TR EN

Dil Seçin

Ara

Yarış Artık Beyinde

Yarış Artık Beyinde

New York Times’da Şubat 2015’de yayınlanan bir yazıda 2014 yılının beyin araştırmaları için çok önemli bir sene olduğu ilan edildi. Bu ilginç gelişmeler adeta devrim niteliğinde gibi gözüküyor.

Bilim adamları beynin düşünme ve hislerle ilgili fonksiyonlarını nasıl gerçekleştirdiğini anlama konusunda biraz daha mesafe aldılar. Beyaz Saray’da beyin ile ilgili araştırmalara önümüzdeki 10 yıl için 4.5 milyar dolara kadar kaynak ayırmayı düşünüyor. Obama beyin araştırmalarına dikkat çekerek 1960 yıllarındaki uzay yarışının yerini, beyin araştırmalarının alabileceğine işaret etti. Benzer şekilde Avrupa Beyin Projesi 2013 yılında başlatılırken, Japon araştırmacılar da 10 yıllık beyin-akıl projesi ile maymunların beyin haritasını çıkarmayı hedeflediklerini ilan ettiler.

2014 yılındaki önemli gelişmelerden birisi de beyin ile bağırsaklarımız arasında direk ilişkinin olduğunun gösterilmesiydi. Bağırsaklarımızdaki bakterilerin beyin fonksiyonlarımızı direk etkilediği ortaya çıktı. Bu bakterilerin beyin gelişmesi ve aktivelerini etkilediği anlaşılırken, bunun muhtemelen bağışıklık sistemi ve vagal sinir uyarıları aracılığı ile olduğu sanılmakta. Daha önceki araştırmalar da zaten otizm, depresyon ve anksiyete gibi rahatsızlıklar ile bağırsaktaki mikroplar arasında ilişki olduğunu göstermişti.

 

Şimdi Beyinler Arası Direk Bağlantı Zamanı

Beyinler arası direk bağlantı artık bilim kurgu değil. Yine 2014 yılında sonuçları açıklanan araştırmalara göre Washington Üniversitesi bilim adamları çığır açacak düzeyde bir gelişmeye imza attılar. İnternet üzerinden bir insanın beyin sinyallerini başka yerdeki insana naklederek o kişinin el hareketlerini kontrol etmeyi başardılar. Birbirinin yerinden haberi olmayan iki kişi aralarında yaklaşık 800 m mesafede olacak şekilde oturtuldu. Gönderici kişinin beyin EEG sinyalleri internet üzerinden alıcıya yollandı. Alıcının başına bağlanan transkranyel manyetik uyarı cihazı bu sinyali alıcıya iletti. Gönderici, istediği el hareketini düşündüğü anda, uzaktaki alıcının elinin de aynı şekilde oynadığı görüldü. Bu şekilde düşünce yolu ile uzaktaki bir insana sinyal gönderilip o insanın hareketlerinin bile yönetilebileceği ilk kez gösterilmiş oldu.

 

Bir Başka Beyin Araştırması

Diğer önemli bir gelişme de Ekim 2014’de Nature’da yayınlanan bir makalede özetlendi. Massachusetts General Hastanesindeki araştırmacılar, Alzheimerlı hastaların beyin hücrelerini laboratuvar test ortamında geliştirmeyi başardılar. Bu sayede normalde insanlar üzerinde yapılması çok zor olan ilaç denemeleri artık laboratuvar ortamındaki bu hücreler üzerinde yapılabilecek. Bu da, bu önemli hastalık ile ilgili çok daha hızlı tedavi yöntemlerinin geliştirilebileceğine işaret eden önemli bir gelişme. Duke Üniversitesi bilim adamlarından Dr. P. Murali Doraiswamy yeni ilaçların Alzheimerlı hastalar için bu şekilde çok daha hızlı bulunabileceğine işaret etti.

MIT’nin Nobel ödüllü immunolog bilim adamlarından Susumu Tonegawa ve ekibi farelerin beynine dışardan sinyal göndererek beyindeki hatıraların değiştirilebileceğini ve kötü anıların, pozitif anılarla değiştirilebileceğini gösterdi. Bu önemli gelişmeler de psikoterapide yeni çığırların açılabileceğine işaret ediyor. Hastaların tedavisinde kötü anıların etkisini silmek belki de yakında mümkün olabilecek.

Beyinle ilgili bu gelişmeler, daha fazla bilgi sahibi oldukça aslında beynimiz ile ilgili ne kadar az bilgimiz olduğumuzu gösteriyor. 100 milyar nöron ve yaklaşık 1000 trilyon sinir bağlantılarından oluşan bu muazzam yapının çözülmesi hiç de kolay değil. Beyin araştırmacılarından Rafael Yuste, şu anki durumumuzu, televizyon programını anlayabilmek için ekrandaki tek piksele bakan insanın durumuna benzetiyor. Henüz beyin fonksiyonları ile ilgili o kadar az şey incelenebildi ki, böyle bir benzetme hiç de abartma değil. Bu sıralarda, tıpkı insan genom projesine benzer, hummalı bir şekilde devam eden uluslararası bir proje var. New York Times yazarlarından James Gorman yaklaşık 40.000 araştırmacının çalıştığı İnsan Connectome Projesi ile dünya çapında süren bu araştırmaların beynimizin biyokimyasal, fiziksel, elektriksel ve ağ yapısını çözmeyi hedeflediğini ifade ediyor.

Beynimizi anlamak için yapılan bu geniş çaplı ve çok büyük emek ve zaman gerektiren bu çalışmalar devam ededursun, bize bu müthiş organımızı bahşeden Rabbimizin, beynimizin en önemli fonksiyonu olan aklımızı niye verdiğini de hep hatırlamamız gerekiyor. Beynin fiziksel yapısındaki harikaları incelerken, akıllı davranmak da gerekiyor. Neden bize akıl verildiğini hiç unutmamak gibi.