TR EN

Dil Seçin

Ara

Satır Arkası

 

İSLAM'IN RAHMETİNİ ANLATMALIYIZ

TRT Türk'te Ömer Şahin’in “Görüş Farkı” programına katılan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, önemli açıklamalarda bulundu.

Diyanet İşleri Başkanı Görmez, İslam’ı “korku dini” olarak gören ve korkusunu nefrete dönüştürenlerin sayısının arttığını kaydetti.

Avrupa’da düzenli bir şekilde yaptırdıkları “İslamofobia” raporlarına bu sonucun yansıdığını belirten Görmez, “Önce korku yükseldi, sonra o korku nefrete dönüştü. Doğrusu bir Müslüman olarak, bir mü’min olarak her an yüreğinde sızısını hissettiğim önemli bir konudur bu. Müslüman da Allah'ın rahmet dininin neden bir korkuya dönüştüğünün muhasebesini yapmak zorundadır. Bunu sadece küresel siyasetin aktörlerine yıkmak sadece efendim işte falan güçler bunu böyle istedi. Böyle oluyor diyerek biz bu işin altından kalkamayız. Evet onların hepsini biliyoruz ama bizden kaynaklanan yönleri var” dedi.

Görmez, Müslümanların özeleştiri yapmasını isterken sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz kendi hayatımızda İslam'ın o rahmetini dünyaya gösterebiliyor muyuz? Gösteremiyoruz. Kendi ilişkilerimizde gösterebiliyor muyuz? Gösteremiyoruz. Peki kaç Avrupa dilinde İslam'ın rahmetini anlatan ne tür bir literatür oluşturduk bugüne kadar. Acaba Londra'da herhangi bir kitapçıya girdiğinizde İslam'ı anlatan kaç tane kitap var ve o kitaplardan kaçta kaçı İslam'ı gerçek anlamıyla anlama imkanına sahip kılıyor okurlarını. Yani bütün bunları düşündüğünüzde hem bilgi bakımından, hem medeniyet bakımından, hem düşünce bakımından, hem yaşayış bakımından Müslümanların bu konuda sorumlulukları var bu sorumluluklardan biz kaçamayız. Global ölçekte, küresel ölçekte, İslam dünyasının, biz Müslümanların itiraf edeceğimiz en büyük günahımız nedir diye bana sorarsanız. En büyük günahımız budur.””

 

***

 

Kıymetli ömrümüz,

şu düşüncelerle harcanır gider:

Yarın ne yiyeceğim?

Kışın ne giyeceğim?

— Sadi Şirazi

 

***

 

DEĞİŞMEK İÇİN

Hastalığı olanlara hava değiştirmek tavsiye edildiği gibi, 

ben de kökleşmiş alışkanlıkları olanlara 

yer değiştirmelerini tavsiye ederim.

Çünkü alışkanlıkların edinildiği çevre, 

onları güçlendirmekten başka bir şey yapmaz.

— Epiktetos

 

***

 

Geçti, geçti mevsimler...

Süpürüldü takvimler.

Gidenlerden kalan şey;

Duvarlarda resimler,

Mezarlarda isimler...

Geçti, geçti mevsimler...

—N. Fazıl Kısakürek

 

***

 

KRONENTHALER: “DÜNYANIN İSLAMİYET'E İHTİYACI VAR”

Alman Sosyolog:

“Allah’ı (cc) ve Peygamberimiz’i (asm) tanımadan göçüp gitsem ne olurdu halim diye çok düşünmüşümdür.”

 

13 YIL önce İslam dini ile ilgili araştırma yaparken Müslüman olan Alman sosyolog, bir Müslüman’ın dinini en güzel şekilde anlatması için en az bir yabancı dil bilmesinin önemli olduğunu söylüyor.

Dünyanın Peygamber Efendimiz’i (asm) tanımaya muhtaç olduğunu söyleyen sosyolog, “İman, Allah’ın (cc) bir kulunun kalbinde yaktığı ilahi aşk. Bu ilahi ateşin sönmemesi için de sürekli Kur’an-ı Kerim ve kainata rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz’in (asm) kutlu sözleri hayata tatbik edilmeli” diyor.

Almanya Karlsruhe Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi olan Sosyolog Doç. Dr. Andrea Kronenthaler (Hatice Özdemir), İslam’la şereflendikten sonra çok sevdiği Efendimiz’in (asm) eşi Hz. Hatice ismini bilerek tercih ettiğini ve her namaz sonrası Müminlerin Annesi için dua ettiğini kaydediyor.

İyi derecede İngilizce, Almanca, Arapça, Felemenkçe ve Türkçe bilen Kronenthaler, bir Müslüman’ın dinini en güzel şekilde anlatması için en az bir yabancı dil bilmesinin önemli olduğunu söylüyor.

Kronenthaler, “Allah’ın bana bu lütfu için hep dua ederim. Dünya hayatı kısa ve fani. Müslüman olduktan sonra hayatım tamamen değişti. Allah (cc) ve Onun ‘Habibim’ dediği biricik Peygamberimiz’e (asm) iman etmek çok büyük nimet olduğunu öğrendim. Şu fani dünyada Allah’ı (cc) ve Peygamberimiz’i (asm) tanımadan göçüp gitsem ne olurdu halim diye çok düşünmüşümdür. Düşündükçe de Rabbimizin bana ihsan ettiği nimet için de hep şükretmişimdir. Onun için her müminin, tattığı iman nimetini başkalarının da tatması için tanımayanlara anlatması lazım. Dünya, Allah ve Peygamberimiz’i tanımaya muhtaç. İman en büyük güç ve Müslüman’ı ayakta tutan da bu güç” dedi..

 

***

 

KALP DİKENİ

Bir adamın ayağına diken batınca, 

ayağını dizinin üstüne koyar, iğne ucuyla dikenin başını arar durur. 

Ayağa batan dikeni bulmak bu kadar güç oluyorsa, 

yüreğe batan dikeni bulmak nasıldır, nicedir,

cevabını sen ver...

— Hz. Mevlânâ, kırılan bir kalbi tamir etmenin güçlüğünü hatırlatarak, bu konuda hassas olmaya çağırıyor.

 

***

 

İNSAN DEDİĞİN AVUÇTAKİ KUM MİSALİ

Çevremizdeki insanlarla ilişkilerimiz (eş, arkadaş, anne, baba, çocuk, öğretmen, öğrenci) avuç içinde duran kum taneleri gibidir. Avucumuzu sıkmadan gevşekçe tutarsak kum taneleri kaymaz durur. Avucumuzu kapatıp sıkmaya başladığımız an kum taneleri parmaklarımızın arasından akmaya başlar.

Bir kısmını tutmayı başarsanız da çoğu akıp gider. İlişkiler de böyledir. Esneklik varsa, karşımızdaki insana saygı duyuyor ve özgürlük tanıyorsak ilişkiler bozulmaz.

Ama insanı çok bunaltırsanız ilişki de yavaş yavaş bozulur ve biter.

— Kalael Jamison, her şeyde lazım olan .l.ülü olmanın insan ilişkilerinde de geçerli olduğuna ve önemine bu örnekle vurgu yapıyor.