TR EN

Dil Seçin

Ara

Taşlar Ne Anlatır?

Taşlar Ne Anlatır?

BİR ZAMANLAR, onlar da tıpkı bizim gibi nefes alıp veriyordu yeryüzünde. Onlar da hayata ve dünyaya bağlıydı. Bir kısmı, nâmı bize ulaşacak kadar ünlüydü, zengindi, güçlüydü. O kadar ki, içlerinden ilâhlık iddia edenler bile çıktı. Dünyanın bütün nimetleri önlerine serilmişti. Gökten ve yerden sayısız nimetlerle beslendiler bir ömür boyu. Bağlar, bahçeler, muhteşem binalar kurdular. Her şey sanki hiç bitmeyecek gibiydi.

 

BİR ZAMANLAR, onlar da tıpkı bizim gibi nefes alıp veriyordu yeryüzünde. Onlar da hayata ve dünyaya bağlıydı. Bir kısmı, nâmı bize ulaşacak kadar ünlüydü, zengindi, güçlüydü.

O kadar ki, içlerinden ilâhlık iddia edenler bile çıktı.

Dünyanın bütün nimetleri önlerine serilmişti. Gökten ve yerden sayısız nimetlerle beslendiler bir ömür boyu.

Bağlar, bahçeler, muhteşem binalar kurdular.

Her şey sanki hiç bitmeyecek gibiydi.

Günlük kavgalar, günlük kaygılar ve sonsuza uzanan arzular oyaladı onları—tıpkı bizim gibi.

Birgün, beklemedikleri bir anda, ummadıkları akıbet başlarına geldi.

Ecel hazırlıksız yakaladı onları.

Kimi her günkü işinin başında, kimi uykusunda, kimi eğlencesindeydi.

Onlardan kimine bir sarsıntı yetti, kimine bir rüzgâr. Bazıları da öylece yaşayıp gitti vadeleri doluncaya kadar.

Pek çoğu, arkasında bir iz bile bırakmadan gitti.Bir kısmından da geriye taşlar kaldı: kimi yerin altında, kimi üstünde.

Bir zamanlar, onlar da tıpkı bizim gibi nefes alıp veriyordu yeryüzünde.

Gökten ve yerden sayısız nimetlerle kuşatılmıştı onlar da.

Aynı güneşle ısındılar, aynı yağmurla beslendiler, aynı havayı soludular.

Çiçekler, kuşlar, denizler, dereler, bize anlattıklarını onlara da anlattılar.

Şimdi taşlar var onlardan bize kalan—ve onların başlarına geleni bize anlatan.

“And olsun, senden önceki ümmetlere de Biz elçiler gönderdik. Ardından, bağışlanmaları için yalvarsınlar diye, onları darlık ve sıkıntılara uğrattık. Hiç değilse onlara azabımız geldiğinde yalvarmaları gerekmez miydi? Lâkin onların kalbleri katılaştı; şeytan da yaptıklarını onlara güzel gösterdi. Kendilerine öğüt verilen şeyi unuttuklarında, Biz de onların üzerine bütün nimet kapılarını açtık. Nihayet, kendilerine verilen nimetlerle şımardıkları bir anda onları ansızın yakalayıverdik de bütün umduklarından mahrum kaldılar. Böylece, zulmeden kavmin arkası kesilmiş oldu. Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun.” (En’âm Sûresi, 42-45)