Satır Arası
Amin Maalouf, “hamd /övgü Allah’a mahsustur” demenin ardında saklı sakin gücü roman…
Ara
Merhaba değerli dostlar, merhaba sevgili okuyucularımız,
Ayasofya Camii’nin tekrar ibadete açılmasına çok sevindik. Emeği, duası olan herkesten Allah razı olsun.
86 yıldır nice dualar edildi, nice şiirler yazıldı, nice ağıtlar yakıldı.
Osman Yüksel Serdengeçti ile soruyorduk: “Hani minarelerinden göklere yükselen,/ Tâ maveradan gelen ezanlar?../ Hani o ilahi devir, ilahi nizamlar?../ Ayasofya ses vermiyor,/ Ayasofya bir hoş,/ Ayasofya bomboş!../ Hani nerede?/ Şu muhteşem minberde,/ Binlerce erin baş koyduğu şu temiz yerde,/ Şimdi hangi kirli ayaklar dolaşıyor?../ Ayasofya! Ayasofya!..Seni bu hale koyan kim?/ Hani nerede?/ Gönüllerden kubbelere,/ Kubbelerden gönüllere/ Gürül gürül akan Kur'an sesleri?../ Kur'an sesleri dindirilmiş,/ Müslümanlar sindirilmiş!../ Allah-Muhammed-Hülafa-i Raşidin’in/ İsimleri kubbelerden yerlere indirilmiş!..”
Abdurrahim Karakoç dertliydi, “Namaz kılmak yasak amma,/ Papa girer eyler dua.” Evet dertliydik. Derdimize derman geldi.
İlhan Berk’in ifadesiyle “Ayasofya, elleriyle yüzünü kapamış bütün iştahıyla ağlıyor”ken, müminler de ağlıyordu.
Ve Necip Fazıl Kısakürek, kısaltarak verdiğimiz şu sözleriyle inananların kalplerini ve ümitlerini diri tuttu:
“…Ayasofya'yı kapalı tutmak, bu toprağın üstündeki 30 milyon ve altındaki 30 milyar Türk'ün semâları tutuşturan lanetine hedef olmaktır.
“Gençler! Bugün mü, yarın mı, bilemem! Fakat Ayasofya açılacak!..
“Ayasofya açılacak... Hem de öylesine açılacak ki, kaybedilen bütün mânâlar, zincire vurulmuş masumlar gibi onun içinden fırlayacak!.. Öylesine açılacak ki, bu millete iyilik ve kötülük etmişlerin dosyaları da onun mahzenlerinde ele geçecek...
“Ayasofya açılacak!..
“Allah tarafından mühürlenmiş kalplerin mühürlediği Ayasofya, onların aynı şekilde mühürlemeye yeltenip de hiçbir şey yapamadığı, günden güne kabaran akınını durduramadığı ve çığlaştığı günü dehşetle kolladığı, mukaddesatçı Türk gençliğinin kalbi gibi açılacak… Ayasofya'yı, artık önüne geçilmez bu sel açacak…”
…
Evet hakkı rehber tutan, Peygamber Efendimizin övgüsünü alan o güzel insanların eliyle İslam âlemine galibiyet nişanı olarak hediye edilen Ayasofya Camii, 1934’ten bu yana Müslümanların bağrında açılan bir yara olmuştu. Onu müze yaptılar, hatta kubbesinin üstündeki İslâm sembolü ‘Hilâl’i bile, kocaman bir haçla değiştirmek istediler. Hevesleri yarıda kaldı. Ve şimdi 86 yıl sonra tekrar cami yapıldı ve İslâm âleminin dirilişinin de müjdesi oldu.
Her konuda olduğu gibi net tavrımız, Müslümanların sevincine ve hayrına vesile olan her şeyle sevinmek, üzüntüsüyle üzülmektir.
