TR EN

Dil Seçin

Ara

Görüp Geçmemek

Görüp Geçmemek

Görme duyumuz Rabbimizin bize bahşettiği en önemli nimetlerdendir. Bazı büyüklerimizin de ifade ettiği gibi, yaptığımız bütün ibadetler ve ne kadar imkânımız olsa da yapabileceğimiz tüm hayırlar, sadece görme nimetinin bile şükretme manasında karşılığı olamaz.

Akıllara durgunluk veren mekanizmalarla işleyen görme duyumuzla, güneş ışığının belirli frekans aralığını görebiliriz. Bunun da farklı frekansları beynimizde işlenir ve biz bunu değişik renkler olarak algılarız. İşte o algılanan renkler ne beynin bir üretimidir, ne de gelen ışık tayfının bir özelliğidir.

Sadece görme duyusunun üzerinde biraz tefekkür etmek bile insana bedeni dışında bir yapısının da olduğunu, yani ruhun varlığını gösterir aslında. Ses, koku, tat alma gibi diğer duyular da böyledir. Birbirine çok benzer yapıdaki sinirlerin ilettiği elektrik uyarılarının beyne iletilmesi ile bu çok farklı duyular ortaya çıkar. Sonunda bu sinir hücrelerinin ulaştığı beyindeki hücrelerin yapıları da birbirinin aynısıdır, ama sonuca bakın ki, bu kadar faklı nitelikte duyular ortaya çıkar. Bu kadar farklı nitelikteki duyuların birbirinin yapı olarak neredeyse aynısı olan sinir sistemi ve beyin hücrelerinin ürünü olamayacağı aşikâr olduğuna göre, bu duyular ancak beyin dışında ama beyinle irtibatlı bir yapı ile var olabilir.

Bildiğimiz güneş ışığına bağlı görme özelliği dışında, hayvanlar âleminde çok daha farklı görme özellikleri de mevcuttur. Araştırmalar, bazı kuş türlerinde ışık algılama alıcılarını bulunduran göz dibi retina tabakasının dünyanın manyetik alanını bile görebildiğini gösterdi.

Robin adı verilen ve daha çok Kuzey Amerika’da ve Avrupa’da yaşayan bir kuş türünün dünyanın manyetik alanına hassas gözleri ile bir yandan normal ışığı ve renkleri görürken bir yandan da manyetik alanı adeta ışık gibi görebildiği anlaşıldı. Gözlerinde yaratılan bu özellik sayesinde Robin gibi kuş türleri adeta gözlerinde taşıdıkları pusula ile yönlerini bulabilmekte ve bu özellikleri ile uzak yerlere göç etme dönemlerinde yollarını hiç şaşırmadan bulabilmektedir. Robinler göz diplerinde taşıdıkları manyetik alana çok hassas alıcıları sayesinde dünyanın manyetik alanını ışığın farklı tonları gibi görürken bu görüntüyü de normal görme duyusu ile algıladıkları renkli görüntülerle birleştirebilmektedir.

Almanya’da ki Goethe Üniversitesi araştırmacılarından Katrin Stapput, Robinlerin magnetoreception (manyetik alıcı) olarak da adlandırılan bu özelliğinin sadece sağ gözlerinde olduğunu ve bu özelliğin de sadece gündüz yeterli ışık varken çalıştığını gösterdi. Bu kuşlar sağ gözleri kapatılınca yollarını şaşırırken, sol gözleri kapatılınca ise sorunsuz yönlerini bulabilirler. Gündüz aynı şekilde yönlerini bulurken, gece ise bu hassas algılayıcılar kapanır ve gece yön bulamazlar. Stapput’un Robinlerde yaptığı araştırmalar, manyetik görüntü ve normal görüntünün senkronize bir şekilde birbirine karışmadan nasıl üst üste binebildiğini de gösterdi. Normal ışık görüntüleri keskin kenarlar içerirken, manyetik alan görüntüleri de adeta buğulu camdan gelen görüntü gibi ek bir görüntü oluşturur. Bu da bu kuşların sağ gözündeki kriptokrom ve FAD adı verilen retinadaki hassas moleküller sayesinde gerçekleşir.

Daha yakın zamandaki araştırmalar ise manyetik alan algılanmasının arkasında kuantum teorisine dayanan çok karmaşık mekanizmaların bulunduğunu gösterdi. Kuantum entanglement olarak adlandırılan olguya göre, birbiri ile ilişkili örneğin iki ayrı fotonunun veya başka küçük atomik parçacıkların birbirinden ayrıldıktan sonra uzak mesafelerde iken bile birbiri ile anlık ilişkisi devam etmektedir. Böyle kardeş fotonlardan birisi ekseni etrafında bir yönde dönerken bu yön değişince uzaktaki kardeşi de dönüş yönünü anında, yani ışık hızı ile bile karşılaştırılamayacak bir hızda değiştirmektedir. Deneylerle de ispatlanan bu olgunun mekanizması henüz anlaşılmış değildir.

İşte bu kuşların retinalarında kriptokrom ve FAD adlı hassas moleküllerin elektronlarının da manyetik alan ile olan ilişkilerinde kuantum entanglement’ını kullanan bir işleyiş olduğu anlaşıldı. Oxford Üniversitesi Kuantum fizikçisi Simon Benjamin ve Singapur Ulusal Üniversitesi’nin yaptığı ortak araştırmalara göre manyetik alanı görebilen kuşların bu kabiliyetleri akla durgunluk veren mekanizmalarla gerçekleşmektedir. Bu çalışmanın parçası olan bilim adamları kuantum teorisine dayanan bu mekanizmalar karşısındaki hayranlıklarını gizleyememekte ve bu mekanizmaların yakın örneğini laboratuvar ortamında bile oluşturamadıklarını, kuşlardaki bu inanılması güç görme mekanizmasının bu denli mükemmel olduğunu ifade etmektedirler.

Birçok Kur’an ayetinde çevremize bakmamızı, araştırıp anlamamızı emreden ve bizi tefekküre davet eden Âlemlerin Rabbi (cc.), tabiatı ve hatta tüm evreni ne güzel yaratmış. İşte madem kendi bedenimizde ve etrafımızda bu denli mükemmel örneklerle donatılmışız; öyleyse bunların hikmetlerini ve inceliklerini anlayıp hem hayatımızı kolaylaştıralım, hem de O’nu tanımak ve emirlerine uymak konusunda daha bilinçli olalım. Ta ki Rabbimiz bizi rahmetinin ve kudretinin eserleriyle nasıl güzelce yaşatıyor diye anlayıp asıl yaratılış gayemizi de unutmayalım.

 

Kaynaklar:

1. Current Biology http://dx.doi.org/10.1016/j.cub.2010.05.070

2. http://www.dailymail.co.uk/sciencetech/article-1351429/Birds-use-quantum-theory-literally-Earths-magnetic-field fly.html#ixzz2ZcC8pGY6