TR EN

Dil Seçin

Ara

Kokular ve Anılarımız

Kokular ve Anılarımız

Duyduklarımızı mı, gördüklerimizi mi, yoksa bir kokuları mı daha kolay hatırlarız? Araştırmalar, göze ve kulağa gelen uyarıların bazen daha çabuk unutulabildiğini ya da karıştırılabildiğini, ancak koku duyusu ile hafıza arasında göze ve kulağa göre daha yakın bir ilişkinin olduğunu gösteriyor.

Duyduklarımızı mı, gördüklerimizi mi, yoksa bir kokuları mı daha kolay hatırlarız?

Araştırmalar, göze ve kulağa gelen uyarıların bazen daha çabuk unutulabildiğini ya da karıştırılabildiğini, ancak koku duyusu ile hafıza arasında göze ve kulağa göre daha yakın bir ilişkinin olduğunu gösteriyor.

Koku hafızası denilen gizemli duygu, aslında deneyimlerimizle ilgilidir. Anılarla ilgili duygular, kokularla harekete geçer ve daha sonra hatırlanır. Pek çok koku çocuklukta öğrenilir. Bu nedenle olsa gerek çoğunlukla kokular bizi çocukluğumuza götürür. Yani koku alma duyusu ile hafıza birbirlerine sıkı sıkıya bağlıdır. Çevremizdeki kokuları yabancılık çekmeden tanımamızın nedeni de bir koku hafızasına sahip olmamızdır.

 

Her Koku, Özel Bir Kodlamayla Koku Belleğinde Arşivlenir

Bir kokuyla karşılaştığımız anda, bu arşive başvurularak koku tahlil edilir. İlk defa duyumsadığımız, hafızamızda bilgileri bulunmayan bir koku da diğer kokulara benzetilerek yorumlanır. Böyle bir belleğimiz olmasaydı, bir kokuyu tanımlamak imkânsız hale gelecekti.

Koku ile hafızanın ilişkisi bu kadarla da sınırlı kalmaz. Çünkü kokular, kendileriyle bağlantılı olarak geçmişte yaşanan bazı olayları da aklımıza getirirler. Yolda yürürken burnumuza gelen bir yemek kokusu, seneler öncesine ait eski bir olayı zihnimizde canlandırabilir.

Peki, kokuların yıllar boyunca ve algılandığı sırada hissedilen duygularla birlikte saklandığı yer neresidir? Binlerce farklı kokuya ilişkin bilginin depolandığı ve oldukça büyük bir kapasiteye sahip olduğu anlaşılan koku bilgi bankası nerededir? Bu soruların cevapları henüz kesin olarak verilememiştir. Bununla birlikte, kokulara ilişkin bilgilerin beyindeki hipokampus ve amigdala bölgelerinde toplandığı düşünülmektedir. (Alttaki çizim)

Hayatınızda ilk defa kokladığınız bir kimyasal madde ile ilgili veriler hafızanıza kaydedilir ve böylece daha sonraki karşılaşmanızda söz konusu kokuyu rahatlıkla tanımlamanıza yardımcı olur. Koku belleğini görsel ve işitsel hafızadan ayıran önemli bir nokta: Kokuya ilişkin bilgilerin diğerlerine göre daha uzun süreler boyunca kalıcı olmasıdır. Bir kokuyu algıladığımız anda birçok anımızın da canlanması işte bu nedenledir.

 

Kokuyu Nasıl Algılarız?

İnsanların kokuları, burunlarıyla algıladıkları zannedilir. Oysa burun sadece koku moleküllerini içeren havanın içerideki koku alma hücrelerine ulaşmasını sağlayan bir kanal vazifesi görür. Burun boşluğunun en dip kısmında yaklaşık birkaç santimetre karelik bir alanda yerleştirilmiş 5 milyon koku alıcı sinir hücresi ile kök hücre ve destek hücreleri, kokunun algılanmasında görev alırlar. Her koku alıcı sinir hücresinin yüzeyinde 10 kadar ipliksi (cilia) yapı bulunur. Bu ipliksi yapıların üzerinde koku moleküllerini tanımakla görevli reseptör proteinler vardır. (Alttaki çizimler)

 

“Odorant” olarak adlandırılan onbinlerce farklı şekil ve büyüklükteki maddeyi bu reseptörler nasıl tanımakta ve nasıl farklı cevaplar üretilmektedir? Bu hücreler üzerinde çok sayıda her maddeye özgü bir reseptör isimli tanıyıcı madde mi vardır? Yoksa sınırlı sayıda reseptör sınırsız sayıdaki koku maddelerini mi algılamaktadır? Beyin, reseptörlerden gelen sinyalleri nasıl işlemekte ve farklı kokuları tanımlayabilmektedir?

Bütün bunlar gösteriyor ki, insanoğlu muhteşem bir sistem olarak yaratılmış ve her sistem de kendi içinde ayrı bir mucize. Bu mucize sistemlerin sırlarının çözülmesi de insanoğlunun kendisine verilen kabiliyetleri, bu mekanizmaları aydınlatmak için kullanması ile olacaktır.

 

Koku ve Öğrenme

Görme fiili üç farklı tip reseptörle gerçekleşirken, koku alma iki bin reseptörle tanımlanıyor. Bu durumda kokunun şekilden uzak daha şeffaf yapısı ile ulvi manaları daha net ortaya koyabileceği akla geliyor. Kesretin katılığından uzak ve son derece latif varlıklar içinde en şeffaf yapılardan biri olan koku, belki de sandığımızın ve önemsediğimizin ötesinde hayatımızda çok farklı roller üstleniyor.

Eski dönemlerde medreselerin etrafının gül bahçeleriyle çevrildiğini hatırlatan uzmanlar, öğrencilerin ders çalışma ortamlarında güzel kokuların olmasını öneriyor.

Okul çağındaki çocukların öğrenimlerini kolaylaştırmak isteyen anne-babaların evlerinde mutlaka güzel koku bulundurmalarını tavsiye eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bu tür ortamlarda öğrenilen bilgilerin daha kalıcı olduğunu, güzel kokuların insan beyninin daha verimli çalışmasına katkı sağladığını belirtmektedir. Japon bilim adamları da yaptıkları bir araştırmada, yasemin kokusu bulunan ortamlarda ders çalışan öğrencilerin daha çabuk ve kalıcı öğrendiğini belirlemişlerdir.

 

Kaynaklar

Ak İkinci Ö. Bilim ve Teknik, Şubat 2012.