Yazarımız İlknur Hanım, eşi ile beraber eğitim çalışmaları kapsamında ABD’ye gidince oradaki camilerde yapılan faaliyetlerden bahsetti. Yeni Müslümanların heyecanlarını, hangi süreçlerden geçtiklerini, İslamiyet’in hayatlarına etkilerini aktardı. Biz de bu konuda kendisinden röportajlar yapmasını istedik. Yoğun çalışmalarına rağmen sağ olsun bizi kırmadı ve inşaallah bundan böyle bu minvalde söyleşileri onun kaleminden okuyacağız. Okuyucularımız adına kendisine teşekkür ediyoruz. (Ed.)
***
ABD’ye birkaç gün önce ulaşmıştık. İlk geldiğimizde bize en hüzünlü gelen şey ezan sesini duyamamak olmuştu. Aynı zamanda da buradaki Müslümanlarla tanışacağımız ilk Cuma namazı için heyecanlıydık. Tabi bizi bekleyen büyük bir sürprizden habersizdik. Katıldığımız bu ilk Cuma namazında, Amerikalı Gary Alan Edwards Jr’nin İslam ile şereflenmesine şahit olduk. Bizim için inanılmaz bir atmosferdi. Bundan sonra onu her gördüğümüzde mutmain ve mütebessim siması ile bizlere o ilk günkü heyecanımızı hatırlatacaktı. Çünkü o simanın arkasında, onun imanındaki heyecanı hep görecektik. “İçtiğim suyun, yediğim yemeğin tadını Müslüman olduktan sonra aldım” diyen Gary şöyle soruyordu: “Müslüman kardeşlerimi çok özlüyorum, cumaları sabırsızlıkla bekliyorum, sizce bu normal mi?”
Kendisiyle röportaj talebinde bulunmamızdan dolayı çok heyecanlandı. Röportaj yaparken zaman zaman ağladı ve ekledi: “55 yaşımda bu duyguları yaşamak hiç kolay değil. O yüzden çok duyguluyum.”
Gary Alan Edwards Jr, Toledo, Ohio doğumlu. 55 yaşında bir berber. Hüzünlü bir aile hikayesi var. O daha 5 yaşında iken anne ve babası ayrılmışlar. O günler için “ruhum 5 yaşımda ölmüştü” diye bahsediyor. Hiç kardeşi olmamış. “Anne ve babamın arasında kalmışlığımdan dolayı kendimi ikiye bölünmüş ve zamanla paramparça olmuş hissediyordum” diye ifade ediyor bu süreci.
Gary Alan Edwards Jr'nin şehadet kelimesini söyleyip Müslüman olduğu anlar.
İslam’dan önce oldukça farklı inançlara yönelmiş. Başlarda inançsız olan babası, yeğeninin ölümünden etkilenerek bir Yehova şahidi olmuş. Babasını takip etmeye çalışan Gary, burada umduğunu bulamamış. Bunun ardından Budizm ile ilgili meditasyon seanslarına katılmış, lakin istediğini orada da bulamamış. Meditasyonlar hakkında her zaman bir şeylerin eksik olduğunu hissettiğini söylüyor Gary. Hiçbir zaman bir tanrıya şükredilmediği, hatta tanrının isminin bile telaffuz edilmediğini fark etmiş. “Üzerimde bir şeylerin hakimiyeti, ağırlığı vardı ve ben adını koyamıyordum” diyor Gary bu arayış süreci için.
Bir gün 90’lı yıllarda papanın resmini yırtan meşhur İrlandalı şarkıcı Sinead O’Connor’ın bir videosuna denk gelmiş. Sinead O’Connor, 2018 yılında Müslüman olmuş ve Şuheda Sadaka ismini almış. Gary’nin gençlik yıllarının meşhur isimlerinden birisi olan bu şarkıcının bir videosunda Kur’an ve İslam hakkında konuştuğunu görünce oldukça şaşırmış. Bunun üzerine, zaten bir arayışta olan Gary, bir Lübnan restoranında iken oradakilere Kur’an hakkında sorular sormuş. Restoran sahibi de hemen bir Kur’an getirmiş ve aynı mekanda kasada bekleyen başka bir müşteri, Toledo’nun en eski camilerinden birisi olan Islamic Center of Greater Toledo’nun genç imamı Ahmed Deeb’in telefon numarasını Gary ile paylaşmış. Böylece Gary’nin hidayete uzanan yolculuğu başlamış.
İmam, cami ve cemaat ile ilk tanışmasını “Sanki binlerce yıldır görmediğim kardeşlerimle evimizde berabermişiz gibi hissettim” diyerek ifade ediyor. Bu tanışmanın ardından sadece 15 gün sonra İslam ile şerefleniyor.
İslamiyet’i seçtikten sonra hissettiğiniz duygular ve yaşadıklarınızdan biraz bahsedebilir misiniz?
İslam’dan önce egomun etkisi altındaydım ve kendimi hiç sevmemiştim. Ruhum yorulmuştu, hatta adeta çökmüştü. Allah beni benden kurtardı. Hala inanamıyorum Müslüman olduğuma. Önceden de tanrı inancım vardı. Fakat bilirsiniz ki herkesin kafasındaki tanrı (god) başka bir olguya işaret ediyor. Ama Allah dediğimde herkes benim ne demek istediğimi çok iyi biliyor. Her şeyin ve herkesin sahibi, bir ve tek olan Allah. Allah’a inanmak ile yaşadığınız hissiyat, kendi zihninizde kurduğunuz bir “tanrı”ya inanmaktan çok farklı bir şey.
