TR EN

Dil Seçin

Ara

Genç-Ebeveyn Çatışması

Genç-Ebeveyn Çatışması

Tarih boyunca kuşak çatışması hep olagelmiştir. Mısır’da bulunan binlerce yıllık papirüslerde bile kuşak çatışmaları ile ilgili bilgiler bulunur. Bu tür çatışmalar doğaldır ve insanın ilerlemesine hizmet eder.

 

Tarih boyunca kuşak çatışması hep olagelmiştir. Mısır’da bulunan binlerce yıllık papirüslerde bile kuşak çatışmaları ile ilgili bilgiler bulunur. Bu tür çatışmalar doğaldır ve insanın ilerlemesine hizmet eder.

Anne-babanın çocukluklarındaki imkânlarla senin sahip olduğun imkânlar farklı olduğu gibi, herhangi bir konudaki fikirleriniz de farklı olabilir. Ailede huzur ve güven ortamının hâkim olması için, farklılıklar baş gösterdiğinde hem senin, hem de ebeveyninin doğru davranış biçimlerini uygulamanız gerekir.

Amerika’da Nebraska Üniversitesinde aileler üzerinde yapılan bir araştırmada mutlu ailelerde üç ortak özellik tespit edildi. Bunlardan ilki beraber zaman geçirmesiydi; aile bireyleri tatile beraber gidiyor, yemeği beraber yiyor, beraber bazı paylaşımlarda bulunuyorlardı. İkinci özellik eleştiri, tenkit, suçlayıcı ve yargılayıcı sözler yerine takdir, övgü, onay sözcüklerinin sık kullanılmasıydı. Üçüncü özellik ise ailelerin düzenli olarak kiliseye gitmesiydi. Yani aile bireylerinin ortak değerleri, ortak hayat felsefesi vardı; olaylara benzer bakışla bakıyor, ortak kültürel paylaşımlarda bulunuyorlardı.

Araştırma sonucu elde edilen bu bilgiler aynı zamanda ailelerin çatışma alanlarını da ortaya koydu. Aile bireyleri ortak bir paylaşımda bulunmazlarsa, örneğin gençler tatile anne-babalarıyla gitmek yerine arkadaşlarıyla gitmeyi tercih ederlerse bu durumda anne-baba kaygıya kapılacaklardı. Çocuklarının ellerinden kayıp gittiğini düşünecekler; çocuklarının yanlış şeyler yapacağı, kötü bir ortama uyup hayatını mahvedebileceği konusunda endişe duyacaklar ve bu endişe ebeveynleri çocuklarını kontrol etmeye itecekti.

 

Kimlik arayışları

Anne-babanın seninle ilgili en çok kaygılandıkları alanlardan birisi eğitimin, geleceğindir. Senin gelecekte kendine yetmeni, iyi ve güzel şeyler yapmanı, mutlu olmanı isterler; bu yüzden kaygılanmaları, bu konuda plan yapmaları son derece doğaldır.

Ancak iyi kişiliğin çoğu zaman dersin önüne geçtiğini de unutmamalısın. Sözünde duran, yalan söylemeyen, insanları seven ve diğer birçok erdeme sahip olan kimse okul hayatında çok başarılı olmasa bile, hayata atıldığında yüksek bir hayat başarısına sahip olabilir. Buna karşın okulda sürekli birinci olan, ama okul hayatı sona erdiğinde sosyal yaşantısı olmayan, dipte yaşayan, sık sık iş değiştiren, evliliğinde sürekli olarak problem yaşayan kişilere de rahatlıkla rastlayabilirsin.

Özellikle bizim kültürümüzde uslu çocuk özendirilir, itaat yüceltilir. Çağımızda birçok şey değişse de halen kurallara uyan, anne-babasından farklı düşünmeyen, çekingen, ensesine vurup ağzından lokması alınabilecek derecede uysal çocuklar ebeveynlerini mutlu eder. Şayet genç kendisine çizilen bu tabloya aykırı hareket etmeye başlarsa aile içerisinde çeşitli problemler baş gösterir ve çatışmalar çıkar.

Her çocuk gibi sen de büyüdükçe kendine “Ben kimim? Nereye, niçin yönelmeliyim?” gibi sorular sormaya başladın. Bu kritik sorular ve verdiğin cevaplar hayatını şekillendirecek. Annenden, babandan ve toplumdan aldığın özellikler sonucu da kimliğin oluşacak. Seni en doğru şekilde yetiştirmeyi hedefleyen anne-baban sana kendi isteklerini yaptırmakla bir yere varamayacaklarının farkında olmalıdır. Seni serbest bırakmalı, sana imkân tanımalı, yeteneklerine göre seni yönlendirmelidir. Elbette bu durum onlar için bir risktir; senin tek başına olmaman gereken yerlere gidip yapmaman gereken şeyleri yapma, kötü arkadaşlar edinme riskin vardır. Ancak insanın iyiyi kötüyü tanımadan hayatı anlaması mümkün değildir. Bazı şeyleri ancak yaşayarak öğrenirsin. Deneme yanılma pahalı bir yöntem de olsa ebeveynin bu riski almalıdır.

 

Sınırlar iyi belirlenmeli

Anne-baban seni korumak düşüncesiyle gerekenden fazla kontrol edebilirler; çekmecelerinde neler bulunduğunu, internette nerelere girdiğini bile öğrenmek isteyebilirler. Bu davranışları bir noktaya kadar anlaşılabilir; ancak sınırlarını aşarak sana jandarmalık yapmamalı, gerekirse konuşarak sorunu çözme yolunu tercih etmelilerdir. Yoksa her şeyinin kontrol edildiğini hisseden, bilen birisi bir özelinin olmadığını, kendine güvenilmediğini düşünür, çok rahatsız ve mutsuz olur.

Anne-baban çocukluklarında sıkıntı çektilerse “Ben yapamadım, çocuğum yapsın” mantığıyla hareket edebilir, sana sürekli verir, hiçbir şey yaptırmayabilirler. Ama bu durum da sorunlara yol açar. Örneğin annen senin dağınıklığından dert yanar. Oysa odanı toplamana fırsat bile vermemiş, hep kendisi toplamıştır; sen de sorumluluk almayı öğrenememişsindir. Burada yapılması gereken, sorumlulukları doğru şekilde paylaşmanız; ebeveyninin sevginin yanında tatlı bir disiplinin de olduğu bir ortam sağlayabilmesidir.

Anne-baban aile içerisinde disiplini inşa etmeye çalışırken üsluplarını da özenle seçmelidirler. Çünkü sürekli olarak emir verici tarzda yapacakları konuşmalar sahip olduğun özgüvenin zayıflamasına yol açar. Söylenenler ne kadar doğru da olsa, bu tür konuşmaların başka sakıncaları da vardır. “Senin duyguların, fikirlerin önemsiz. Doğrusunu ben bilirim” mesajının verildiği sözler sana birey olarak kabul edilmediğini hissettirebilir, sende aksini yapma isteği uyandırabilir.

Ancak anne-baban emir vermek yerine davranışlarıyla sana örnek olmayı, fikir vermeyi tercih ederlerse sende bu tür olumsuz duygular oluşmaz. Sana sunulan fikirler arasından kendine doğru geleni seçer, uygular, olumlu veya olumsuz olduğunu yaşayarak öğrenirsin. Çocuğu kötülüklerden sakındırmak adına bazı ailelerin tercih ettiği gözdağı vermek şeklinde de bir yaklaşım vardır ki, bu da anne-babaların kaçınması gereken yanlış bir davranıştır.