TR EN

Dil Seçin

Ara

Kudret Hazinesinin Güneşleri

Kudret Hazinesinin Güneşleri

Gökyüzüne baktığımızda gördüğümüz yıldızların her biri çok farklıdır. Bazıları yakın gibi dursalar da, aralarında rakamla ifade etmekte zorlanacağımız büyük mesafeler vardır. Yıldızların yaydıkları ışınları, ısıları, parlaklıkları ve renkleri bile birbirlerinden farklıdır.

Yıldızları parlak birer nokta gibi görsek de aslında sandığımızdan çok daha büyüktürler. Hatta o kadar ki; içine trilyonlarca Dünya’nın sığacağı kadar büyük olanları bile vardır.

Bir yıldız, doğduğunda hidrojenden oluşan sıcak bir gaz topudur ve merkezindeki reaksiyonlarla hidrojen helyuma dönüştürüldüğü için parlamaktadır.

Bir yıldızın denge durumunda (sıcaklık, basınç ve enerjinin gereken oranda olması) kalabilmesi gerekir. Bu denge durumuna, “hidrostatik denge” denilmektedir. İşte Allah’ın kudretini buradan biraz anlayabiliriz ki, yıldızları kendi içine çökmekten ve dağılıp gitmekten koruyup onları her an dengede tutmaktadır!.. “Onun hâkimiyeti, gökleri ve yeri kaplamıştır. Onları tutup muhafaza etmek Allah’a ağır gelmez.”

Bir yıldızı diğerinden ayıran ana faktör ise, yıldızın kütlesidir. Farklı yıldızları şöyle gruplayabiliriz:

1) Güneş’ten daha sönük ve 3000˚C yüzey sıcaklığındaki hafif kütleli yıldızlar.

2) 6000˚C yüzey sıcaklığına sahip Güneş tipi yıldızlar.

3) Güneş’ten daha fazla yüzey sıcaklığına sahip 100.000 Güneş kadar ve çok daha parlak olan ağır kütleli yıldızlar.

Eğer bizim güneşimiz 1. gruptaki gibi hafif kütleli bir yıldız olsaydı, düşük yüzey sıcaklığı sebebiyle Dünya’mızda böyle bir yaşam olmayacaktı. Işığı az olduğu için belki gündüz bile olmayacaktı.

3. gruptaki gibi daha ağır kütleli bir yıldız olsaydı, çok yüksek yüzey sıcaklığı nedeniyle Dünya kavrulacak ve yine yaşam mümkün olmayacaktı. Yoğun parlaklığından dolayı da Dünya’da gece olmayacaktı.

Yani şu anki Güneşimiz, tam bizim için gereken kütle, parlaklık ve sıcaklıkta ayarlanmış ve yaratılmıştır. “Güneş ve ay (belli) bir hesap iledir.” (Rahman Suresi, 5)

Onlar, …göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki:) ‘Rabbimiz, Sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin azabından koru’.” (Al-i İmran Suresi, 190-191)