TR EN

Dil Seçin

Ara

Dinleyip De Duyamadığımız...

Dinleyip De Duyamadığımız...

Kendinden geçercesine gitar çalan ve şarkı söyleyen bir müzisyeni seyrederken, gitarın ve müziğin büyüsünün insana bir ömür yetebildiği, belki de ömrünün her dakikasını dolduracak kadar kişiyi tatmin edebildiği izlenimi alıyorum.

Kendinden geçercesine gitar çalan ve şarkı söyleyen bir müzisyeni seyrederken, gitarın ve müziğin büyüsünün insana bir ömür yetebildiği, belki de ömrünün her dakikasını dolduracak kadar kişiyi tatmin edebildiği izlenimi alıyorum.

Bir bilinci diri tutarak yaşamaya çalışırken, ruhumda yakalayamadığım o bağlılığı ve kendinden geçme halini bir müzisyende seyretmek içimi acıtıyor.

Peygamber’in evinin yakınında birbirlerini Kur’an dinlerken yakalayan ve “bir daha sakın bunu yapmayalım” diye sözleşen müşriklerin kendilerine engel olamayışlarını ve diğer gecelerde yine Kur’an dinlemeye gelişlerini hatırlıyorum.

Gönlümün yönelişlerine bakıyorum sonra, beni benden alan şarkılara. Bütün ömür dakikalarımı doldurduğum kendimden geçişlerimi, körcesine yapmaya devam ettiğim hatalarımı sıralıyorum önüme. Kaç notada battım, kaç bakışta, kaç gülüşte, kaç tatlı sözde...

Bir müzisyenin gitarının tellerine dokunup gözlerini kapatarak söylediği bir şarkıdaki o halis bağlılığı ve yönelişi, “bu hayatı bana verene karşı göstermeliyim” diyorum, elimde değil imreniyorum.

Müşriklerin, Kur’an’ın mesajını dinlemekten kendilerini alamayışlarını hayal etmeye çalışıyorum, “bu nasıl bir şey, dinleyip de duyamadığımız ne?” diye hayıflanıyorum!..

Yaşamak, dalgası çok bir deniz âdeta. Hangi dalga, hangi rüzgâr beni sahile ulaştırır bilmiyorum; ama denemeye devam etmekten başka çare de yok!

Gönlümüz O’na doğru çırpınıp durdukça, ruhumuz da ömrümüz de huzur bulacaktır...