Toprağın İçinde Neler Oluyor? / Solucanlar Yeryüzünün Bağırsakları mı?
Toprak, üzerindeki ve içindekilerle birlikte canlı ve dinamik bir ekosistemdir; katı, sıvı ve gaz halindeki maddelerden oluşur.
Ara
Toprak, üzerindeki ve içindekilerle birlikte canlı ve dinamik bir ekosistemdir; katı, sıvı ve gaz halindeki maddelerden oluşur.
Toprak, üzerindeki ve içindekilerle birlikte canlı ve dinamik bir ekosistemdir; katı, sıvı ve gaz halindeki maddelerden oluşur. Dünyada 12 takım toprak bulunur. Toprağın yaklaşık yarısını katı kısmı oluşturur. Kayaçlardan bir cm kalınlığında bir toprak tabakasının oluşması için en az 300 yıl geçmesi gerekir. Bir kaşık toprakta yaklaşık 10.000 çeşit bakteri bulunur.
Topraktaki Maddeler
Topraktaki gaz kısım, toprak havası; sıvı kısım da toprak suyudur. Bu maddeler, toprakta farklı oranlarda bulunabilirler. Toprak içerisinde su oranı %20 iken, hava oranı %30’dur. Su oranı %15 ise, hava oranı %35 olur. Yani topraktaki hava ve su oranının toplamı %50’yi tamamlar.
Toprağın katı kısmını kum, mil ve kil olarak adlandırılan mineral parçacıkları ve organik maddeler oluşturur. İyi bir toprağın katı kısmında %5 oranında organik madde, %45 oranında inorganik madde bulunmaktadır. Organik maddeler, toprak içerisindeki canlıların atık ve artıklardır. Bunlar da karbon, hidrojen, oksijen ve azot elementlerinden ibarettir.
Yerkabuğunun %98’i ise yalnızca sekiz elementten oluşur. Bunlar, oksijen, silikon, alüminyum, demir, kalsiyum, sodyum, potasyum ve magnezyumdur. Toprak elementlerinden (lantanitler, itriyum ve skandiyum) nadir elementlerdir. Günümüzde yenilenebilir enerji kaynaklarında sıklıkla kullanılan kimyasalların başında gelirler. Güneş pillerinden rüzgar tribünlerine, elektrikli araçların bataryalarına kadar pek çok yerde bu elementler kullanılır. Bu elementler temiz enerjinin göz bebeğidir.
Azot gaz formuyla bitkiler tarafından kullanılamaz. Bunun için öncelikle toprak organizmaları tarafından bitkilerin kullanabileceği bir forma dönüştürülmeleri gerekir. İşte toprakta bulunan azot bağlayan bakteriler, azot gazını amonyağa dönüştürecek yapıda yaratılmışlardır. Bakterilerin besinleri bitkilerin aracılığıyla sağlanırken, bitkilerin ihtiyaç duydukları azot da bakteriler vasıtasıyla onlara verilir.
Toprağın Karnında Nasıl Bir Yaşam Var?
Toprakta yaşayan bir canlı türü de solucanlardır. Aristo (M.Ö. 300) henüz insanın barsaklarında mikrobiyota adı verilen faydalı mikropları bilmiyordu ama toprağın altında yaşayan solucanları, “Toprağın Bağırsakları” diye tanımlamıştı. Gerçek şu ki, her bir solucan, en az bizim bağırsaklarımız kadar bizim için çalıştırılıyor.
Solucanlar gece çıkarak, çürümeye başlayan bitki artıklarını toprak içerisinde açtıkları kanallara taşır ve beslenirler. Dünyada 3 bin toprak solucan türü vardır. Toprak içindeki boşlukları artırarak bitki köklerinin oksijenle temasını sağlarlar. Ayrıca solucan dışkıları humus oluşturur ve toprak verimliliğinin artmasına vesile olurlar.
