TR EN

Dil Seçin

Ara

Göçmen Kuşlar Ne Anlatır?

Göçmen Kuşlar Ne Anlatır?

Kuşların uçuş şekilleri ve kanat yapıları tam anlamıyla bir tasarım harikasıdır.

“O Allah ki, yaratandır, kusursuzca var edendir, ‘şekil ve suret’ verendir. En güzel isimler O’nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O’nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakîm’dir.”   (Haşr Suresi, 24)

Bu ayetten yola çıkarak düşündüğümüzde ‘O’ Hakîm-i Mutlak’ın kusursuzca var ettiği, ‘şekil ve suret’ verdiği, göklerde O’nu tesbih eden canlılardan birinin de, kuşlar olduğunu görürüz.

Kuşların uçuş şekilleri ve kanat yapıları tam anlamıyla bir tasarım harikasıdır. Kuşlardaki bu eşsiz tasarım yıllardan beri uçak mühendislerinin ilham kaynağı olmuştur. Allah bu canlıları uçmaya en elverişli sistemlerle donatmıştır

İçi boş hafif kemikler, bu kemikleri hareket ettirecek güçlü göğüs kasları, havada tutunmayı sağlayacak nitelikte tüyler, aerodinamik kanatlar, yüksek enerji ihtiyacını karşılayacak bir metabolizma. Kuşların mükemmel bir tasarım ürünü olduğunu açıkça gösteren bütün bu özellikler, onlara havada büyük bir hareket kabiliyeti verir. Nihayetinde kuşlar mükemmel uçuş makineleridir. Aerodinamik bir harika olan kuşlarla kıyaslandığı zaman en gelişmiş hava aracı bile sadece kabataslak bir kopyadan öteye geçemez.

Yaban kazları 8.000 metre gibi inanılması güç bir yükseklikte uçabilirler. Pek çok canlının nefes alamadığı bu yükseklikte, oksijen oranı oldukça azdır. Ancak kuşlar binlerce metre yükseklikte uçsalar da hiçbir zaman böyle bir zorlukla karşılaşmazlar. Çünkü bu hayvanların ciğerleri, yükseklerdeki seyrek oksijenden en yüksek oranda faydalanabilecek şekilde yaratılmıştır.

Siz hiç göç eden yaban kazlarını havada süzülürken izlediniz mi? Eğer izlediyseniz ‘V’ şeklindeki bir uçuş düzeni ile uçtuklarını görmüşsünüzdür. Bu uçuş düzeni bilim adamlarının da dikkatini çeken bir konudur. ‘V’ formasyonundaki uçuş şeklinin, kuşların kanat biçimleriyle ilgili olabileceğine ilişkin incelemeler var. Mesela albatros ve kartal gibi uzun süreler havada kalan kuşlar uzun ve geniş kanatlara sahiptir. Böylece uçarken kanat ucunda oluşan vortisleri (hava akımları) minimize ettiklerinden daha az sürtünme kuvvetine maruz kalırlar. Bunlar kadar fazla havada kalmaları gerekmeyen kuşların ise bu kadar büyük kanatlara ihtiyaçları yoktur. Daha kısa ve kalın kanatlar, uçarken biraz daha fazla enerji tüketse de özellikle yırtıcı kuşlardan kaçmak için daha kıvrak ve seri manevra yapabilmeyi sağlar. 

Yaban kazları günlük hayatlarında uzun süre havada kalmaları gerekmeyen ancak göç sırasında buna ihtiyaç duyan kuşlardandır ve kısa-kalın kanatlara sahiptirler. Ancak göç sırasında ‘V’ şeklinde dizilerek, tek bir ince ve uzun kanat şekli oluştururlar. Böylece arkadaki kuş, bir öndekinin yukarı yönlü kanat ucu vortislerini, kendisi için kaldırma kuvvetine dönüştürebilir. Böylece ‘V’ şeklinde bir formasyonda uçan kaz grubu, birbirlerinin kanat çırpışları sonucu ortaya çıkan hava akımını kullanarak uçuş menzillerini 1,5 kat fazla uzatırlar. Yani tek başına gidebilecekleri en uzak yolu, grup halinde neredeyse ikiye katlarlar.
Uzun göç yolculukları boyunca bir kaz, ‘V’ grubundan çıktığı anda uçmakta güçlük çeker. Çünkü diğer kuşların sebep olduğu hava akımının kaldırma kuvveti dışında kalmış olur. Bunun sonucunda, gruba geri döner ve yoluna bu şekilde daha rahat devam eder.

