Selim Gündüzalp, Hüseyin abim… Evimizin, ailemizin Hüseyin abisi… Adapazarı’nın Hüseyin abisi… Türkiye ve dünyanın Selim Gündüzalp’i…
Evimizin abisi dedim ya… Evet Hüseyin abim çok kez hanemizi şereflendirmişti. Hanemizde oluşan maddi ve manevi ikramlarda doyumsuz sohbetler eşliğinde birlikte olmuştuk, elhamdülillah…
Adapazarı Lisesi'nin pansiyonunda yatılı kaldığım yıllarda Sakarya Gençlik Teşkilatı’nın (SGT) bir organizasyonuna katılmıştık hep birlikte. Hüseyin abim o teşkilatın aktif-ateşin gönüllülerinden biriydi. 1982 yılında Zafer Dergisi'nde sergilenen, arıların bal peteği üzerine Allah kelamını yazdığını görmek için gitmiştik sınıf arkadaşlarımızla beraber. 1983 yılında dostum Erdinç’in ısrarı ile cumartesi günleri yapılan lise sohbetine katılmıştık. Ancak Hüseyin abimi sadece görmüş henüz karşılıklı tam tanışmamıştık. 1984 yılında üniversite okumak üzere Balıkesir’e gideceğim zaman adres almak üzere dergiye uğramış ve Hüseyin abim ile daha yakın olmuştuk…
Hüseyin abimin teşvikiyle artık bir Zafer Dergisi Balıkesir il temsilcisiydim. Dergiler posta ile bana toplu olarak geliyordu, ben de ilgili olabileceğini düşündüğüm kitapçılara dağıtıyordum.
Bir gün dergi dağıtımında çok yorulmuştum, ayaklarıma kara sular inmişti adeta. Yorgunluktan uyuyakalmıştım. Uyandığımda karşımda Hüseyin abimi görmüş ve gurbet elde çok sevinmiştim. Sıkıca kucaklaştık ve hasret giderdik.
Balıkesir’in en popüler ve seküler kitapçısını kastederek “Oraya da dergi verdin mi?” diye sordu bana. Ben de “Evet abi” cevabını verdim. Bu cevaptan sonra Hüseyin abim öylesine sevinmişti ki, sevincinden raks etmeye başlamıştı… Bu anekdotu uzun yıllar boyunca Hüseyin abim hep anlatmıştı ve her anlatışında aynı sevinci yaşamıştı. Davasına, Zafer Dergisi'ne öylesine aşıktı işte…
Son zamanlarında televizyon programı çekimleri nedeniyle sık sık Adapazarı dışına çıkıyor, bazen de gittiği yerde kalıyordu. Gençlik ve Spor Bakanlığı, Milli Eğitim, Kredi Yurtlar Kurumu, belediyeler, kültür merkezleri ve okulların salonlarında gençlerle baş başa sohbetler… TRT’de yapılan doyumsuz iftar ve sahur sohbetleri… Toplumumuz onu geç keşfetti, ama çok sevdi… TRT yetkilileri daha farklı projeler için Hüseyin abime teklifte bulundular. Ancak bu teklif gereği, Adapazarı dışında, İstanbul veya Ankara’da ikamet etme mecburiyeti vardı… Bu gelen çok cazip teklifi bazı dostlarıyla olduğu gibi benimle de istişare etmişti. Baktım gönlü Adapazarı’ndan geçici de olsa ayrılmaya razı değildi… Gittiği yerden işini bir an önce bitirip Adapazarı’na dönmek istiyordu. Hani şaire sormuşlar “Ankara’nın en çok neyini seversin?” diye… Cevaben demiş “İstanbul’a dönüşünü seviyorum.” İşte bunun gibi Hüseyin abim gittiği bütün şehirlerin “Adapazarı’na dönüş yolunu” çok seviyordu… Çünkü O bir Adapazarı aşığı idi… O bir Zafer Dergisi aşığı idi…
Sevgili Selim Gündüzalp’i, Hüseyin abimizi rahmetle, hasretle, dualarla yâd ediyoruz… Binler Fatihalar yoldaşın olsun aziz abim… Seni önce Allah’a, sonra da Onun habibi, Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa’ya (sav) emanet ediyoruz…