olmasına rağmen, her gün 840 milyon insanın yatağa aç girdiğini, bu duruma insanların ahlaki olarak karşı çıkması ve birlikte harekete geçmesi gerektiğini söyledi...
Ruhsuz Olmaz!
“Merak ediyorum, ruhla beyin arasında nasıl bir ilişki var acaba? Her iş beynimiz tarafından programlanmıyor mu? Ruhun işlevi ne bu süreçte?”

Bak Sen Şu Uyuşturucunun Yaptığına
İsviçreli farmakolog Dr. Peter Witt uyuşturucuların etkilerini gösteren bir deney yaptı. Farklı uyuşturucuları örümceklere verdi. Yaptığı deneylerin sonucunda Witt bu etkilerin, tıpkı insanlarda olduğu gibi, tutarlı ve öngörülür olduğunu keşfetti.
Usta’ya Selam!
Bir reklam filminden açayım bahsi. Neyin reklamı olduğu bu yazının konusu değil ama “Ford Focus Orchestra” diye google’ladığınızda reklam hakkında esaslı bilgiler çıkıyor. Araç kapısının iç yüzeyi üzerine gitar telleri çekilmiş. Arka amörtisör takımına keman yayları gerilmiş...

Canlılarda Kromozom Değişimi
Soru: “Farklı kromozom sayısına sahip fareler birbirlerinden mi türemiş oluyorlar? Zamanla izole olan grupların kromozom sayılarında değişiklik olabiliyor mu? At farklı ve eşek farklı bir türse, katır gibi yeni tür sayılan melez hayvanlar türleşme adına veya ortak ata adına evrime delil gösterilebilir mi?”

Genç-Ebeveyn Çatışması
Tarih boyunca kuşak çatışması hep olagelmiştir. Mısır’da bulunan binlerce yıllık papirüslerde bile kuşak çatışmaları ile ilgili bilgiler bulunur. Bu tür çatışmalar doğaldır ve insanın ilerlemesine hizmet eder.

Bir Yaprak Seni Allah'a Götürür
Görseniz, inanın siz de şaşarsınız... Rengine, desenine vurulduğum yapraklar var... Öyleleri karşıma çıkıyor ki, beni cezbediyor; dayanamıyorum... Onların yerde kalmasına gönlüm bir türlü razı olmuyor... Hemen alıp kütüphanemdeki eski kitaplardan ve sırtı kalınca olanlardan birinin sayfalarının arasına usulca koyuyorum... Bir zaman sonra da onları tekrar elime alıp hayretle inceliyorum...

Anne-Babanın İnsan Kişiliği Üzerindeki Etkileri / Bana Babanı Anlat
Önce “Altıncı His” filminden bir sahne: Ölmüş insanların ruhlarını gören bir çocuk vardır. Onların, hayattaki yakınlarına vermek istedikleri mesajları iletmekte aracı olmaktadır. Bir gün annesiyle konuşurken, epey önce ölmüş olan büyükannesinden bahseder:

İbadetler Niçin Emredilmiş?
Ana rahminde şuurlu bir çocuğu varsayalım. O çocuk itirazcı ve inkarcı olsun… O çocuk, gözleriyle orada bir şey göremediği için, “yahu şu gözler bana niçin takılmış” diye itirazda bulunacaktır. Ona, “Bu gözler sana başka bir âlemde lâzım olacak. O âleme gittiğin zaman bu gözler sayesinde yerde ve gökte harika sanatları seyredeceksin” denildiğinde; o “ben görmediğim şeye inanmam” diye bu hakikatın karşısına çıkacaktır.

Gerçek Keramet Ayakta Durabilmek / İnsan ve Denge
Ayakta durmamızı, düşmeden yürümemizi ve koşmamızı sağlayan denge sistemimiz birçok organ ve sisteminin mükemmel bir uyumu ile çalışır. Beyin, gözler, iç kulak, deri, kaslar ve eklemlerin kontrolü ile çalışan denge sistemimize vestibüler sistem adı da verilir.