‘V’ grubunun başında giden kaz hiçbir hava akımından yararlanamaz. Dolayısıyla bu uçuş düzeninde diğerlerine oranla daha çabuk yorulmasına sebep olur. Bu durumda en arkaya geçer ve bu defa hemen arkasındaki kaz lider konumuna yükselir. Bu değişim sürekli yapılır, böylece tek tek her kaz, grubun her noktasında yer almış olur. Uçuş hızı yavaşlarsa gerideki kuşlar, daha hızlı gitmek üzere öndekileri bağırarak uyarırlar.

Eğer gruptaki bir kuş hastalanırsa ya da bir avcı tarafından vurulup uçamayacak duruma gelirse; düşen kuşa yardım etmek üzere gruptan iki kaz ayrılır ve korumak üzere hasta ya da yaralı kazın yanına gider. Tekrar uçabilene (ya da ölürse, ölümüne kadar) onunla beraber kalırlar; ve yaralı kuşu asla terk etmezler. Daha sonra katılmak üzere başka bir kaz grubu bulurlar. Ve hiçbir kaz grubu da, kendilerine bu şekilde sonradan katılmak isteyen kazları kesinlikle reddetmezler...

Anlatılanlardan da görüldüğü üzere yaban kazlarının ‘V’ formasyonundaki uçuş düzeni kazların ‘dna’ kodlarına yerleştirilmiş müthiş bir planın varlığını bize göstermektedir. Ve yaban kazları binlerce kilometrelik uzun yolu, bu mükemmel uçuş planları sayesinde rahatça aşarlar.

Yaban kazları, biz insanları hayrete düşüren ve hayranlık uyandıran sosyal yaşam planlarını, gökyüzünde çizerek ve uygulayarak çok önemli dersler de vermektedirler.

İyi incelendiğinde görülecektir ki, yaban kazlarının ‘dna’larına kodlanmış bu mükemmel uçuş planı, içinde işbirliğini, bilgi alışverişini ve birlikte hareket etmeyi barındırmaktadır. Yaptığımız her işi, yeri ve zamanı geldiğinde başkasına devretmek gerektiğini, çünkü bu yolla grubu çeken, ileriye götüren gücün yenilenmesi gerektiğini gözler önüne sermektedir. İlerlemek ve yol almak için bazen başkalarının uyarılarına, eleştirilerine ihtiyaç duymamız gerektiğini anlatmaktadır. Vefakâr ve yardımsever olmanın büyük bir erdem olduğunu öğretmektedir. 

Bediüzzaman Hazretleri, Yedinci Lem’a isimli eserinde şöyle demiştir: “Başını kaldır, gözünü aç, şu kâinat kitab-ı kebirine bir bak, göreceksin ki: O kâinatın heyet-i mecmuası üstünde, büyüklüğü nispetinde bir vuzuh ile Hatem-i Vahdet okunuyor. Çünkü, şu mevcudat bir fabrikanın, bir kasrın (sarayın), bir muntazam şehrin eczaları ve efratları gibi bel bele verip, birbirine karşı muavenet elini uzatıp, birbirinin sual-i hacetine ‘Lebbeyk! Baş üstüne’ derler. El ele verip bir intizam ile çalışırlar. Baş başa verip, zevilhayata (canlılara) hizmet ederler. Omuz omuza verip bir gayeye müteveccihen bir Müdebbir-i Hakîm’e itaat ederler.”

Günümüzde en gelişmiş teknolojileri kullanan bilim adamlarının sineklerin bile uçuş tekniklerini tam olarak açıklayamamaları, yaradılışın apaçık delillerinden biridir. Allah (c.c.) “düşünen insanlar” için bir kuşta ve küçük bir sinekte dahi, sonsuz kudretinin ve ilminin her şeyi kuşattığını bize göstermektedir.