TR EN

Dil Seçin

Ara

Glandula Uropygialis

Kanatlı hayvanlar insanların hep ilgisini çekmiştir. Renkli tüyleri, güzellikleri, sesleri ve uçma kabiliyetleri insanlar tarafından daima hayranlıkla izlenmiştir. Kuşların bu rengârenk, parlak, ölçülü ve dikkat çekici tüylerinin güzel görünümünü koruması ve fonksiyonlarını yerine getirebilmesi nasıl olmaktadır? Bu tüylerin bakımı ve görünümünün korunabilmesi için pekçok ince tedbirler gerektiğine göre, bu işleri akıldan mahrum kuşlar yapabilir mi?

Şimdi kuş tüylerini güzel ve kullanışlı tutmak için kuşun vücudunda yaratılan mükemmel sistemlerden bir kısmına beraber bakalım.

‘Glandula uropygialis’ kanatlı türlerinde, kuyruk sokumu denilebilecek bölgede bulunan, deri altına yerleşmiş, elle kolaylıkla hissedilebilen bir çift bezdir. Bu organ bir kapsülle sarılı, lobus glandula uropygialis adı verilen iki simetrik bezden oluşmuştur. Bu bez ördek ve kazda fındık büyüklüğünde, küçük kuşlarda ise bezelye şeklinde basit bir çift yağ bezidir. Bezin üst kısmında bir yarık, her iki bezin de arkasında kendine ait bir çıkıntısı ve akıtıcı kanalları bulunmaktadır.

Bu bez, lipid sentezi için özel şekillendirilmiş bir bez olup, lipid içeren kompleks bir madde salgılar. Bu bezin fizyolojik görevi tam olarak anlaşılamasa da, fonksiyonunun su uzaklaştırıcı, feromon üretici, deri üzerindeki mikroorganizmaların gelişmesini engelleyici ve tüylerin fiziksel yapısının korunması ile ilgili olduğu aktarılmaktadır. Ancak net olarak bildiğimiz şu ki, glandula uropygialis’in tüyleri yağlamak gibi önemli bir görevi de vardır. Vitamin D kaynağı olduğu da tespit edilmiştir. Ayrıca bu bez tedavi amaçlı kullanılan organokloridli pestiditlerin toplandığı bölgelerden birisidir.

Her yarattığını nice hikmet ve faydalarla yaratan Cenab-ı Hak, genellikle canlı vücudundaki bir organa birden fazla görev yüklemiştir. Belki de hiç görmediğimiz ve farkında bile olmadığımız bu bir çift bez de, kuşlar için çok önemli görevler yüklenmiştir. Mesela kuşlar tüylerini kabartarak, çift cam izolasyonuna benzer şekilde, soğuk havalarda vücut ile soğuk hava arasına set çekerler. Bu izolasyonu tam olarak ve gerekli şekilde sağlamak bu bez sayesinde olur.

Su kuşu olmayan kanatlılar, tüyleri ıslanınca uçamaz; çünkü su tüylerini birbirine yapıştırır ve kuş kanatlarını hareket ettiremez. Su kuşları ise bütün gün suya dalıp çıkarlar ancak tüyleri bundan olumsuz etkilenmez.  İşte bu şaşırtıcı durumu sağlayan, glandula uropygialis’in salgıladığı maddelerle gerçekleşir.

Kuşların vücuduna bu organı koyan Allah, onu nasıl kullanacağını da onlara elbette öğretmektedir. Kuş gören herkes mutlaka şu manzarayı da görmüştür: kuşlar gagalarını vücudunun arka tarafına----kaşınır gibi----götürür ve gagasına bulaşan bu salgıyı tüm tüylerine sürer. Aslında kuşlar böyle yaparak, gagalarıyla bu bezin ürettiği salgıdan bir miktar alarak tüylerinin üzerine ustalıkla sıvamış olurlar. Ayrıca bu salgı yüzücü kuşlarda, suyun içine daldığında veya yağmur altındayken suyun deriye ulaşmasına engel olur. İnsanlar paralar harcayarak otomobillerinin camları için su kaydırıcılar uygulamakta ve yağmurlu havalarda iyi görüş elde etmek istemektedirler. Kanatlılar için hayatî bir öneme sahip olan ıslanmama ihtiyacı, para harcamalarına gerek kalmadan karşılanır. Çünkü her yarattığına ihtiyaç duyduğu şeyleri en uygun şekilde veren Allah, Alîm (ilmi herşeyi kuşatan) olarak, Rezzak (ihtiyaç olan şeyleri lütfeden) olarak, Nâfi’ (faydalı şeyleri yaratan) olarak kuşların bu ihtiyaçlarını da lütfeder.

Bir de hayvanlarda ‘feromon’ denilen, kızgınlık döneminde eş bulmak için salgılanan koku sinyalleri vardır. Bu sinyalleri oluşturan maddelerin bir kısmı yine glandula uropygialis’den salgılanmaktadır.

Kuşların yaratılması, yaşayacakları ortama göre ihtiyaç duydukları şeylerin verilmesi hiç şüphe yok ki, herşeyi kuşatan bir ilim, sonsuz bir hikmet, herşeye hükmü geçen bir kudret gerektiriyor. Oysa bazı insanlar, akılsızlığı ifade için ‘kuş beyinli’ tabirini kullandığı halde, bu mükemmel işleri kuşlara vererek nasıl açıklamış oluyorlar, o da ayrı bir hayret konusu…

Aklın gösterdiği şu ki, bütün bu eserler sonsuz ilim, hikmet, kudret sahibi bir Zat’ın yaratmasıyladır. O Zat kendisi bize eserleriyle tanıtmak istiyor. Ne mutlu Onu tanıyan, tefekkürle bu harika eserlere muhatap olabilenlere…

 

 

Kaynaklar

1-Atalgin Ş.H, Kürtül İ, “Arterial vascularization of the Uropygial Glands in the japanese Quail and Silver Polish”, Anatomia Histologia Embryologica, 37, 3, 177–180 (2008).

2-Dukes’ physiology of Domestic Animals (Twelfth Edition) 2003 Cornell University Pres.