TR EN

Dil Seçin

Ara

Ekim 2023

post-title

Ekim 2023, 562

Merhaba değerli dostlarımız,

Kur’an’da peygamber kıssalarında yaşananlar, hayatımıza ışık tutacak çok ölçüler, reçeteler barındırıyor. Onlar aslında farklı zaman ve mekanda da olsa bizim yaşadığımız olaylar. Kur’an onları kıssa formuyla bizlere anlatıyor. Kur’an kıssaları, hem hayatın bir özeti, hem yaşadıklarımıza anlam vermemizi kolaylaştıran birer şablon, hem de insanların dünya ve ahiret çıkmazlarından çıkış yollarını gösteren birer kroki gibiler. Aynı zamanda bizleri sahili selamete ulaştıracak yol tarifi, maddi manevi hastalıklarımıza da birer reçete onlar…

Dünya meydanındayız; burası hem bir okul, hem bir imtihan yeri, hem de ahiretin tarlası… Bazen Adem (as) gibiyiz; Allah (cc) akıl ve kalp gibi dostlar verdiği halde onları kale almayıp, dost maskeli yalancılara kanıyor ve gündüzümüzü geceye çeviriyoruz… Bazen İbrahim (as) gibiyiz; doğruyu söylediğimiz, hakkı tuttuğumuz için ateşlere atılıyoruz; belki de en yakınlarımız o ateşe odun taşıyor. Bazen Yunus (as) gibiyiz; durmamız gereken yerde durmadığımız ya da yanlış yerde olduğumuz için—ekonomik sıkıntılar gibi—boyumuzu aşan dalgalarla baş etmek durumunda kalıyoruz. Bazen de direksiyonu nefsimize kaptırdığımızda çok yaralar aldığımız kazalar yaşıyoruz… Bazen Eyyub (as) gibi hastalıkların pençesinde nereden yardım bulurum diye kıvranıyoruz…

Bütün bu yaşananlarda Kur’an-ı Hakîm iki noktayı önemle gösteriyor: Öncelikle başımıza gelen ne olursa olsun, ona sebep olan biziz; ya yanlış yaparak ya da yapmamız gerekeni yapmayarak, onun başımıza gelmesine biz sebep oluyoruz. Diğeri de; bizi bu olumsuz durumdan kurtarabilecek, bizi sahili selamete kavuşturacak olan sadece ve sadece Allah’tır (cc). 

İşte Kur’an kıssalarında Allah’ın elçilerinin başlarına gelenler ve bunlara karşı aldıkları tutumlar, bizlere rehber olarak sunuluyor. Mesela Yunus (as), hırçın dalgalı denizde, yalnız başına kocaman bir balığın saldırısına uğramış olduğu halde, “bu başıma gelenlere ben sebep oldum, sen değil Allah’ım; beni kurtaracak olan da ancak sensin” anlamındaki duasıyla has kulların ahlak seviyesini gösteriyor. Aynı şekilde Âdem (as) da, yaşadığı acı olaylar sonucunda, “ben hata yaptım beni affet” diyerek Rabbine iltica ediyor. Oysa şeytan, kibirlenip isyan etmesi ve tuzaklar kurması sonucunda gözden düşmesi ve uğradığı sürgünden dolayı Allah’ı suçluyor… 

Kur’an’da, Allah’ın has kullarının o tutumlarında gördüğümüz güzel ahlak ve İblis’in kötü ahlakı nazarımıza sunuluyor ve “şeytanın adımlarını takip etmeyin” buyuruluyor. Yolsuzun yolu hiçbir yere götürmez.

Merhum Selahaddin Şimşek, “Göklere giden yolu bulmak isteyenler, Allah’ın Elçisinin yerdeki izlerini takip etsin…” demişti. Bu yolun yolcusu olmak ne güzel…

Evet madem her işimizde bir bilene danışıyoruz, zararlardan korunmak ve faydalar elde etmek için o işin uzmanından yardım istiyoruz; elimizde dünya ve ahirete dair en güzel kılavuz ve reçete olarak Allah’ın Elçisi Hz. Muhammed’in rehberliği ve Allah’ın geçmişi ve geleceği aydınlatan bir nur olarak inzal ettiği Kur’an’ı var. Onların değerini bilelim, takdir edelim ve kendimize rehber edinelim. Yoksa—Allah esirgesin—bu yollarda kaybolup gidebiliriz…

Rabbimiz dünyada da ahirette de Habib-i Ekrem’i Hz. Muhammed’e yakın olanlardan eylesin. Amin

Bu sayımızın hazırlığında emeği ve katkısı olan herkese; ve abone olarak destek olan tüm okuyucularımıza teşekkür ediyoruz. Allah razı olsun.

Gayret, çalışmak, sefer bizim; zafer Allah’ın…

 

— Editör

Dergideki Yazılar