TR EN

Dil Seçin

Ara

“Tevafuklu Kur’an”

Bediüzzaman Said Nursi’nin Kur’an hizmeti, Kur’an’ın anlamının anlaşılmasına yönelik bir faaliyettir. Ancak pek bilinmemekle birlikte, onun Kur’an’ın mushafına yaptığı hizmeti de dikkat çekicidir.

Bugün ‘tevafuklu Kur’an’ olarak bilinen mushafın ortaya çıkışında, daha doğrusu geliştirilmesinde Nursî Hazretlerinin katkısı çok büyüktü. Kur’an ayetlerindeki ince diziliş ve nizamına özel önem verilmesi demek olan tevafuklu Kur’an, Üstadın Barla döneminde, işareti ve isteğiyle çalışılan bir meseleydi. içlerinde Hüsrev Altınbaşak, Hakkı Tığlı, Şamlı Hafız Tevfik, Hafız Ali, Hoca Halid, Galib, Sabri ve Zühdü Efendilerin bulunduğu talebelerine Üstad, tevafuklu Kur’an’ı yazmaları için teşviklerde bulunmuştu.

Hüsrev Altınbaşak ağabey, Üstadın bu istek ve arzusu üzerine Kur’an hattındaki tevafuku göstermek üzere dokuz ayrı deneme yapmış ve ortaya koyduğu çalışmayla Üstadın takdir ve tebriklerine mazhar olmuştur. Tevafuklu Kur’an mushafı bugünkü şekliyle ilk defa Nursi’nin isteği doğrultusunda onun kendi mushafına koyduğu notlar1 yardımıyla hazırlanmıştır.2

 

Tevafuklu Kur’an’ın Önemi

Evrende hiçbir şey nizamsız ve intizamsız değildir. Her şey bir ölçü ve nizam ile yaratılmıştır. Nasıl ki, şu kitab-ı kebiri kâinat, Yüce Allah’ın bir ayeti ve yaratması ise ve onda ince bir nizam var ise, O’nun insanlara hitabı olan Kur’an’da da mana ve mefhum noktasında var olan mucizelerin yanında, metninde de mucizevî yönlerin varlığını kabul etmeliyiz. Sıradan bir edebî eserde bile cinaslar ve değişik söz sanatları mevcut ise, Allah’ın kelamında da böylesine tevafukların olması şaşılacak bir durum değildir.

Türkiye’de özellikle 1940’lı yıllar Kur’an’ın fiili olarak basımının serbest ve kolay olmadığı, insanların Kur’an alfabesinden uzaklaştırıldığı ve değişik zorlamaların yapıldığı dönemde, Nursi’nin Kur’an hattına olan sevgiyi korumaya yönelik gayreti takdire şayandır. İnsanların Arap alfabesinden uzak kaldığı bir dönemde Kur’an’ın metnindeki mükemmellik ve mucizenin gösterilmesi ve bu duruma dikkat çekilmesi son derece önemlidir. Böyle bir dönemde Kur’an’daki tevafukun ortaya konulması, onun mushaf ve metin olarak mucizevî yönünün vurgulanması bu çabanın Kur’an hattının muhafazasına yönelik bir gayret olduğunu göstermektedir. İslâm âlemi açısından tevafuklu Kur’an’ın faydası ise ittihad-ı İslâm’a yardımcı olmasıdır.

Kur’an’ın hem manen yayılması hem de mushafın bugüne ulaşması ve onun kitap haline getirilip bazı özelliklerin kazandırılmasında sahabenin önemli rolü vardır. Bu bağlamda Kur’an’a mana açısından hizmet eden Nursi, mushafa hizmet açısından da sahabe mesleğini benimsemiş ve onların yolundan gitmiştir. Hüsrev Altınbaşak ağabeyin hattıyla ortaya çıkan tevafuklu Kur’an’ın yazımında, Üstad’ın arzusunun sebebi kısa zamanda kendisini göstermiş, Kur’an’ın İslâm tarihinde yazıya geçirilip çoğaltılmasından 1400 yıl sonra onun bir çok mucizevî yönlerinden biri, Kur’an’ın metninde var olan bir özellik Müslümanların nazarına verilmiştir.

