TR EN

Dil Seçin

Ara

Ekim 2018

post-title

Ekim 2018, 502

 

Merhaba değerli dostlarımız,

Yeni eğitim öğretim yılı başladı. Hayırlara vesile olmasına duacıyız.

Her an yeniliklere adım atarak yaşıyoruz. Yeni gün, yeni hafta, yeni ay, yeni yıl… Bu elbette güzel ama asıl önemli olan içini ne ile doldurduğumuz değil mi? İçi boş olduktan sonra, zamanın da eşyanın da insanın da anlamı ve değeri kalıyor mu!?

Evet eğitim için de bu böyle. Her şeyden önce konuşulması gereken, eğitimin içinin ne ile ve nasıl doldurulması gerektiğidir.

Peygamber Efendimizin (asm) “faydasız ilimden” Allah’a sığındığını biliyoruz. Peki faydasız ilim nedir? Bilgiyi faydalı yapmanın yolları nelerdir?.. Osman Çakmak Hocamız eğitimin muhtevasına dikkatleri çekerek, konuya farklı bir açıdan da yaklaşıyor: eğitim neden fayda vermiyor?

Evet bu gerçek malesef karşımızda duruyor. Toplum hayatında yaşadığımız pek çok problem, ya eğitimin çözmediği ya da sebep olduğu sorunlar… Hatta şu da bir gerçek ki, insanlık tarihinde, özellikle son asırlarda, insanlığın yaşadığı dramların, acıların, zulümlerin arkasında eğitimli insanlar var…

Eğitimin insanı olgunlaştırması, kendine, toplumuna, vatanına ve hatta insanlığa faydalı bir hale taşıması gerekirken bu olmuyor, hatta tam aksi oluyorsa, bir yerde bir yanlışlık var demektir.

Zafer Dergisi işte bu yanlışlığa senelerdir dikkat çekiyor. Varlık âleminin gerçeklerinden koparak eğitim olamayacağını, bilginin imandan arındırılıp verildiğinde faydadan çok zarar vereceğini söylüyor. Böyle bir eğitimin, insanı insanın kardeşi değil, kurdu yapacağını ifade ediyor.

Şu an ne yazık ki, bilimsel veriler kasıtlı olarak ateist bir anlayışla yorumlanıyor. Ders kitaplarından tutun da belgesellere kadar her şey, Allah yokmuş gibi, Allah yaratmıyormuş gibi, kendi kendine oluyormuş gibi anlatılıyor.

Peki bunun sonucu ne oluyor?

Diplomalı, bilgili, donanımlı fakat, başıboş olduğunu zanneden, yaptıklarının hesabını vereceğini düşünmeyen, ahireti hesaba katmadan yaşayan insanlar böyle yetişiyor… Malzemeden çalan müteahhit, müşterisini aldatan tüccar, gereksiz yere ameliyat yapan doktor vb olarak karşımıza çıkabiliyor… Yani sonuçta zararı, sana, bana tüm topluma oluyor… İşin kötüsü eğitim sistemi ve medya sürekli böyle insanların çoğalmasına hizmet ediyor…

Bediüzzaman Hazretleri, bu olumsuz durumdan kurtulmak için pozitif bilimlerle dinî bilgilerin birlikte verilmesinin gerekliliğine vurgu yapıyor. Diyor ki: “Vicdanın ziyası, ulûm-u dîniyedir. Aklın nuru, fünun-u medeniyedir. İkisinin imtizacıyla (birlikte verilmesiyle) hakikat tecellî eder. O iki cenah ile talebenin himmeti pervaz eder. İftirak ettikleri (ayrıldıkları) vakit, birincisinde taassup, ikincisinde hile, şüphe tevellüd eder.”

Evet, kendine, ailesine, vatanına ve milletine faydalı insanlar yetiştirmenin yolu bellidir. Zaten ateizmi esas alarak eğitim yapmanın zararları yanında, maddi-manevi emekler de boşa gitmektedir.

Zafer Dergisi, yıllardır yayımladığı yazılarıyla okuyucularına, topluma ve bu vatana çok büyük faydalar sağladı. Bir yandan akla ve kalbe gıda olan, hayat yolunu aydınlatan yazılarla, diğer yandan ise şüphe ve vesveseleri temizleyip yok eden yazılarla en büyük hizmeti yapmış ve yapmaktadır. Bu sonuçta şimdiye kadar emeği ve katkısı ile Zafer’e koşan herkesten Allah razı olsun…

Gayret, çalışmak, sefer bizim; zafer Allah’ın…

Selam ve dua ile…

 

 

Dergideki Yazılar