TR EN

Dil Seçin

Ara

Hotanto Venüsü

Batı’nın ırkçı insanlara yaklaşımının hazin bir örneği: Güney Afrika’lı köle Saartije

Şüphesiz her şeyde tecelli eden ve yansıyan İlahi güzellik en mükemmel şekilde insan üzerinde yansımaktadır. Ancak İlahi isim ve sıfatları ikon ve idol adı verilen resim ve heykellerle sembolize etmek putperestliğin de temelini oluşturmuştur.

Batı sanat felsefesi ve estetik bilimi ‘güzelliği’ rölatif, yani eski tabirle izafî, yeni tabirle göreceli olarak tanımlar. Hatta ırkçı bir yaklaşımla, Afrikalı Hotanto kabilesine göre Eski Yunan tanrıçası Venüs’ün güzel olmadığını söyler. Yani Batı’nın zannınca Afrikalılara göre Venüs olsa olsa kısa boylu, tombul zenci bir kadındır. Malcolm X filminde de, Batı’nın ırkçı bir yaklaşımla bütün kilise resimlerinde Hz. İsa’nın beyaz olarak tasvir edildiğini iddia eder. Oysa Hz. İsa Sami ırkından esmer bir Ortadoğuludur.

Yüzlerce yıl Afrika’yı sömüren, bütün zenginliklerini Avrupa’ya taşıyan, Afrika insanını toplayıp köle diye yüzlerce yıl Avrupa ve Amerika’nın inşasında çalıştıran zalim beyaz adama göre insanlar maymundan gelişerek modern insan olurken, gelişimlerini tamamlayamayıp, arada kalan bu zavallı insanları zaten tam olarak insan da kabul etmez. Dolayısı ile onları av olarak görüp, istediği gibi muamele etmekte hiçbir vicdan azabı da duymaz.

Hatta Batı, 20. yüzyılın ortalarına kadar “Humanzoo” adını verdikleri “İnsanat Bahçeleri”nde bu zavallı Afrika insanlarını çıplak olarak teşhir etmekten hiç de utanmaz. Ayrıca Afrika’da Hz. Peygamber zamanında en zengin ve medeni devletlerden biri olan Habeşistan’ı, dünyanın en fakir ülkesi Etiyopya’ya çeviren Fransız, Amerikan ve İngiliz lejyoner ve misyonerleri, kendi ülkelerinde elbiseli olan zencileri toplayıp Avrupa ve Amerika’da zorla çıplak olarak teşhir ederler. Halen de belgesellerde medeniyetten uzak kabileler arayıp bu iddialarında haklı olduklarını isbata çalışırlar.

Avrupa’nın utanç tarihinde bununla ilgili çok örnek vardır. Belki de en acıklısı ve bilineni, Hotanto Venüsü olarak ünlenen, Sarah Baartman adıyla vaftiz edilen, Güney Afrika’lı köle Saartije’nin hikayesidir. Bu zavallı kızcağız 15-16 yaşlarında iken Avrupalı misyoner bir doktor tarafından Güney Afrika’da bulunur. Doğuştan anatomik bozukluğu olan bu kızın vücudu normal insanlardan farklı olarak belden aşağısı oldukça geniş bir kalça yapısına sahiptir. 

Bu farklı anatomik yapıyı maymun ile insan arası bir form olarak düşünen doktor, bu kızcağızı önce İngiltere’ye sonra da Fransa’ya getirir. 1890-1895 yılları arasında, Avrupalı doktor ve bilim adamları tarafından ilginç bir tür olarak incelenen kızcağız ayrıca sirk ve eğlence merkezlerinde de teşhir edilir. 

Gördüğü kötü muameleler ve düşürüldüğü acınacak haller sebebiyle 24 yaşında hayata veda eder. 

Hotanto Venüsü ismi takılan Saartije, öldükten sonra bile rahat bırakılmaz. Bilim adamları vücudunu kalıba alarak Paris’te Musée de l’Homme’da 1974 yılına kadar sergilerler.

1994’te Nelson Mandela Fransa’dan Saartije’nin bedenini doğum yeri olan Güney Afrika’ya iade etmesini resmi olarak talep eder. Bu talep Fransa tarafından ancak 8 yıl sonra yerine getirilir ve 2002’de Cape Town’dan ayrılmasının üzerinden 187 yıl geçtikten sonra Hotanto Venüsü olarak ünlenen zavallı kız doğduğu topraklara gömülür.

Saartije trajik hayat hikayesi ile, beyaz zalim adamın utanmaz yüzünü böyle göstermiştir.