İslamiyet’i seçerken nasıl bir düşünsel süreç yaşadınız ve bu kadar kısa bir sürede İslamiyet’i seçme kararını nasıl verdiniz?
İslam’a girmeye zihnimle değil ruhumla karar verdim. Dolayısıyla fikrî bir araştırma süreci yaşamadım. Bana göre zihin egonun oturduğu yerdir. Ve ego, şeytanın etkisindedir. İman etmenin düşünmeden ziyade ruh ile olduğuna inanıyorum. Peygamber (a.s.m) vahiy gelmeden önce çok seçkin özellikte birisiydi. Fakat okuma yazma bilmiyordu. Zihniyle yürüttüğü bir süreç sonunda İslam’a ulaşmadı. Barış dolu bir ruha sahipti. İlk Müslümanlar da ruhları ile ona inandılar. Müslüman olmak bir öğrenci olmak demektir ve ben de artık imanımın bir öğrencisiyim.
Gary, Islamic Center of Greater Toledo'da
İslamiyet’i seçtikten sonra hayatınızda ne gibi değişiklikler oldu, çevrenizdeki tepkiler nasıldı?
Eskiden kötü alışkanlıklarım vardı. Hepsini bırakınca insanlar bu değişimimi fark ettiler. Bugün bile bir arkadaşım beni aradı, “Çok huzurlu görünüyorsun. Ne yapıyorsan onu sakın bırakma ve bana da söyle” dedi. İman olunca insan kendini huzurlu hissediyor. Tüm korkularım ve endişelerim gitti. Allah bize bir kader yazmış ve bizim için en hayırlı şeyleri yazmış. Bunu bilmek insana bir sekinet hali veriyor. Cuma namazlarında insanlar beni çok sevdiklerini söylüyorlar. Ama aslında beni değil, imanın bendeki tecellisini seviyorlar. İslamiyet benim parçalanan ruhumu bir bütün haline getirdi. Birçok kardeşim oldu. Allah’ın sevgisi ile tüm kötü duygularım yok oldu. Kendime geldim, yolumu buldum. 55 sene sonra kendimi tanıdım. Allah’ın beni çok sevdiğini öğrendiğim için kendimi sevdim.
Müslüman olmadan önce İslam’a bakışınız nasıldı?
Daha önce de İslam’ı diğer dinlerden farklı görüyordum. Çünkü İslamiyet’te diğer dinlerde olmayan bir ciddiyet var. Efendimiz (a.s.m) da davasında ciddi idi. Vefat anına kadar bile kulluk vazifelerini yerine getiren birisiydi. O, bu dini bize böyle bir hassasiyetle ulaştırdı (Ağlıyor). Bu din, Efendimiz’den (a.s.m) ilk Müslümanlara ve onlardan silsile halinde bize nasıl ulaştıysa, bizden de başkalarına öyle ulaşacak. O yüzden Müslümanlığı temsil etmeyi çok önemsiyorum.
Peygamberimizin (a.s.m) hayatında ve Kur’an-ı Kerim’de sizi en çok ne etkiledi?
Peygamberimizdeki (a.s.m) yaşamak ve yaşatmak cesareti. Bir dava için yaşamak… Mücadele etmek… Çünkü bazen yaşamak ölmekten daha zordur. Hayatına baktığımızda vazgeçmek için birçok nedeni vardı. Babası vefat etmiş, annesi vefat etmiş, dedesini, amcasını, eşini kaybetmiş, evlat acısı yaşamış… Ama o son nefese kadar inancını uygulamış, kulluk vazifesinden taviz vermemiş. Hiç öyle birini tanımadım. Gösterdiği çabanın tesiri 1400 yıldır devam ediyor.
İncil’e baktığımızda sanki bir hikaye kitabı dinliyormuş gibi hissediyorsunuz. Sanki birisi, başka birisinden duyduğu bir hikayeyi naklediyor. Ama Kur’an’ı okuduğumuzda, Allah Peygamberimiz (a.s.m) ile konuşuyor ve biz onu dinliyoruz.
En soldaki kişi caminin diğer imamı İsmail Bowers. Kendisi Peygamberimizin (asm) soyundan gelen Faslı bir kardeşimiz. Türkiye'deki cami faaliyetlerini, neler yapıldığını çok merak ediyor ve sürekli sorular soruyormuş.
…
Gary şu anda Toledo’da mesleğine devam etmenin yanında İslam’ı araştıranlar ve özellikle de gençlerle ilgileniyor ve onlara İslamiyet’i anlatıyor. Nasıl onun hidayetine birisi vesile olduysa, o da aynı şekilde İslam’ı gelecek nesillere aktarmayı en büyük sorumluluğu olarak görüyor. Türkiye’deki kardeşlerine de bir mesajı var: “Biz burada ABD’deki Müslümanlar olarak sizleri çok seviyoruz, siz camilerde beraber olduğunuzda biz de hep sizlerle beraberiz.”