Solucanlar toprakta, özellikle besin maddesince zengin olan 30-45 cm kalınlığındaki tabakada bulunurlar. Toprağın sıcaklık ve neminin optimum seviyelerde kalmasına hizmet ederler.
1 m2 bahçe toprağında bulunan 400 adet solucan bir yılda 2,5 kg humus üretir. Solucanların sindirim sistemlerinde üretilen antibiyotik özellikli maddelerin, aminoasitlerin ve vitaminlerin, dışkılarına karışmasıyla bu gübrenin biyolojik özellikleri iyileşmiş olur. Ayrıca bileşimlerinde hümik ve fülvik asit gibi, bitkilerin beslenmesi için önemli olan büyüme düzenleyici maddeler de bulunmaktadır.
Topraktaki Solucan Delikleri
Solucanlar toprakta sürekli yeni kanallar açarlar. Bu kanallarla toprak gevşer, havalanır ve yağmur sularının birikimi sağlanır.
İnsanlar son yıllarda ‘solucan gübresini’ keşfettiler. Artık solucan gübresi çiftlikleri açılıyor ve buralarda elde edilen katı ve sıvı gübreler organik tarımda kullanılıyor. Yapılan araştırmalarda en iyi verim ‘Kırmızı California Solucanları’ ile alınabiliyor. Bunun için de evsel atıklar kullanılıyor. En sevdikleri atıklar, çay posası, muz kabuğu, marul, lahana ve ıspanak gibi yapraklı bitki atıkları. Yani, israfa gerek yok, insanlar yiyip içecekler ama israf da etmeyecekler. Hem evsel hem de endüstriyel atıklardan istifade edebilirler.
Şimdi düşünelim: bir yanda solucan olmak, diğer yanda insan olmak
Toprağın üstü gibi altında da bizim hizmetimize sunulmuş ayrı bir dünya. Oradaki solucanlar, bakteriler birçok iş yapıyorlar, ama bunları sadece bize faydalı olmak niyetiyle yapmıyorlar herhalde? Çünkü onlar akıllı, şuurlu varlıklar değil; bir sonucu düşünerek planlı iş yapamazlar. Ne yapmak için yaratılmışlarsa, o görevleri yerine getiriyorlar.
Evet her şeyin yaptığı görev, insan hayatına bakıyor ve ona hizmet ediyor. Arı bal yapıyor; koyun, keçi, inek, manda, deve süt yapıyor, sonra da insanlar bunları yiyip içiyorlar. İpek böceği ipek yapıyor, insanlar onu giyiyor. Güneş onu ısıtıyor, aydınlatıyor, yiyeceklerini pişiriyor. Ay, dünyanın etrafında insan için dönüyor. Toprakta yetişen sebze ve meyveler, çeşitli lezzetler içinde insana sunuluyor. Sadece insan bu dünyanın akıllı, şuurlu bir varlığı olarak yaratılmış.
Bütün bu nimetleri insana kim sunuyor?
Evrendeki bu karmaşık ve mükemmel düzeni kim kurmuş? Akılsız, şuursuz sebeplerin, tesadüflerin eli böyle işlere karışabilir mi?
Hiç kimse karışmadan kendi kendi kendine olması akılla, mantıkla söylenecek şey mi?
Bunları soracak ve cevaplarını arayıp bulacak donanım da sadece insana verilmiş. Öyleyse insan, hayvanlar gibi yeyip içip ihtiyaçlarını karşılamak için yaratılmış bir canlı olamaz. Bütün bunları yapanı, eserleriyle ve işleriyle tanıyacak ve Ona muhatap olabilecek zenginliklerle yaratılan insan, bunun değerini bilmeli, hakkını vermeli.
Bir solucan olarak varlık âlemine çıkarmak varken, bizi insan olarak yaratan Allah’a ne kadar şükretsek bunun karşılığını ödemiş oluruz acaba!?
Kırmızı California solucanları