Üstada göre Kur’an’ın her çeşit tabakadaki insan için kırk ayrı i’caz (mucizevî) yönü vardır. Çok fazla ilim sahibi olmayan Müslümanlar için Kur’an’daki tevafuklar, Kur’anın bir çeşit i’cazıdır.3 Kur’an’ın mana ve anlam yönünden i’cazına başta 25. söz olmak üzere farklı yerlerde değinen Üstad Hazretleri “kulaklı”, “gözlü” dediği, duyduğu kelamdaki anlam ve mana derinliğine ve hakikate değil de söz güzelliğine ve ses uyumuna bakan kimseler için Kur’an’ın ilâhî kelam olduğunu göstermede Kur’an’daki tevafukun önemli olduğunu beyan etmektedir.4

 

Kur’an’da tevafuk örnekleri

Kur’an sayfalarında Allah lafzı aynı sayfa ve karşı sayfa ile onun arkasındaki sayfaya bakar ve karşı karşıya gelir. Aynı sayfada ise aynı kelimenin alt alta gelmesi gibi sırlar vardır.5 “Allah” lafzının ve aynı kökten gelen kelimelerin alt-alta, karşı-karşıya veya sırt-sırta gelmesiyle ortaya çıkan intizam ve ahengin yanında bu sıfatların kullanışındaki sayı ve adet uyumuna da dikkatleri çekmekte, bu durum tevafuklu nüshalarda renkli gösterilerek nazara verilmektedir. Mesela; “Allah lafzı ile Rab lafzı surelerin ayetleriyle adet noktasında tevafuk etmektedir. Bakara suresi ve Âl-i İmran suresinde kullanılan Allah lafzıyla bu surelerin ayet sayılarının aynı olması, bunun yanında diğer surelerde ise bu lafızların kullanım sayısının ayet sayısının yarısı veya yarısının yarısı olması gibi değişik tevafuklar vardır.”6 Ayrıca “Allah lafzı” birinci cüzde birinci sayfada bir adet, sekizinci cüzde sekiz, onuncu cüzün başında ise on, on birinci cüzün başında ise on bir adet olması gibi sırlar da vardır.7

Kur’an’daki bu tevafukun tam olarak görülebilmesi için Üstad hazretleri Allah lafzını kırmızı, sair tevafukatın başka renk mürekkeple, ayetlerin ise siyah mürekkep kullanarak gösterilmesini istemiştir.8

Günümüzde insanların en çok rağbet ettiği, Kur’an’ın mana ve lafız güzelliğinin yanında, hattındaki güzellikle de göze hitap eden tevafuklu Kur’an’ın ortaya çıkmasına vesile olan, Kur’an’ın manasının anlaşılmasının yanında, mushafına da büyük bir hizmet sunan Üstad Said Nursi ve diğer emeği geçenlere, her Kur’an hizmetkârına olduğu gibi teşekkürlerimizi ve hürmetlerimizi sunuyoruz. Allah Kur’an hizmetkârlarından ebeden razı olsun...9

 

1- Mektubat, Said Nursi, Envar Neşriyat, İstanbul 2001, s. 408.

2- İslâm âleminde değişik zamanlarda tevafuklu mushaf çalışmaları yapılmıştır.

3- Mektubat, Said Nursi, Envar Neşriyat, İstanbul 2001, s. 182-183.

4- Mektubat, Said Nursi, Envar Neşriyat, İstanbul 2001, s. 406.

5- Mektubat, Said Nursi, Envar Neşriyat, İstanbul 2001, s. 407-408.

6- Rumuzatı Semaniye, Said Nursi haz. Hüseyin Bulut, İstanbul 2001, s. 137.

7- Rumuzatı Semaniye, Said Nursi haz. Hüseyin Bulut, İstanbul 2001, s. 138.

8- Rumuzatı Semaniye, Said Nursi, haz. Hüseyin Bulut, İstanbul 2001, s. 31.

9- Çalışmanın ortaya çıkmasında emeği bulunan Osman Bilgen Bey’e, Hizmet Vakfı Yayınevi yetkililerinden İbrahim Töre ve Ekrem Kılıç Beylere teşekkürlerimi sunarım.