TR EN

Dil Seçin

Ara

Ekim 2024

post-title

Ekim 2024, 574

Merhaba değerli dostlarımız,

Yine yoğun gündemlerin olduğu, üzüldüğümüz, sarsıldığımız günlerdeyiz. Bir insanın, hele de masum bir insanın ve bir çocuğun öldürülmesindeki caniliği tarif etmeye kelimeler yetmez. Gazze’de, Filistin’de, Doğu Türkistan, Arakan ve daha dünyanın pek çok yerinde masumlar katledilmeye devam ediyor. İnsanın tahammül haddini aşan olaylar bunlar. Dünyanın idaresinde söz sahibi olanlar ise yangına körükle gidiyor.

Şu an yeryüzünde yaşanan ne kadar kötülük, zulüm, katliam, soykırım varsa, hatta hastalıklara, salgınlara varana dek tüm bunlardan en başta batı medeniyeti, batının hakikatsiz felsefesi, batının ırkçı kültürü ve diğer çağdaş anlayışlar sorumludur.

Batı medeniyeti “tek dişi kalmış canavar”dı. Hatta Aliya İzzetbegoviç’in tarifiyle “Bunu hiç unutma evlat: Batı hiçbir zaman medeni olmamıştır. Bugünkü müreffeh görüntüsü, devam eden sömürgeciliği, döktüğü kan, akıttığı gözyaşı ve çektirdiği acılar üzerine kuruludur.” Evet biliyorduk ve son yıllarda yaşananlar batının maskesini düşürdü ve ne kadar vahşetle dolu olduklarını herkes gördü…

Bir olay yaşandığında, onu yapanın kim olduğuna, nasıl bir karaktere sahip olduğuna, nelerin, hangi bilgilerin etkisinde olduğuna bakılır, bakılmalıdır… Böyle yapıldığında bu zamanda yaşayan, medyasıyla, eğitimiyle, değerleriyle batı kültürünün etkisinde olan insanların yaptıklarının sorumlusu da bellidir.

Durum bu iken, bazı İslam düşmanları ve bu vatanda fitne çıkarma peşinde koşanlar, bu olayı fırsat bilerek İslam’dan ve öz değerlerimizden hesap sormaya kalktılar ve hep böyle yapıyorlar…

Bunlara kocaman bir dur demek lazım. Burada hesap sorma makamında olan İslam’dır ve öz değerlerimizdir. Madem onları hayatın her katmanından uzaklaştırmak için bir asırdır çaba sarf edildi ve ediliyor, öz değerlerimiz toplum hayatından silinmeye çalışılıyor; bunların yerine de seküler, modern batı kültürü ikame ediliyor, hesabı siz verin: Bu insanları ne hale getirdiniz, anne baba akrabayı nasıl katillere çevirdiniz, ne yaptınız da hiç kimse birbirine güvenemez oldu, ne yaptınız da insanları birbirinin kurdu yaptınız, bu insanlar en ufak bir olayı kavgaya çevirip cinayet işleyecek hale nasıl geldi?.. Oysa insanlara mutluluk vaad etmiştiniz, insan haklarını dilinizden düşürmemiştiniz, insanları özgür, eşit ve birbirine saygılı medeni bireyler yapacaktınız… Söyledikleriniz hep yalandı…

İşte bunların hesabını sizden soruyoruz.

Masum kız çocuklarını diri diri gömülmekten kurtaran İslamiyet sizden hesap soruyor. Yaşandığında bütün kötü ahlakı toplumdan temizleyip güzel ahlakı yerleştiren, insanları karıncaya basmaz hale getiren İslamiyet sizden hesap soruyor.

Artık batı medeniyeti ve batıcılar sussun. Dünyanın son 3-4 yüzyılını kana ve gözyaşına buladılar, artık yeter. Batı medeniyeti yıkılmıştır, kendini bitirmiştir. Gözlerinin önünde cereyan eden soykırıma dur bile diyecek adamlar yetiştirememiştir. Dur diyenler de batı değerleriyle değil, vicdanlarının saikiyle tepki gösterenlerdir. İçimizdeki batıcılara gelince; onlar da her acıyı, her olumsuz durumu menfaatlerine alet edecek kadar insanlıktan uzaklaşarak, batının kötü bir taklidi olduklarını ve bu topluma hiçbir faydalarının olmadığını kanıtlamışlardır.

Her iki dünyanın kurtuluşu Allah ve Resulüne tabi olmaktadır.

Son sözümüz, Necip Fazıl’ın Destan şiirinin ilk satırları olsun: “Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak! / Haykırsam, kollarımı makas gibi açarak…”

Gayret, çalışmak, sefer bizim; zafer Allah’ın…

 

— Editör

Dergideki Yazılar