Ölüm: Yok Gibi Bir Şey, Ama...
Hayatın dümdüz akıp gittiği bir yerde, o da anlamını yitiriyor. Yok yerine konuyor. Bütün işler, ilişkiler, o yokmuşçasına düzenleniyor. Kabristanlar kentlerin dışına itiliyor. Cenaze arabaları elden geldiğince ara sokaklardan dolaştırılarak camilere ve oradan kabristana ulaştırılıyor. Cenaze töreniyle ilgili her şey, anlaşılmaz bir el çabukluğu ile olup bitiyor. Yerde, sanki, kurban sonrası arta kalmış ve toprağa bulanmış, balçıklaşmış kan görüntüleri bulunuyor ve birileri o görüntüleri bir an

İnsan Düştüğü Yerden Kalkabilir
Olumlu eylemlerde bulunmalıyız. Geçmişin hatalarına takılıp kalmayacağız. Geçmişteki iyi olayları hasır altı edip kötü olanları öne çıkarmayacağız. Travma sonrası büyüme, bugün modern psikolojide yeni yeni üzerinde durulan bir kavram. Bazen darbelerden sonra büyürüz.

Harika Özelliklerle Donatılmış Bir Canlı: Meyve Sineği
Böcekler sınıfının iki kanatlılar takımından 2-3 mm uzunlukta, sirke veya çürük meyvelerin bulunduğu yerde yaşayan meyve sineği kalıtım araştırmalarında deney hayvanı olarak sık kullanılan ve basit görülen bir yaratıktı. Ancak son çalışmalar meyve sineğinin (drosophila) olağanüstü harikalarla dolu, şaşırtıcı yönleri olduğunu gösterdi.

Taşlar Ne Anlatır?
BİR ZAMANLAR, onlar da tıpkı bizim gibi nefes alıp veriyordu yeryüzünde. Onlar da hayata ve dünyaya bağlıydı. Bir kısmı, nâmı bize ulaşacak kadar ünlüydü, zengindi, güçlüydü. O kadar ki, içlerinden ilâhlık iddia edenler bile çıktı. Dünyanın bütün nimetleri önlerine serilmişti. Gökten ve yerden sayısız nimetlerle beslendiler bir ömür boyu. Bağlar, bahçeler, muhteşem binalar kurdular. Her şey sanki hiç bitmeyecek gibiydi.

Aile Hayatında Elbiselerimiz
Aile içi iletişim konulu seminerimde söylediğim bir cümlenin farklı bir anlamı zihnimde canlandı. Bu cümle, Bakara Suresi yüzseksen yedinci ayetin mealinden bir cümle idi: “…Onlar sizin için birer elbise, siz de onlar için birer elbisesiniz…”

Kur'an'da Adı Geçen Meyve / Nar Tanesi Nur Tanesi
Bütün meyveler, bizler için gıda olmanın ötesinde, aynı zamanda birer sanat harikasıdır. Üstündeki tacıyla adeta meyvelerin kralı olan Nar, Kur’ân’da üç yerde geçer: “Gökten su indiren O’dur. Sonra Biz onunla her çeşit bitkiyi çıkarırız. O bitkiden bir filiz, ondan da büyüyüp birbirinin üstüne binmiş taneler, başaklar çıkarırız. Hurma tomurcuklarından sarkan salkımlar, üzüm, zeytin ve nar bahçeleri yetiştiririz…” (En’âm, 99) Ayrıca Kur’ân’da; En’âm (141) ve Rahmân (68) surelerinde de nar ile ilg
Kalanların Ardından
Her şey geçip gidiyor önümden, akıp gidiyor ve ben tutamıyorum. Ellerim yok sanki, uzanamıyorum. Sadece seyrediyorum işte... Tüm yorgunluklarım, tüm pişmanlıklarım zamana dair... Yürek yaralarımın izi hala duruyor ama inan bana eskisi kadar acıtmıyor. Eskisi kadar ağlamıyorum, sızlanmıyorum. Söylenmiyorum kendime ve yaşadıklarıma...

Biliyorum!..
HZ. PEYGAMBER (asm) dünyaya gelmeden az bir zaman önce Arap şairlerinden biri, şiirinde şunları dile getiriyordu: “Biliyorum Allah’ım, varsın… Gökteki yıldızlara bakıyorum, onları oraya koyan biri olmalı diyorum. Bunlar kendi başına olmaz...