TR EN

Dil Seçin

Ara

Şuayb Aleyhisselam'ın Namazı

Şuayb Aleyhisselam'ın Namazı

“Ey Şuayb dediler; 'Senin namazın mı sana, babalarımızın taptığı şeylerden, yahut mallarımız üzerinde dilediğimizi yapmaktan vazgeçmemizi emrediyor? Yoksa sen bunu yapmazsın; çünkü sen yumuşak huylu, akıllı bir insansın.”

- Hud Suresi

 

Şuayb  aleyhisselam kavmini, Allah'tan başka ilah olmadığı gerçeğine ve işlemekte oldukları en büyük cürüm olan ekonomik vurgun ve talan düzenlerine son vermeye çağırdığı zaman, onların tepkisi gerçekten ilginçti:

"Ey Şuayb! Senin namazın mı babalarımızın taptığı şeylerden... vazgeçmemizi istiyor?"

Şuayb aleyhisselamın kavmi, neden onun namazını boy hedefi haline getirmişlerdi? Neden onun mücadelesini, tebliğini ve davranışlarındaki bütün değişiklikleri namazına bağlıyorlardı?

Anlaşılan odur ki, Şuayb aleyhisselamın kavmi Medyen ve Eykeliler, onun yürürlükte olan düzene karşı çıkmaya başlaması ve insanları Allah'ın dinine çağırması üzerine, Şuayb'daki bu değişikliğin sebeplerini araştırmaya başladılar. Araştırmaları sonunda, Şuayb'ın kendilerinden farklı olarak, kıyam, rüku ve sücud yaptığını; yani namaz kılıyor olduğunu gördüler. Onların Şuayb'da gördükleri ilk dikkat çekici özellik, huşu içinde kıldığı namazdan başka birşey değildi. Demek ki, onu, kavmine karşı böyle davranmaya iten, işte bu namazıydı.

Evet, gerçekten de Şuayb'ın, yoldan çıkmış olan kavmine karşı verdiği mücadelede, yegane heyecan ve güç kaynağı namazıydı. O, namazla tebliğe hazırlanıyor, namazla dinamizmini artırıyor ve namazla enerjisini tazeliyordu. Kavminin anlayışsızlıklarına, tepkilerine ve hatta onu taşlamaya kadar varan taşkınlıklarına, sabır ve namazla direniyordu. Kavminin, 'Oysa sen yumuşak huylu ve akıllı bir insansın.' diyerek alttan almalarına, yahut 'Cemaatin olmasaydı seni muhakkak taşlardık!' gibi tehditlerine rağmen, bıkmadan, usanmadan ve namazından güç alarak mücadelesine devam ediyordu.

O halde, Şuayb aleyhisselamın namazının ortaya koyduğu gerçek şudur: Namaz, mü'minin pasifize olmasına, uyuşmasına ve dünyadan el etek çekmesine yol açan bir ibadet değil, aksine; onu toplumun inkarlarına, sapmalarına, fahşâ ve münkerlerine karşı mücadeleye sevkeden muharrik bir güçtür.

(Abdullah Yıldız)