Ayasofya semboldür; Batı karşısında galibiyetin ya da mağlubiyetin sembolüdür. Bu, Batıdan gelen tepkilerden de bellidir. Yoksa bizim topraklarımızdaki bir binanın müze veya cami olması onları neden ilgilendirsin! Cumhuriyetin ilk yıllarında örtülü baskılarla müze yaptıranlar, şimdi de tekrar ibadete açılmasına engel olmaya çalıştılar. Sembolik anlamı olmasaydı her iki taraf da bu kadar önem verir miydi? Şükür ki, kendi bağımsız kararımızı verecek ve o kararı uygulayacak seviyeye gelmişiz. Evet sevindik. Bundan sonra da sevinçlerimiz daimi olsun inşaallah.
…
Ağustos sayımız hayırlara vesile olsun. Emeği ve katkısı olanlardan Allah razı olsun.
Gayret, çalışmak, sefer bizim; zafer Allah’ındır.
Selam ve dua ile…
— Suat Ünsal
Amin Maalouf, “hamd /övgü Allah’a mahsustur” demenin ardında saklı sakin gücü roman…
Sultan Fatih’in, Akşemseddin hazretlerinin 1 Haziran 1453 tarihindeki hutbesiyle ilk defa cuma…
Küçük bir köyün biraz tembel bir müezzini varmış. Bir sabah yine uyuyakalmış…
Kolajen, vücudun en bol proteinidir ve yaklaşık vücudumuzdaki tüm proteinlerin üçte birini…
Hepimiz modern dünya içinde nemrutlaşma ve firavunlaşma istidadı taşıyoruz. Modern dünya ancak…
Kim Benim zikrimden yüz çevirirse, onun geçiminde bir darlık olur. Kıyamet gününde…
Bir kadın öğleden sonra eşini telefonla aradı. “Kocacığım; seninle biraz sohbet etmek…
Durgun, tertemiz, güzel ışıklarda gökyüzünü ve çevresindeki ağaçları bir ayna gibi yansıtan…
Gençliğin rûhunu, işlemeyen bir tarla gibi kendi hâline bırakırsanız, orada ısırganlar, dikenler…
NEFİS NASIL BİR DÜŞMAN? Sadi Şirazî, bir zâta “En birinci düşmanın, iki…
“Hiçbir ülkeye sığmayacak kadar büyüktü ünüm, Kimsenin ödeyemeyeceği kadar yüksekti ücretim!” Bu…
Hudeybiye yılıydı. Peygamber Efendimiz (asm) ve ashabı, Medine’den sefere çıkmışlardı. Gece olduğunda…
Toprak, üzerindeki ve içindekilerle birlikte canlı ve dinamik bir ekosistemdir; katı, sıvı…
Dün neredeydik, bugün nerede… Günbegün ağacın başındaki bir meyve gibi olgunlaşan hayatımız,…
Namaz dinin direği olduğu gibi, zekât dahi İslâm’ın bir köprüsüdür. Toplumdaki zengin…
Çocukluğumun yaz ayları gözümde tüter. O bitmesini istemediğimiz yaz mevsimi gelince, hayvanlarımız…
Korona virüs tehdidi nedeniyle maruz kaldığımız pandemi süreci yerel ve küresel çapta…
Diyorsun ki: “Tümtanrıcılık diye bir terim var. ‘Tanrı evrende içkindir.’ falan diyorlar.…
Darwin’in diğerlerine göre fazlaca ciddiye aldığı, en zorlu eleştirmenlerinden olan, George Mivart…
Duyguları genel manada tasnif edersek, iki türlüdür. Bunlardan birincisi, hem insanlarda hem…
“…Kıyas-ı binnefis suretiyle, herkesi, hattâ her şeyi kendine kıyas edip, Cenâb-ı Hakk’ın mülkünü onlara…
İKİ Kalbin bir yönelmesi bir de kaçması vardır. Yönelirse, ona nafile/gönüllü ibadetleri…
Peygamberimiz toplumla iç içe yaşayan bir insandı. Herkes gibi o da alış veriş…
Soru: “Hemen hemen gözle görülmeyen bir hücrenin protoplazma damlacığına bakılırsa, bu şeffaf…
- Dedeciğim!.. Bir sohbetimizde, Kur’an’ımızın karıncadan bile bahsettiğini söylemiştin… Şu koca bahçe…
Haramda mutluluk arayana, mutluluk haram olur. — Hz. Ömer (ra) ***…