TR EN

Dil Seçin

Ara

Mayıs 2020

post-title

Mayıs 2020, 521

PDF DOSYASI

Merhaba değerli dostlar, sevgili okuyucularımız,

Mayıs sayımızı hazırlamak nasip oldu, ulaştırmak da nasip olur inşaallah.

Tahmin edemediğimiz şeyleri yaşıyoruz. Zor süreçlerden geçiyoruz ancak haberleri yorumları dinlemek daha zor. Bunları dinleyince, insanın el ve yüzden ibaret olduğu vehmine kapılmamak mümkün değil. Konuşulanlar; elleri yıkamak ve maske takmak vs…

Oysa insan bu kadar mı? Binlerce endişeyi yaşayan, binlerce korkuları ve ümitleri olan bir insanın dinlemek istediği şeyler sadece bunlar mı?!.

İnsanın, niçin yaşadığını öğrenmeye ihtiyacı var.

Dünyanın ne olduğunu, niçin gelip gittiğini öğrenmeye ihtiyacı var.

Hayata ve ölüme dair sorularının cevaplarına ihtiyacı var.

“Acaba bana da bulaşır mı, ölür müyüm?” korkusuyla yaşıyor insanlar. “Bir ilaç, bir aşı bulunabildi mi?” “Salgın pik yaptı mı, düşüşe geçecek mi?..”

Evet ölüm hayatın en zor sorusu, en soğuk gerçeği… Fakat bu yalnızca dünya tarafından bakınca öyledir. Bir de işin ahiret tarafı var. Kalbi ebed ebed diye atan insanı, şu kısa ve elemlerle dolu dünya ne kadar tatmin edebilir.

İnsan ahireti bilmeye muhtaç; hem de dünyayı bilme ihtiyacından daha çok.

Ahireti bilmek, ölümü kabullenmek zannedildiğinin aksine hayatı zindana değil belki cennete çevirir. Çünkü taşlar yerine oturur. İnsanın “Ben neyim, nereden geliyorum, nereye gidiyorum, niçin yaşıyorum?..” gibi en temel soruları cevap bulur. Yaşadığı hayat anlam kazanır…

İnsan için en büyük müjde, ölümün son olmadığıdır. Çünkü tüm kalbiyle aradığı, ama dünyada bulamadığı ihtiyacıdır bu: ebedi yaşamak.

Evet “ölüm son değildir.” Azrail de bir melektir ve “ebedin ebesidir.”

Bilmediği şey korkutur insanı. Ölümden kaçmak, görmezden gelmek çare değil.

Bizi rahmetiyle dünyaya getiren Rabbimiz, rahmetiyle besleyip büyüten, hastalandığımızda iyileştiren Rabbimiz, bize suret, şekil, yetenekler takdir eden Rabbimiz, anne karnında yaratıp vakti geldiğinde dünyaya çıkaran Rabbimiz, bize bir ömür de tayin etmiş ve vakti geldiğinde berzah âlemine oradan da mahşere çıkaracak. Hz. Ali (ra) ne diyor: “Yarattıklarını görüp dururken Allah hakkında şüphe edene şaşarım.”

Evet aşıya ihtiyacımız var ama Bediüzzaman Hazretlerinin şu sözlerine daha çok ihtiyacımız var:

“…Mevti veren Odur. Yani, hayat vazifesinden terhis eder, fâni dünyadan yerini tebdil eder, külfet-i hizmetten âzâd eder. Yani, hayat-ı fâniyeden, seni hayat-ı bâkiyeye alır. İşte şu kelime, şöylece fâni cin ve inse bağırır, der ki:

“Sizlere müjde! Mevt idam değil, hiçlik değil, fenâ değil, inkıraz değil, sönmek değil, firak-ı ebedî değil, adem değil, tesadüf değil, fâilsiz bir in’idam değil. Belki, bir Fâil-i Hakîm-i Rahîm tarafından bir terhistir, bir tebdil-i mekândır. Saadet-i ebediye tarafına, vatan-ı aslîlerine bir sevkiyattır. Yüzde doksan dokuz ahbabın mecmaı olan âlem-i berzaha bir visal kapısıdır.”

“Ey biçareler! Mezaristana göçtüğünüz zaman, “Eyvah, malımız harap olup sa’yimiz hebâ oldu. Şu güzel ve geniş dünyadan gidip dar bir toprağa girdik” demeyiniz, feryad edip me’yus (ümitsiz) olmayınız. Çünkü sizin her şeyiniz muhafaza ediliyor. Her ameliniz yazılmıştır. Her hizmetiniz kaydedilmiştir. Hizmetinizin mükâfâtını verecek ve her hayır elinde ve her hayrı yapabilecek bir Zât-ı Zülcelâl sizi celb edip yeraltında muvakkaten durdurur, sonra huzuruna aldırır. Ne mutlu sizlere ki, hizmetinizi ve vazifenizi bitirdiniz. Zahmetiniz bitti; rahata ve rahmete gidiyorsunuz. Hizmet, meşakkat bitti; ücret almaya gidiyorsunuz.”

Ne mutlu güzel işler yaparak yaşayanlara… Rabbimiz hastalarımıza şifalar versin, sağlık çalışanlarımıza güç kuvvet versin. Bu süreçte olumlu katkıda bulunan herkesten Allah razı olsun… Vefat edenlere duacıyız, mekanları cennet olsun inşaallah…

Gayret, çalışmak, sefer bizim; zafer Allah’ın…

Selam ve dualarımızla…

 

Suat Ünsal

Dergideki Yazılar