TR EN

Dil Seçin

Ara

Niçin İbadet Ediyoruz?

Niçin İbadet Ediyoruz?

Bu ciddi sorunun yüzlerce cevabından bir cevabı şudur: İbadetler, kişinin iç dünyasında id-ego-süperego’nun dengesizlikleri ile savaşmasından ibarettir...

Bu ciddi sorunun yüzlerce cevabından bir cevabı şudur:

İbadetler, kişinin iç dünyasında id-ego-süperego’nun dengesizlikleri ile savaşmasından ibarettir. İd, kişinin fiziksel yönünde görünen ham kendiliğidir. Ego ise insanın duygusal noktada görünen ham kişiliğidir. Süper-ego ise, insanın düşünce noktasında görünen ham kimliğidir. Bütün insanlar ömürleri boyu fizik-duygu-düşünce noktasındaki ham yönlerini dengeleme ve terbiye etme yolculuğu yapıyorlar. Bu denge ve terbiye noktasında, ibadetler çok önemli bir fonksiyon sergiliyorlar. Bütün insanların ve insanlığın şu anki çektiği sıkıntılar bu üç yöndeki dengesizliklerdendir.

Evet ibadetler, bir iç terbiyedir; sabır ister. Her ibadet, insanın id-ego ve süper-egosunu genel olarak terbiye etmekle birlikte, etki yoğunlukları insanda farklı noktalarda hissedilir.

Mesela id, ki dinde ona nefs denilir, özellikle oruç ile terbiye edilir. Ego ve süper-ego ise, namaz ile…

İd, maddeci ve hazcıdır; ego ve süper-ego ise akılcı, kibirli, mağrurdur.

Oruç, nefsi törpüleyip temizler, şeffaflaştırır. Namaz ise, Hakikat Kâbesi’ne zihni ve kalbi odaklamakla onu keskinleştirir, derinleştirir.

Evet namaz, tam bir odaklanma ve yoğunlaşmadır. Kibir ve gururun verdiği yüzeyselliğin karanlığından kurtarır. Bu yoğunlaşmanın neticesini “Namaz, nurdur, bir aydınlanmadır.” hadis-i şerifi ifade eder.1

Zenginlerde, id (nefs) iyice güçlendiği için onlara ayrıca zekât ve hac külfeti de yüklenir.

İbadetlerini hakkıyla yapanlarda zaman içinde dengeli ve güzel, terbiye edilmiş ve olgun bir karakter ve hayat görünmeye başlar. Çünkü kutsallık tâ özlerine kadar işler.

Bu öze işleyişin sabit bir hakikat olduğunu Kur’an şöyle bildiriyor: “Manevi bir kanundur2 ki, hakiki namaz kişiyi aşırı şehvetlerden ve iğrenç işlerden men’ eder, kurtarır.” (Ankebut suresi, 45)

Hem Kur’an der “Secde et ve Allah’a yakınlaş!” (Alak suresi, 19) Allah’a yakınlık ise, Onun gibi bencilikten uzak olmakla olur.

Evet, Allah Kuddüs’tür; bencillikten mutlak manada uzak olandır. Hem O, Selâm’dır; mutlak barışçıdır. (Haşir suresi, 22)

Fakat bencil insanların Allah ile ve Onun kurduğu kutsal kâinat hükümranlığı ve sistemiyle savaşı vardır.

 

Kaynaklar:

1. Müslim, Tahâret 1; Tirmizî, Daavât 86.

2. Bu âyet gibi ‘inne’ ile başlayan bütün Kur’an âyetleri zaman-üstü birer kanunu bildirirler. O yüzden Arapça dilbilgisinde ona ‘inne-i tahkikiye’ (hakikati bildiren edat) denilir.