TR EN

Dil Seçin

Ara

Ağustos 2001

post-title

Ağustos 2001, 296

Değişmek mi, gelişmek mi?

Değişme’nin neredeyse kutsandığı bir ortamda yaşıyoruz. Birçok zihinde, ‘değişim’, bir araç olmaktan öte, amaca dönüşmüş gibi gözüküyor. Daha iyiye, daha güzele ulaşmanın aracı olacak bir ‘değişim’e bedel, her türden değişime yatkın bir ruh hali gözlemleniyor toplumda. Bir kişi veyahut bir şey için ‘Değişti’ demek, tek başına bir iltifat değeri taşıyor artık.

Oysa, bir araçtır değişim. Daha iyiye, daha güzele ulaşmanın; en iyiye, en güzele yaklaşmanın kaçınılmaz yoludur ve bu haliyle değerlidir. Öte yandan, yine değişim, mevcut halden daha gerilere düşmek, gerilemek, bozulmak, yozlaşmak şeklinde de olabilmektedir. Bu haliyle ise, değeri yoktur değişimin. Aksine, böylesi, kaçınılması gereken bir ‘değişim’dir.

Değişim’ kelimesinin taşıdığı bu iki zıt yön hesaba katılınca, Zafer dergisine gönül veren bunca insanın gerçekleştirmeye çalıştığı şeye ‘değişim’ demeye insanın dili varmıyor. Zira, ‘değişim’, yapılan, yapılmak istenen şeyi tam anlamıyla karşılamıyor. Hem, özelde Zafer için konuşursak, ‘değişim’den söz etmek, “Zafer’in bugüne kadar taşıdığı bir dizi güzellik de mi terkedilecek yoksa?” sorusunu sordurtuyor insana.

Bu bakımdan, Zafer’de yapıyor olduğumuz, yapmaya çalıştığımız ve yapmaya devam da edeceğimiz şey için, başka bir kelimenin uygun düştüğü kanaatindeyiz: gelişim, iyiye doğru da, kötüye doğru da olması muhtemel ‘değişim’lere karşılık, ‘gelişim’ daha iyiye ve daha güzele yönelik bir değişimi çağrıştırıyor çünkü. Öte yandan, yine ‘gelişim’ kelimesi, beslenip kök saldığımız zemini terketmeyeceğimiz vaadini de taşıyor satır arasında.

Velhasıl, değişiyor değiliz; gelişiyoruz!

Eylül’de yepyeni bir sayıyla yine burada yeniden buluşma dileğiyle...

EDİTÖR

Dergideki Yazılar